Anayasa değişikliği mi, erken seçim mi?
İlgili bakan gelecek yıl uygulanacak asgari ücreti zamanından önce açıkladı. Çalışanların yarıdan fazlasını ilgilendiren rakam şu: 22 bin 104 TL.
Asgari ücretin ne olacağını fark eden TÜRK-İŞ son toplantıya katılmamış. Bu bir tepki; asgari ücret böylece en kalabalık işçi sendikasından onaysız açıklanmış oldu.
Tepkiler dört bir taraftan yükseliyor.
Külliye zammı beğendiğini açıkladı ama merak edilmesin, tepkiler ulaştığında oradan bir ‘müjde’ gelecektir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yanlışlığı düzeltici müdahalesi…
Daha önce de, maaşlara ‘seyyanen’ adını taşıyan müdahaleler aynı adresten gelmişti. Asgari ücret için de bir formül bulunacaktır.
Tahminim bu ve bu tahmini bir boşlukta yapıyor değilim. İktidar adım adım önemli tercihlere doğru yol alıyor; kitlelerin buna hazırlanması gerekiyor.
Ülkenin öncelikli sorunu hayat pahalılığı ve bunu sadece Mehmet Şimşek’in “Enflasyon düşüyor” iddialarıyla geçiştirmek mümkün değil.
Enflasyon TÜİK’e göre düşse bile hayat pahalılığı marketlerde ve pazar yerlerinde bütün hızıyla devam ediyor.
Geçen gün Youtube’da biraz da ucuz diye ülkemize gelmeye karar vermiş ve İzmir’e yerleşmiş bir Amerikalı çiftin mutluluklarını duyurdukları videoyu izledim. Her gün kullandıkları birkaç ürünün fiyat hareketlerini dolar cinsinden vermişler; verdikleri oranlar ürkütecek kadar yüksek…
Onları izlerken, “Galiba Mehmet Şimşek’in suyu ısınıyor” diye düşünmeden edemedim.
Asgari ücretin düzeltilmeye muhtaç halde ilanı bu beklentimi daha da pekiştirdi.
Fatura birine çıkartılacaksa ilk akla gelecek isim onunki çünkü.
Erken seçim mi, anayasa değişikliği mi?
Seçim tarihinin erkene çekilme ihtimalini yeniden akla düşüren bir yeni gelişme de siyasi hayatta yaşanıyor. CHP listelerinden aday gösterilerek TBMM’ye girmiş olan ‘muhafazakar’ partilerden birinin milletvekili AK Parti’ye geçmek üzere istifa etti.
O ayrılınca Saadet Partisi grup kurma hakkını kaybetmiş oldu.
Ankara kulislerine kulak verildiğinde “Arkası gelecek” bilgisi alınabiliyor.
‘Cumhur İttifakı’ çoğunluk için eksik olan 42 milletvekilini TBMM’den devşirebileceği güvenine kavuşursa, bu yolu deneyecektir.
İYİP+DEVA+Gelecek+Selamet partilerinin milletvekillerinden AK Parti saflarına transferlerle 360 rakamı yakalanabilirse, seçim tarihini erkene almadan aynı sonucu doğuracak anayasa değişikliklerini gerçekleştirme yoluna da gidebilir iktidar cephesi…
Zor mu?
Peki ya 57 milletvekilli DEM Parti’nin desteğine ne dersiniz?
Burada uzun uzadıya TBMM’nin yeni yasama yılına başladığı 1 Ekim günü MHP lideri Devlet Bahçeli’nin DEM sıralarına gidip el sıkışmasıyla ve sonradan Abdullah Öcalan’ı Meclis’e davetiyle başlayan süreci aktaracak değilim.
MHP ile DEM yakınlaşabiliyorsa, AK Parti DEM’e daha kolay yaklaşabilir.
Pazarlık gerekiyorsa Suriye üzerinden yeni anayasa pazarlığı pekala açılabilir.
AK Parti sözcülerinin anayasa konusunu yeniden ülke gündemine dahil etme çabası herhalde dikkatlerden kaçmıyordur.
Gözden geçirilerek yenilenmiş bir anayasa DEM’in de arzu listesinde bulunuyor; yeter ki, birkaç maddesi yazılırken onların hassasiyetleri karşılanabilsin.
“Türkiye Türkiye’den daha büyüktür; millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometreyle sınırlandıramayız” duyurusu, ülkemizin yalnız sınırlarının değil, bugünkü demografiye dayalı siyasi yapısının da değişebileceğinin ilanı değil midir?
Galiba öyle.
Zamanı mı?
Suriye’de meydana gelen değişim, dünya sisteminin önemli başkentlerinin de onayıyla, Türkiye’yi daha önce pek düşünülmemiş bir görevin sahibi yaptı: Suriye’yi dünya sistemi içerisinde yer alabilecek hale getirme görevinin…
Donald Trump’ın övücü sözlerine ek olarak Avrupalı liderler de görevi teyit etti. Etraftan fazla itiraz gelmiyor.
Bu arada sahip değiştiren medya gruplarının da koroya katılımıyla tek sesli yönlendirmelerle, ülkemizin iktidar eliyle gerçekleşecek bu yeni görevinden halkımız da mutlu görünüyor.
Orta ve uzun vadede sorunlarla karşılaşılabilecek bu yolda iktidarın kendi geleceğiyle ilgili bir karara fazla gecikmeden varması gerekiyor.
Ekonomik sıkıntılara, tatmin edici olmayan asgari ücret ve memur-emekli maaşlarına rağmen ‘Suriye fatihi’ görüntüsü eşliğinde bir erken seçim mi, sonradan o yolda çıkabilecek sorunlar göz önünde tutularak önce anayasayı değiştirmek mi?