Ne olsunlar ne ölsünler sınırı

Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Vedat Işıkhan, 2025 yılında geçerli olacak asgari ücreti açıkladı. Asgarî ücret, yüzde 30 artışla 22.104 lira oldu. Türk İş ve pek çok parti temsilcisi, açıklanan asgarî ücret miktarına tepki gösterdi, belirlenen miktarın çok kısa sürede açlık sınırının altında kalacağını belirttiler.
Asgarî ücret, çok ilginç bir konu. Pek çok yazımda ekonomist olmadığımı, ekonomiyle sıradan bir yurdum insanı ne kadar ilgiliyse, ne kadar ilgili olmak zorunda kalıyorsa o kadar ilgili olduğumu belirtiyorum; çünkü ekonomiyle ilgili pek çok şeyi gerçekten hakîm ekonomistlerin değerlendirdiği açıdan görmüyorum. Baktığım açı doğru olabilir, yanlış olabilir, o ayrı konu fakat yazdıklarımı okuyanlar bunu bilerek okusunlar istiyorum. Bu yüzden asgarî ücret bence gerçekten çok ilginç bir konu.

Sebeplerinden birini söyleyeyim: Asgarî ücretin işçiyi, kapitalist sistemden ve paragöz patronlardan korumak amaçlı belirlenen bir ücret olduğu söyleniyor; yani bir patron bir işçiye en az 22.104 lira ücret verecek. Patron, işçiye çok zor bir iş yaptırıyorsa ve o işin normal hakkı iki üç katıysa bile 22.104 lira verecek. Tabi bazı patronlar özellikle, dezavantajlı kişileri işe alacak ve o işin hakkı iki üç katı olsa bile asgarî ücret verecek. Ne var ki bunda değil mi, adam kanuna uygun davranıyor! Zaten klasik bir ruh hali var, bu yüzden “şükretmek” deyince, “görevini yapma”yı değil de ne kadar berbat bir durumda olunursa olunsun, o durumu “kabullenmek” gerektiğini anlıyor toplum. Böyle zeminde bir de kanuna uyuyor, daha ne yapsın!

Bir diğer sebep daha söyleyeyim: Bir kişi, herhangi bir sebeple dezavantajlı duruma düştü ve asgarî ücrete talim edecek şekilde çalışmak zorunda kaldı mı o, ömür billah o halden kurtulmasın çünkü yerine adam bulmak zor oluyor. Gözü açılır da giderse yerine yenisini bulmak zor. Bu yüzden en iyisi ellerindekini kaybetmesinler. Bunun için de yapacakları en güzel şey, devletin iyi niyetle belirlediği asgarî ücretle ilgili güzellemeler yapmak; ama bu güzellemeler öyle kıvamında ve hissettirilmeden yapılmalı ki attıkları taş, ürküttükleri kurbağaya değsin. Mesela düzenli gelir sahibi olmanın ne kadar güzel olduğu övülmeli ki kendileri gibi ticaretle vb kazanmaya özenmesinler. Hatta dün Profesör Oytun Erbaş’ın “Asgarî ücret en sağlıklı gelir, az yiyin ki obez olmayın” tarzı bir açıklama yaptığı dolaştı haberlerde, bunu “Sağlıklı olun ki daha iyi çalışın.” diye anlamak da mümkün tabi ve hiçbiri yanlış bir şey değil.

Bir sebep daha: Daha doğrusu bir soru: Bu asgarî ücret denilen şey bir kişinin geçinmesi için mi, bir kişinin bir aileyi geçindirmesi için mi? Araştırsam belki bulurum fakat uygulamadan gördüğüm kadarıyla yazacağım, bir kişiyi, evi varsa geçindirir asgari ücret, zor olur, oldurmaz da öldürmez de ama geçindirir.

Söz konusu bir aileyi geçindirmekse benim yazmama bile lüzum yok, imkânsız. O, kadın hakları vb denildiğinde aslan kesilen Türk aile yapısıcılardan neden hiç ses çıkmaz asgarî ücretle çalışanların, evlenip bir aile kurmasını imkânsız kılan bu miktar için?

Dedim ya; şu asgarî ücret ilginç bir konu.

YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum