Sadece umudu var!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), kısa dönemde ekonominin kalbi! Bu kalbin en önemli görevi ise ekonomiyi zehirleyen enflasyon belasını kontrol altına almak.

Bu sorumluluk her şeyden önce TCMB’nin yasal olarak görevi.

Bu amaca uygun olarak TCMB’ye verilmiş bazı yetkiler var. Mesela faiz politikasını belirlemek. Kısa vadede bu aracı kullanarak TCMB, enflasyon üzerinde etkisi olan talebe ve maliyetlere etki edebiliyor.

Faizi arttırıyor, borçlanma maliyeti ve dolayısıyla talep düşüyor. Aynı zamanda bu artış ile Türkiye’ye daha fazla döviz gelebiliyor ve dolaylı olarak kur kontrol altında tutulabiliyor. Böylelikle üreticinin özellikle ithal girdi maliyetlerindeki değişimi kontrol altına alabiliyor.

Ya da şartların uygun olduğu (mesela enflasyonun sakin olduğu vs.) dönemlerde faizi düşürüyor. Ekonomide bir canlanmanın önünü açabiliyor.

İç ve dış ekonomik değişkenler açısından hayati bir rol üstleniyor anlayacağınız.

O yüzden de bağımsız olmak durumunda. Güven vermek durumunda. İtibarını korumak durumunda.

Doğru zamanda doğru adımı atabileceğini herkesin bilmesi gereken bir kurum TCMB.

Bunu başarabildiğinde ise hepimizin hayatına dokunabiliyor.

Bakın mesela bir örneğini vereyim.

3 Mart 2021 Çarşamba sabahı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyonu açıkladı. O gün açıklanan rakamlara göre yıllık TÜİK enflasyonu bir önceki ay yüzde 15,61 iken mart itibariyle %16,19’a çıkmış oldu.

Öte yandan 22 Şubat tarihinde 6,90’lara doğru gerileyen Dolar/TL kuru da ABD’deki tahvil faizlerindeki artış ile birlikte 8 Mart günü 7,70’li seviyeleri görmüştü. Naci Ağbal yönetimindeki TCMB Kasım ayından itibaren attıkları adımlarla kurdaki ateşin bizden kaynaklı kısmını söndürmüşken, ABD kaynaklı böyle bir durumla karşı karşıya kaldı.

18 Mart 2021 Perşembe günü Para Politikası Kurulu toplantısı vardı. Başka nedenler de var ama öncelikle kurdaki ve dolayısıyla enflasyona etkisi nedeniyle TCMB o gün 200 puan faiz artışına gitti ve politika faizini %19’a çıkardı.

Özetle bu kararı Naci Ağbal yönetimindeki TCMB aldığında Dolar/TL 7,50 ve enflasyon ise %16,1 idi! Kararın hemen sonraki gün olan Cuma günü 1 Dolar 7,20’lere geri geldi. Bu kararla Ağbal yönetimindeki TCMB, kurdaki o dönemde yaşanan sert yükselişin takip eden aylarda enflasyonda yaratabileceği olumsuz etkiyi kısmen sınırlamıştı.

Mart ayında ABD piyasalarındaki gelişmelerin bize o dönemde sert şekilde yansıması olmasaydı, yaz döneminde bir faiz indirimi de gündeme gelebilecekti. O gelişmeler olunca bu beklenti bir miktar ertelendi. Ama dünyadaki olumsuz havaya rağmen Türkiye’de hava Kasım ayına göre olumluya dönmeye başlamıştı.

Nitekim sonbahar itibariyle Türkiye’de enflasyonun %10’lara doğru düşmesi ve böylelikle de faiz indirimlerinin Eylül ayında başlaması sözkonusu olabilecekti.

Ama olmadı.

Çünkü bütün bu adımları doğru bir şekilde atan, bu konuda piyasada güven kazanmaya başlayan TCMB Başkanı Ağbal bir gece yarısı nedenini hala anlamadığımız şekilde görevden alındı. Ondan sonra da zaten beter durumdaki TCMB bir daha TCMB olamadı!

Bakınız aradan tam beş ay geçti. Yani beş Para Politikası Kurulu toplantısı yapıldı bu dönemde.

Bu süre içerisinde dolar/TL 8,80’leri de gördü. Uzunca bir zamandır 8,50’nin üzerinde seyrediyor. TÜİK’in tüketici enflasyonu %16,19’dan %19’a çıktı.

Ancak TCMB aradan geçen bu beş toplantıda da kur ve enflasyon için kritik öneme sahip faize dokunamadı. Sanki her şey aynıymış gibi yola devam etti. Bırakın enflasyonu kontrol altına almak için faizi arttırmayı, son toplantıda faizi düşürmeyerek sabit tuttuğu kararını açıkladığında herkese derin bir oh çektirdi.

Daha kaç kez oh çekebileceğiz bilmiyorum. Ancak bildiğim bir şey var ki bu TCMB yönetiminin önceliği en başta söylediğim gibi enflasyonu kontrol altına almak değil.

Öyle olsa enflasyon dört ayda %3 artarken “ölü taklidi” yapmazdı!

Öyle olsaydı enflasyonun bu kadar yukarı gitmesinin temel nedenlerinden biri olan kurdaki artışı kontrol altına almak için gerekli adımları atardı. Ancak maalesef yapmadı. Yapamadı. Yapabilecekmiş gibi de görünmüyor.

Yaptığı açıklama da maalesef bu durumu doğruluyor. TCMB hala Pollyanacılık oynayarak enflasyonun yıl sonuna doğru düşeceğini sanıyor. Bizim de inanmamızı bekliyor.

Kurdaki yüksek seviyeler, üretici fiyat endeksi başta olmak üzere tüm maliyet endekslerindeki artışların %25-45 bandında seyretmesi ve ABD ve AB enflasyonlarındaki artışın devam etmesi nedeniyle bunu söylüyorum.

Enflasyonun düşeceğini iddia eden TCMB’nin tek çıkış noktası ise baz etkisi. Yani tutunduğu tek dal geçtiğimiz yıl sonbaharda fiyatların çok artmış olması. Böylelikle de fiyatlardaki artışın bu yıl aynı dönemde o kadar artmayacağı ve yavaşlayacağı beklentisi.

Var işte bir umudumuz diyordu ya şair. O hesap!

Sadece umudu var!

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum