Yılın en rahat PPK toplantısı
2021 yılının son dört ayının en merak edilen günleri Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantılarının olduğu günlerdi desem abartmış olmam. PPK kararlarının alınacağı günlerin sonrasında faiz ve dövizde de inanılmaz hareketlere şahit olduğumuzdan hepimiz her ay kararın alınacağı saate kilitlendik.
Bu yılın ilk toplantısı da yarın yapılacak. Ancak alınacak karar ne olursa olsun öncekiler kadar etkili olmayacak.
Böyle bir cümleyi yazdığımda bile ürperiyorum.
Düşünsenize ülkemizin en itibarlı kurumlarından biri olması gereken TCMB’nin tüm dünyada merkez bankalarına gözlerin çevrildiği bir dönemde alacağı kararın kimse açısından “kritik” bir önemi yok.
Zaten piyasa beklentisi de TCMB’nin faizi sabit tutacağı, değiştirmeyeceği yönünde.
Pekiyi neden son dört toplantıya göre bu toplantı daha az kritik?
Kararın etkileri üzerinden gidersek anlaması daha kolay olur. TCMB’nin son dönemde verdiği faiz kararları piyasa faizleri ve döviz kurları üzerindeki etkileri açısından önem taşıyordu. Yarın alınacak kararın ise her ikisi ile bağı kopmuş durumda olduğu için kritik bir önemi olmayacak.
Bir kere piyasa faizleri zaten TCMB faizinin çok üzerinde seyrediyor. TCMB faizinin yüzde 19’dan yüzde 14’e geldiği süreçte hem mevduat faizleri, hem kredi faizleri hem de Hazine borçlanma faizleri hızlı bir şekilde koptu. Önümüzdeki dönemde bütçe açıkları da Aralık’taki gibi yüksek seyrederse bu bağlantı çok daha fazla kopacak gibi görünüyor. Ezcümle piyasa şu anda TCMB’den bağımsız bir şekilde parayı fiyatladığı için TCMB’nin faiz kararının büyük bir önemi kalmamış oluyor.
Döviz tarafında da durum farklı değil.
20 Aralık’ta başlayan kur korumalı mevduat (KKM) düzenlemesi ile birlikte Hükümet dövize giden TL tasarrufların önüne bir baraj çekti. En son açıklanan veriye göre 130 milyar TL’nin üzerinde bir mevduatın bu araca yönlendirildiği de ifade edildi. Yani hükümetin attığı bu adım ile döviz talebi de Hazine garantisi ile politika faizi düşürülmesine rağmen durdurulmuş oldu. Dolayısıyla TCMB yarın ne karar alırsa alsın içeride sert bir döviz talebi beklemek güç.
Öte yandan tutarını tam bilemesek de bu uygulama olmasaydı dövizde iç talebin daha uzunca bir süre güçlü seyredeceğini de KKM tutarından anlamak mümkün. TL’nin son dört ayda yaşadığımız gibi sert bir şekilde değer kaybetmesine neden olacak, TL’de bekleyen kaynağın KKM adıyla kurulan barajı aşarak dolarize olmasına neden olacak kısa vadedeki risklerin etkisi ise benim kanaatimce sınırlı kalacaktır.
Dünyada artan enflasyon ve ABD Merkez Bankası başta olmak üzere merkez bankalarının faiz artırma sürecine girmiş olmaları bir risk olarak duruyor ama buradaki gelişmeler sert bir kırılma yaratacak şekilde ilerlemiyor. Bilakis tüm merkez bankaları gayet öngörülebilir adımlarla bu süreci yönetiyorlar.
İçerideki döviz talebi de yukarıda da ifade ettiğim gibi bir miktar durmuş gibi görünüyor.
Ancak yükselen enerji fiyatları ile birlikte artacak döviz ihtiyacı ve ithalattan kaynaklanan döviz talebi burada kritik. Bir de önümüzdeki bir yıl içerisinde vadesi gelen 167 milyar Dolarlık dış borç yükü var. Enerji için kolay bir çözüm yok ama kısa vadeli borçlar da yüksek maliyetli de olsa yeni borçlanmalarla çevrilebilirse o zaman buradan kaynaklı bir sert hareket de olması düşük ihtimal.
Elbette ki Türkiye’de yaşıyoruz. Hükümetin de son yıllarda ortada hiçbir şey yokken dahi TL’nin değer kaybetmesini sağlayacak uygulamalara yönelme performansını hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla her şey olabilir. Ama şu haliyle mevcut gidişat içeride piyasanın sakin seyretmesi ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.
Başa dönersek, yarın uzun zaman sonra ilk kez görece rahat bir toplantı geçirecek PPK üyeleri. Faizi sabit tutsalar da, bir miktar daha düşürseler de (bir 100 puan daha indirebilirler) öyle kısa vadede ciddi bir sıçrama göreceğimize dair bir işaret yok.
Fakat orta vadede bugüne kadar yapılan hatalar yüzünden TCMB’nin kaybolan etkinliğinin, ekonomide hükümet eliyle yaratılan dengesizliklerin en ufak bir kırılmada kurulan barajı yerle yeksan edeceğini de not etmek gerek.
Ha son bir not daha!
Orta vade dediğimiz öyle uzun vade gibi değildir.
Bir anda bakarsınız kısa vade oluvermiş…
Bizden söylemesi…