Uzaklardan bir acı hikâye
Pakistan’ın Pencap valisi Selman Tasir, 4 Ocak 2011’de, İslamabad’daki bir pazar yerinde, kendi koruma ekibinden özel kuvvet polisi Malik Mümtaz Kadri tarafından vurularak öldürüldüğünde altmış yedi yaşındaydı.
Koruması gereken devlet adamını katleden yirmi altı yaşındaki polis, cinayeti işlediği AK-47’sini hemen oracıkta bırakıp koruma timindeki arkadaşlarına teslim oldu. Çok doğru bir vazifeyi yerine getirdiğinden gayet emindi. Ona göre Vali Selman Tasir bu cezayı çoktan hak etmişti. Çünkü Asya Bibi davasında Hz. Muhammed’e hakaretten yargılanan Pakistanlı Hıristiyan bir kadının affedilmesi için hazırlanan toplu dilekçeye imza vermişti. Üstelik bir televizyon programında “küfür yasalarının” değişmesi gerektiğini söylemişti.
Asya’nın hikâyesi şöyleydi: Asya Bibi, kocası ve beş çocuğuyla fakir bir köyde yaşıyordu. Köydeki tek Hıristiyan aileydiler. Hasat zamanı beraber çalıştığı işçiler onu yakındaki bir kuyudan su getirmeye yollamışlardı. Su getirmeye gelen Asya’nın kuyunun yanında duran metal kapla su içtiğini gören -zaten önceden kavgalı olduğu- bir komşu kadın, Hıristiyanların Müslümanların su içtiği kaptan su içemeyeceğini, kabı kirlettiğini söyleyince kavga çıktı. Beş gün sonra, Asya tarlada çalışırken yanında kalabalık bir grupla gelen kadın, Hz. Muhammed’e hakaret ettiği gerekçesiyle Asya’yı dövüp köyün imamıyla birlikte polise şikâyet edince Asya tutuklandı.
Mahkeme yaklaşık bir yıl kadar tutuklu yargıladığı Asya’nın idamına 2010’da karar verdi.
Asya’nın kocası kararı temyize götürdü. Dönemin cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari’nin davayla ilgilenmek üzere görevlendirdiği Pencap valisi Selman Tasir, incelemelerinin ardından, karar temyizden dönmese bile cumhurbaşkanının affetme hakkını kullanacağını söyledi. Bunun üzerine Lahor Yüksek Mahkemesi derhal cumhurbaşkanının af yetkisini bu hadise için kullanmasını engelleyecek bir karar aldı.
Mahkeme hukuk literatürüne girebilecek garipliklere sahne oldu. Kişilerin beyanından başka delil yoktu. Asya Bibi, “Ben küfür anlamına gelecek bir şey söylemedim” diyordu. Tanıklara “Ne dedi?” diye sorulduğunda tanıklar “Söyleyemeyiz, çünkü söylersek biz de küfre girmiş oluruz” diyorlardı.
***
Vali Selman Tasir, karısı ve kızıyla, Asya’yı iki buçuğa üç metrelik, tek kişilik hücresinde birkaç kez ziyaret edince mahkeme tutuklunun kocası ve avukatından başka hiç kimse tarafından ziyaret edilemeyeceğine dair bir karar aldı. Hapishane müdürü, aslında Asya’ya diğer mahkumlardan farklı davranmak istemediğini ama diğer mahkumların yanında olursa öldürüleceğinden endişe ettiği için onu hücreye koyduğunu söylüyordu.
Koruma polisi Mümtaz Kadri, valinin tavrından rahatsız olup “Yok mu bu adama haddini bildirecek bir Müslüman” diye öfke dolu vaazlar veren din adamlarının sesine kulak verip valiyi öldürmüştü.
Kendilerine “ehl-i sünnet” diyen beş yüzü aşkın din adamı, halkı öldürülen Vali Selman Tasir’in cenazesini boykota çağırdı. Öyle ki cenaze namazını kıldıracak imam bile zorla bulundu.
Tutuklanan Mümtaz Kadri cinayeti işlediği sene içinde mahkûm edildi. Yargı sürecinde Pakistan’da onun lehinde on binlerce kişinin katıldığı büyük gösteriler yapıldı. Bazı din adamları, onu 1929’da benzer gerekçelerle bir kitap yayıncısını öldürdüğü için idam edilen marangoz İlmüddin’e benzeterek ismine “gazi” sıfatını eklediler. Mahkemede 300’den fazla avukat bedava olarak onu savundu. Taliban valinin oğlunu kaçırıp dört buçuk sene boyunca rehin aldı. Mahkeme yaklaşık beş sene sürdü.
“Gazi Mümtaz Kadri” 29 Şubat 2016’da asılarak idam edildi.
Cenaze törenine, tabutuna gül yaprakları serpen yüz binden fazla insan katıldı. Mezarı her gün yüzlerce insanın ziyaret ettiği bir türbeye dönüştürüldü.
31 Ekim 2018 Çarşamba günü, yani geçen hafta, defalarca ertelenen Asya Bibi davası nihayet sonlandı ve Asya beraat etti.
2 Kasım Cuma günü, İmran Han hükumeti, beraat eden Asya’nın yurtdışına çıkışını yasakladı, kararı protesto ederken gözaltına alınanları serbest bıraktı.
Bu uzun, acı, garip ve üzücü hikâyeyi neden anlattım? Onu da sonraki yazımda izah etmeye çalışayım.