Tüm sorunlarımızı çözecek bir formül: Pazar yürüyüşü!
Dün gülsek mi ağlasak mı bilmediğimiz bir haber önümüze düştü.
“Bursa İnegöl›de bir garip olay: Kayıp olduğu sanılan şahıs kendisini arama çalışmasına katıldı!”
Sonra düşününce memleketin yüz yıllık kurumlarının bu yurttaşımızdan tek bir farkı olduğunu gördüm. Yurttaşımız yine en azından kaybolduğunu kabul etmiş, kendini arıyor. Ülkemizin yüz yıllık kurumlarının yöneticileri o kurumların kaybolduklarının farkında bile değiller. Ya da daha kötüsü.
Aslında farkındalar!
Ama çok da önemsiyorlar.
***
Mesela bu köşede sık sık gündeme getirdiğimiz Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. Son on yılda itibar kaybı gün gün arttı.
TCMB’nin itibarını korumak için orada olan TCMB Başkanları ise en iyi ihtimalle olan biteni uzaktan seyrettiler. Kurumun yaşadığı itibar erozyonunu durdurmaya çalışmak yerine o erozyona neden olan işlere bahane üretmeye çalıştılar.
Son örneğini de TCMB Başkanı Kavcıoğlu verdi. Geçtiğimiz hafta alınan karardan bu yana “siyasi” faiz indirimini gerekçelendirmeye çalışıyor. T24’ten Barış Soydan›a yaptığı açıklamalar ve dün bir toplantıdaki konuşması da maalesef bu tespiti doğruluyor.
Mesela Başkan Kavcıoğlu, Türkiye’nin zaten yüksek seyreden, faiz indirimi ile birlikte daha da artan risk priminin haksızlık olduğunu anlatırken dahi ekonomik kavramları kullanmadı. Ne dedi Başkan Kavcıoğlu?
Bazı gelişmekte olan ülkelerde gündelik hayattaki riskin Türkiye’den çok daha fazla olduğunu, zenginlerin saldırılardan korunmak için çok yüksek duvarlar arkasındaki evlerde yaşamak zorunda kaldığını. Buna karşılık bu ülkelerde risk primi 170 iken Türkiye’nin 400’ün üzerinde olmasının mantıklı / haklı olmadığını...
Pekiyi, bilmiyor mu Başkan risk priminin bunlarla ilgisi olmadığını?
Elbette biliyor.
Ama bu durumu teknik bir şekilde açıklayabilmesinin mümkün olmadığını da biliyor. Çünkü geçtiğimiz hafta atılan adım en başta ekonomik olarak açıklanabilir değil. Dolayısıyla da eski bir milletvekili, siyasetçi olarak her siyasetçinin yaptığını yapıyor.
Tribünlere oynuyor.
Yani ülkenin bu tip kavramları bilmesi çok da gerekmeyen milyonlarına biz doğru olanı yaptık ama birileri bize haksızlık yapıyor diyor.
Risk primini finansal bir kavram değil de sanki gündelik yaşamla ilgili bir kavram olarak göstermeye çalışıyor.
İşe yarar mı?
Sanmıyorum. Vatandaş son yıllarda SWAP gibi teknik kavramlara dahi yapılan hatalar nedeniyle hakim hale geldi.
Ama en başta sizinle paylaştığım tuhaf haberi düşününce yanılıyor da olabilirim tabii!
***
Bununla sınırlı da kalmadı Başkan Kavcıoğlu. Geçtiğimiz hafta hepimizin takip ettiği ABD Merkez Bankası’nın (FED) 2021 yılının sonunda artık piyasaya para verme konusunda daha çekimser davranacağı açıklamasına ilişkin de konuştu.
Bu kararı veren FED’in Başkanı Powell, 2021 sonundan başlayarak büyük olasılıkla 2022 ortasına kadar tahvil alımını bitireceklerini söylerken, TCMB Başkanı Kavcıoğlu FED’in bu yıl azaltıma başlamayacağına, hatta yakın vadede bir azaltım olmayacağına inandığını söyledi.
Kararı verecek olan FED Başkanı bile bu kadar net ve iyimser değilken...
***
Bütün bu açıklamalar gösteriyor ki faiz indirimleri önümüzdeki aylarda da devam edecek. Bu faiz indirimleri ile birlikte yine biliyoruz ki TL’nin değer kaybı ve enflasyondaki artış da devam edecek.
Yani maalesef bir kez daha tekrar etmek zorundayım ki önümüzde biz vatandaşlar için oldukça zorlu bir dönem var.
***
Her yazıdan sonra bazı okuyucular şunu soruyor.
Bütün bunlar yaşanırken yapılması gereken ne? Çözüm nerede? Çözüm öneriniz ne diye?
Bu kez ben size sorayım.
Yaşadığımız sorunların temeli de bu sorunlara ilişkin açıklamalar da gördüğünüz gibi iktisadi değil.
İktisadi çözümler elbette var ama dikkate alacak bir kamu yönetimi yok.
Bu şartlarda sizce çözüm önerimiz ne olabilir?
Sihirli bir formül var.
Ve o formülün adı en kısa sürede hepimizin bir pazar sabahı bir okula doğru yürümesi...