Kötü günler geri kaldı!
Ne kadar zor zamanlar öyle değil mi? Ekonomik sorunlar bir yanda, salgın belirsizliği diğer yanda öylece duruyor.
Toplumun geniş kesimleri sorunlar yumağıyla her gün yeniden yüzleşiyor.
İşsizlik oranı daha iki gün önce açıklandı. Neredeyse her üç kişiden biri ya iş arıyor bulamıyor ya da küllen iş aramayı bırakmış.
Hayat pahalılığı artık her sohbetin ana gündemi haline geldi.
İşletmelere gittiğinizde sürekli menü yenilemek maliyetli olduğundan fiyatların üzerinde son bir ayda yapıştırılmış en az üç-dört etiket görüyorsunuz. Etiketleri biraz kazıyınca bir bakıyorsunuz etiketler yapışmadan önceki fiyat 60 TL. Son etikette ise fiyat 90 TL’yi geçmiş.
Bu etiketler işletmeler için fiyat güncellemesi, bizim için ise zam!
***
O zamlar altında ezilmeye devam ediyoruz.
Bir önceki yazıda da anlatmıştım. Simidin, çayın, düğün yapmanın zorluğundan bahsetmiş, hayat pahalılığının gündelik hayatımızı ne kadar etkilediğini anlatmıştım. Yazı üzerine birçok mesaj aldım. Genç dostlarımız ne düğünü hocam, hızlıca masrafsız bir nikah yapıp hasılatla hayat kurmaya çalışıyoruz yazmışlar.
Elbette ülke genelinde durum bu ama çok küçük bir grup için işler farklı. Onlar çocuklarının düğününü üç gün üç gece yapmaya devam ediyor.
Memleketin iki farklı yüzü işte!
Bir yüzde bin bir güçlükle hayat kuran, hayata tutunmaya çalışan milyonlar. Diğer yüzde ayrıcalıklı küçük bir grup.
Bu milyonlar için kendi sorunlarımız yetmezmiş gibi başımıza bir de yükselen ABD enflasyonu derdi çıktı.
Öyle ki ABD’de açıklanan enflasyon oranları ABD vatandaşlarından çok bizi ilgilendirir hale geldi.
Neden?
Çünkü ABD’de enflasyonun yüksek olması demek, ABD’nin mevcut para politikasını değiştirme ihtimalinin artması demek. Siz her Merkez Bankası’nı bizimki gibi mi sandınız? Baktılar enflasyon kalıcı bir şekilde yükseliyor, hiç düşünmezler gereğini yaparlar.
Önce piyasaya verdikleri dolarların miktarlarını azaltırlar, sonra piyasadan o dolarları faizleri arttırarak geri çekmeye başlarlar. Tıpkı 2008 krizinden sonra yaptıkları gibi. Öyle olunca da TL yeniden değer kaybetmeye, Türkiye›de de enflasyon daha da artmaya devam eder!
Dün işte o gözlerimizi çevirdiğimiz ABD enflasyonu açıklandı. Salgından önce yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşmaya çalışan ABD’de salgın ile bozulan dengeler fiyatlarda da kendini gösterdi.
Haziran ayında yıllık enflasyon beklentilerin üzerinde bir artışla yüzde 5,4 olarak gerçekleşti. ABD’de bu seviyede bir enflasyon oranı en son Ağustos 2008’de görülmüştü. Geçtiğimiz ay da yüzde 5 seviyesine çıkınca piyasalar bir allak bullak olmuştu. Dün de veri açıklanmadan önce 8,60 TL’nin altında işlem gören ABD Doları veri açıklandıktan sonra 8,60’ın üzerine çıktı.
İşin kötü tarafı bugün bir de TCMB’nin Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı var. Düşünün normalde müdahale edebilecek fırsatımızın olması iyi gibi görülür ama bizde tam tersi!
Çünkü bu toplantıda TCMB’nin derdi bizde yükselen enflasyon kadar bir de ABD’de enflasyondaki artış olacak. Faiz indirmek için fırsat kollayan TCMB, bu şartlarda hükümetin kendisinden istediği faiz indirimini bir süre daha veremeyecek gibi görünüyor.
Bu arada ise Türkiye ciddi zaman kaybetmeye devam edecek..
Hatırlayın 2020’de pandemi patladığında Cumhurbaşkanı Erdoğan salgın krizini fırsata çevirebiliriz demişti. Ancak biz tam tersi salgın krizini yanlış işlerle birleştirip daha büyük krize çevirdik.
Salgın şokuyla başlayan ABD’deki parasal genişlemenin bize sunabileceği fırsatları ve TL’nin istikrar kazanması ile ilgili imkanı kullanmadık. Tam tersine krizi derinleştirdik.
Şimdi işler terse dönüyor.
Salgın tam olarak bitmediği gibi fırsata çevireceğimiz bir ortam da kalmadı. Tam tersine dünyadaki rüzgarlar da aleyhimize esmeye başlayacak gibi görünüyor.
Kısa vadede buna hazırlık yapması gereken TCMB ise muhtemelen hem Türkiye’de hem ABD’de yüksek gelen enflasyonun mutsuzluğu içinde PPK toplantısına girecek.
Bu toplantıdan ne sonuç çıkar bilmek de mümkün değil!
Çünkü Türkiye bu belirsizliği temel alan yaklaşımla yola devam ederken bugün öğleden sonrasını dahi tahmin etmek imkansız.
Hal böyle olunca maalesef gençlerin sık kullandığı bir cümle ile bitirmek zorunda kalıyorum.
Kötü günler geride kaldı, sırada çok kötü günler var.