Vallahi “Selected”
Bir video dolaşıyor bu ara sosyal medyada. Belki siz de denk gelmişsinizdir.
Videoda üç tane genç, ABD’nin her yıl başvuru yapanlar arasından bir nevi piyango gibi rasgele kabul ettiği göçmen başvurularının sonucunu kontrol ediyorlar. Green Card adı verilen bu sistemin sonuçları bir internet sitesinden yayınlanıyor. Videoda sonuç olumlu gelince gençlerden biri kabul edildikleri anlamına gelen ama inanması güç olduğu ünlemini de vurgulayan şekilde “Vallahi Selected!” diyor ve başlıyorlar dans ederek kutlamaya.
Olumlu ya da olumsuz bir sürü şey söylendi bu video hakkında sosyal medyada. Kimisi o alışıldık deli saçması üslupla gençleri vatana ihanet etmekle dahi suçladı. Oysa durum bir gencin kendisi için kurtuluşu artık bu topraklarda, kendi vatanında değil başka bir ülkede aramasının sonucunu maalesef ki mutlulukla karşılamasıydı.
Son dönemde sık sık görmeye başladık bu tip görüntüleri. Her geçen gün umudu başka yerlerde aramak zorunda kalan gençlerden kimisi ailesinin imkanlarıyla gitmeyi başarıyor. Kimisi de gördüğümüz gibi bir piyango bekliyor.
Bu video çok konuşulunca ben de bir rakamlara bakmak istedim. Mesela ABD’nin bu Green Card çekilişine katılan insan sayısı önemli bir gösterge. Türkiye’de 2008 yılında bu çekilişe katılan kişi sayısı 77 bin iken 2020 yılında 250 bine doğru, üç kattan fazla artmış durumda. Bu hali hazırda her geçen gün yurt dışında yaşama isteğine sahip insanların sayısının arttığını gösteren önemli bir işaret.
TÜİK de benzer şekilde rakamları doğruluyor.
Son yayınlanan verilere göre Türkiye’den yurt dışına göç eden kişi sayısı 2019 yılında 330 bin 289 olmuş. Türkiye’den yurt dışına giden nüfusun 84 bin 863’ünü T.C. vatandaşları, 245 bin 426’sını ise yabancı uyruklu nüfus oluşturmuş. 2017 yılında ise bu rakam 253 bin 640 imiş.
Giden sayısı artıyor. Gitmek isteyen sayısı da belli ki artıyor.
Veriler dışında maalesef gözlemlerimiz de bu yönde. Son yıllarda üniversitede okuyan gençlerin yurt dışına gitme isteklerinde maalesef belirgin bir artış gözleniyor.
Neden oluyor bu?
İşte bu sorunun yanıtı da sosyal medyada yine son günlerde dolaşan bir başka fotoğrafta saklı.
Hani bir teyzemizin mutsuz bir ifade ile turistlere servis yaptığı o fotoğraf.
O fotoğraf bir taraftan baktığınızda ülkenin ekonomik tablosunu özetler gibi görülebilir. Ancak çok daha fazlasını içinde barındırıyor.
Mesela uzun zamandır hak ettiği eğitimi alma imkanı olmayan ama hamasetle özgüveni tavana vurdurulan gençlerimiz, haklı da olarak o fotoğrafta kendini masada oturan olarak görmeyi istiyor.
Ayrıcalıklı, çok küçük bir kitlenin gençleri bunu çalışmaya gerek kalmadan başarabiliyor.
Ancak ülkede gençlerin büyük çoğunluğuna uzunca zamandır Türkiye ekonomisi o fotoğrafta pandemi döneminde bile çalışmak zorunda kalan teyzenin yerinde olmaktan başka bir fırsat sunamıyor.
Gençler ekonominin dışında özgürlük arıyor. Huzur arıyor. Bu huzur ve özgürlük yıllarca üniversite okumasına rağmen başka bir ülkede fast-food kasiyeri olmakla gelecekse bile tercih ediyor.
Sistemini hiç bilmediği bir ülkede göçmen olup en azından kendi ülkesinde uğradığı bu büyük haksızlığı görmekten kaçıyor.
Bu tercihi yapan gençler mi kötü, onlara hak ettiği fırsatı sunamayan Türkiye’de kurulu olan adaletsiz düzen mi?
Karar sizin!