İki haber: tek yorum!
Siz de fark etmişsinizdir. Perşembe günü bir haber düştü gazeteye. Haber şöyle:
“TÜİK’in açıkladığı ekonomik göstergelere duyulan güveni azalttığı gerekçesiyle, alternatif istatistik yayımları için yeni düzenleme geleceği öğrenildi. AK Parti’nin Meclis’e sunmaya planladığı taslakta istatistik üretip yayımlayanlar için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.”
Yani deniyor ki veriler ancak TÜİK onayıyla çıkabilir.
Neye istinaden yapılıyor bu?
Özellikle son dönemde TÜİK’in açıkladığı verilerle, vatandaşların hissettiği gerçekler arasındaki farkın açılmasından ötürü yapılan alternatif hesaplara istinaden.
Bunların başında da enflasyon hesabı geliyor.
Malum Mart ayında TÜİK’in yüzde 61 olarak hesapladığı yıllık enflasyonu bir araştırma grubu yüzde 142 açıkladı! Daha önceki aylarda da benzer bir şekilde arada ciddi bir fark vardı. Birçok yurttaşımız da karşılaştığı fiyat artışlarının TÜİK’in yayınladığı enflasyon oranının çok üzerinde olduğunu görüyor, yaşıyor!
Tam böyle saçmalık olur mu derken bir başka açıklama da Samsun’da Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’den geldi! Ne dedi Bakan Nebati?
“Onların gözünde ekonomi bir takım grafik ve ezberlenmiş hazır olan formüllerdendir. Unuttukları bir şey var bunların yanında bir ekonominin ve paydaşlarının başta kendilerine olmak üzere kendilerine duyduğu güvendir, bir özgüven meselesidir.”
Gerçekten anlamadım!
Madem ekonomi “onlar” dediği eleştirel bakan uzmanlar için bir takım ezberlenmiş grafik ve formülden ibaret, o zaman bırakın istedikleri grafikleri hazırlasınlar, istedikleri formülleri ezberlesinler.
Eğer ki doğru olan hükümetin yaptığı ise, eğer paylaşılan resmi veriler gerçekten vatandaşın hayatına ışık tutuyorsa, ekonominin ve paydaşlarının dediğiniz grup açısından çekinecek ne var?
Soruyorum ama aslında hepimiz biliyoruz ne olduğunu!
Umalım ki bir an evvel bugünler geçsin!
***
Şurada Ramazan Bayramına yaklaşık 15 gün kaldı. Turizmciler de Mayıs başına gelecek olan Ramazan Bayramı tatilinin dokuz güne çıkarılmasını bekliyorlardı. Muhtemelen tatil de dokuz gün olacak gibi görünüyor.
Özellikle Ege ve Güney sahillerindeki turizmcilerin tatilin dokuz gün olmasını istemelerinin temel nedeni ise sezonu biraz da olsa erkene çekebilme umuduydu. Zaten Rusya-Ukrayna savaşı ile düşen moraller için bir umut ışığı idi.
Hatta birçok otel açılış tarihlerini bu yıl Mayıs başına çekmişlerdi.
Ancak rezervasyonlardan umduklarını alamadılar.
Düşen alım gücü, artan fiyatlar derken bu bayramda bırakın tatile gitmeyi, memlekete gitmek bile ciddi bir yüke dönüştü.
Hal böyle olunca da turizmcilerin hevesleri kursaklarında kalmış oldu.
Bana gelen bilgi bu nedenle otellerin açılış tarihlerini bir ay daha erteledikleri ve Mayıs sonuna kaydırdıkları yönünde.
Anlayacağınız hesaplar her sektörde şaşmaya devam ediyor.
Hükümet ise yine düşük faizli kredilerle sorunu çözebilme umudunda. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 150 milyar TL’lik düşük faizli kredi paketi şu aşamada iş görecek mi bilmiyorum. Ama sorunu çözecek şeyin ne olduğunu biliyorum.
Normalleşmek!
Bu şartlarda mümkün mü?
Maalesef…