Görünen köy!
Son günlerde sıkça gündeme gelen bir konu var. Elindeki mal miktarı kısıtlı olan perakendecilerin tüm tüketicilere ulaşmak için kısıtlı satış yöntemini kullanmaya başladığı konuşuluyor. Yani markete gittiğimizde bazı malları bize izin verilen miktar kadar almamız söz konusu.
Şeker ile başlayan bu uygulamanın ayçiçek yağında da uygulanması ihtimalinden bahsediliyor. Hatta bazı marketlerde uygulamaya ilişkin fotoğraflar da sosyal medyada sık sık karşımıza çıkıyor.
Bu meselenin temelde bir boyutu üretimde yaşanan daralmayla ilgili. TÜİK’in 25 Ekim 2021’de yayınladığı tahmin verilerinden de anlaşılacağı üzere durum sıkıntılı.
TÜİK tahminlerine göre bir önceki yıla göre buğday üretimi yüzde 13,9 oranında azalarak yaklaşık 17,7 milyon ton, arpa üretimi yüzde 30,7 oranında azalarak yaklaşık 5,8 milyon ton, çavdar üretimi yüzde 32,4 oranında azalarak 200 bin ton, yulaf üretimi yüzde 9,1 oranında azalarak 286 bin ton olacak.
Toplamda tahıl üretiminde yüzde 15’lik bir daralmadan bahsediyoruz.
Baklagillerde de durum farklı değil. Nohut üretim miktarının bir önceki yıla göre yüzde 24,6, kırmızı mercimek üretiminin yüzde 30 daralması bekleniyor.
Şeker pancarında da daralmanın yüzde 15’e ulaşması bekleniyor.
Bu kadar kötü haberin içinde bir iyi haber ise ayçiçek üretiminde yüzde 15,6 üretim artışı beklenmesi.
Sebzelerde ise üretimin toplamda yüzde 0,2 azalacağı öngörülüyor.
Bu yıl gıda fiyatlarını bu kadar konuşmamızın ana nedenlerinden birinin üretimdeki bu daralma olduğunu söylememiz mümkün. Gıda talebinin aynı şekilde devam ettiği bir dönemde tarımsal üretimdeki bu daralma fiyatları arttırıyor.
Peki bu daralmaya ne neden oluyor?
Birinci cevap elbette ki kuraklık. Ancak kuraklık bir anda ortaya çıkmış bir durum değil. Tüm dünyada iklim sorunu her geçen yıl etkisini arttırsa da her şeyi sadece bir yılda değiştirmiş olması zor.
Biraz daha geriyle 2015 yılındaki üretimle karşılaştırınca da kırmızı mercimek üretimi hariç hepsinde kısmen daha fazla üretim yapıldığını görmek mümkün. Yani iklim etkileri önemli ama bunun ötesinde üretimin daralmasına etkili olan başka faktörler de var.
Bunların başında ise çiftçinin gelir ve gider dengesindeki bozulma geliyor.
Tarımsal üretimde kullanılan tohum, ilaç ve gübre gibi önemli girdilerin çoğu ithal. Bu girdilerin maliyetleri döviz kurlarına bağlı olarak sürekli öngörülemez bir şekilde artıyor. 2018 yılından bu yana bu artış çok daha hızlanmış bir şekilde devam ediyor. Enerji maliyetlerindeki artışı da bu kalemlerin yanına ekleyelim. Mazot, sulamada kullanılan elektrik vs. maliyetleri artan diğer kalemler.
Nitekim TÜİK’in son açıkladığı verilere göre 2021 yılı Eylül ayında tarımsal girdi maliyetleri bir önceki aya göre yüzde 1,56 ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 27,79 artmış. Önümüzdeki aylarda kurdaki artışın etkisiyle buradaki maliyet artışlarının yüzde 30’ların üzerine çıkması ise neredeyse garanti.
Üreticinin ürettiği üründen elde ettiği gelir ise gıda tedarik zincirindeki anormallikler nedeniyle maliyetlerdeki artış hızının yanında oldukça sınırlı. Zaten birçok köyde çiftçinin ana gelir kalemi tarımsal üretim olmaktan çıkmış durumda. Köylerdeki nüfusun yaşlanması ile emekli aylığı bağlanan üretici sayısındaki artış da önemli bir faktör.
Elbette ki burada sorun emekli aylığı bağlanmasında değil.
Ancak üreticinin yaş ortalaması yükseldikçe gelirin kompozisyonu da önemli hale geliyor.
Tarımsal üretimin getirisinin düşmesi, zahmetinin yüksek olması üreticiyi de üretimden uzaklaştırıyor.
Bütün bunlara ek olarak fiyat dalgalanmaları da üretimde planlamayı zorlaştırıyor. Sert fiyat artışları görülen ürünlerde üretimin takip eden sene artışı fiyatlarda sert düşüşlere neden oluyor. Ya da tam tersini gözlemliyoruz.
Bu süreçte üreticinin organize bir şekilde hareket edeceği, bu planlamayı yapacak yapıların işlevsizleşmesi de her şeyi daha zor hale getiriyor.
Anlayacağınız bizi tarımsal üretim miktarına bağlı olarak gıda arzında zor zamanlar, yüksek fiyatlar beklemeye devam ediyor.
En azından maliyetlerdeki artışı engelleyemezsek bugünleri aramamız, marketlerde kuyrukta beklememiz, kotalı ürün almak zorunda kalmamız hayatımızın bir gerçeği haline dönüşecek.
Görünen köy bu...