TCMB’nin şık bilek hareketleri sürerken!
Malumunuz TCMB, Şahap Kavcıoğlu atandığından bu yana neredeyse ölü taklidi yapıyor. Üç aydır kendisinden iktidarın beklediği faiz indirimini yapmak için fırsat kolluyor. TL’deki değer kaybının sürmesi, enflasyonun yüksek seyretmesi ve risk primindeki dalgalanmalar bu adımı atmasının önüne geçiyor.
Öte yandan bu hareketsiz hali TL’yi daha savunmasız hale getirdi ve içeride ya da dışarıda ortaya çıkan olumsuz haberlerde TL’nin değer kaybı kaçınılmaz oluyor. En büyük sıkıntılardan biri de yerli tasarruf sahiplerinin TL’ye güvenini kaybetmiş olmasında.
TCMB bağımsızlığı tartışmalarının zirve yaptığı 2018 yılı başından bu yana yerlilerin döviz olarak bankalarda tuttukları mevduat miktarı 165 milyar dolardan 225 milyar dolara çıktı. Ya da bir başka deyişle döviz tevdiat hesaplarının %26’sı son üç yılda alındı.
Siyasi baskı ile TCMB, TL’yi cazip hale getirmek için asıl gerekli olan faiz artırımı adımını atamıyor. Hal böyle olunca da son yıllarda sık sık yaptığı gibi TCMB de TL’nin cazibesini arttırmak için dolambaçlı yollara yöneliyor. Son günlerde bu yollardan biri daha konuşulur oldu.
Bu iddiaya göre banka bazında müşterilerin tuttukları döviz tevdiat hesaplarından Türk lirası mevduatlara geçiş arttıkça, söz konusu banka için kademeli olarak zorunlu karşılıklara daha fazla faiz ödenmesi gündemde.
Bu ne demek açıklayalım.
Zorunlu karşılık oranı bankaların yükümlülüklerine karşılık TCMB’de tutmak zorunda oldukları rezerv miktarıdır. Bu zorunlu karşılık oranlarını arttırarak ya da düşürerek, TCMB paranın bankalar için maliyetini arttırıp azaltabiliyor. Böylece faiz ile ilgili üzerinde siyasi baskının arttığı dönemlerde faizi arttırmadan faizi arttırmak için yani piyasadaki parayı pahalı hale getirmek için zorunlu karşılık oranlarını değiştirebiliyor.
Biraz daha anlaşılır hale getireyim. Bir tasarruf sahibi 10.000 TL parayı bir ay vadeli olarak bankaya yatırdığında, ilgili banka bu paranın zorunlu karşılık oranı olan %8’ine denk gelen 800 TL’sini TCMB’de tutmak zorunda. Bu döviz mevduatları için de geçerli. Yani bankalar döviz mevduatı topladıklarında, bunun %19’unu zorunlu karşılık olarak TCMB’de tutmak durumunda.
Zaten gördüğünüz üzere TL mevduat için zorunlu karşılık oranı %8 iken döviz mevduatları için %19. Yani bankalar döviz hesapları için daha yüksek miktarda karşılığı TCMB’ye yatırmak durumunda. Ancak bu ve benzeri önlemler yeterli olmadı ki zaten vatandaş hala dövize yönelmeye devam ediyor. Hal böyle olunca da faizi arttırarak, yani asıl adımı atarak sorunu çözme konusunda yol alamayan TCMB yeni bir dolambaçlı yola daha sapıyor.
O da TCMB’nin bankaların kendisinde tuttuğu bu zorunlu karşılıklara karşılık ödediği faiz oranı ile ilgili. Bu oran hali hazırda TL için yıllık %13,5!
TCMB bu yeni yöntemle bankalara müşterinizi ikna edin, o müşteri döviz hesabını TL’ye dönsün, buna karşılık olarak sizin TCMB’de tuttuğunuz zorunlu karşılıklara ödediğim %13,5 faizi arttırayım diyor. Bankaların böylelikle maliyetlerini düşürmeye ve TL tasarrufu daha cazip hale getirmeye çalışıyor. Beklentisi ise TL’nin daha cazip hale gelmesi ile yurtiçi yerleşiklerin ellerindeki dövizi TL’ye çevirmesi ve TL’nin değer kaybını önlemek.
Pekiyi bu uygulama istenen sonucu verir mi? Yurtiçi tasarruf sahipleri dövizden vazgeçer mi?
Çok küçük bir kesim belki bu şekilde bir aksiyon alabilir. Ancak TCMB›nin atladığı nokta yurtiçi yerleşiklerin dövize yönelmesinin sorunun kaynağı olmadığı gerçeği. Bilakis bir sonuç olduğu.
Neyin sonucu?
Yerle bir olmuş güvenin!
Güven ise ekonomik ve siyasi meselelerle ilgili risk priminin yüksek olması, enflasyonun düşmemesi ve TCMB’nin dolambaçlı yollarda dolanmaya devam etmesi ile yerle bir oldu!
Dolayısıyla da bu tip önlemler güven yaratmaktan uzak ve bir karşılığı da olmayacak.
Bu şartlarda ise TCMB’ye tek bir tavsiyem olabilir.
Sonuçlarla uğraşmak yerine sorunların kaynağına inmeli.
Yoksa ne yapsa nafile!