Ağustos Böceği’nin kışı geldi!

Pazartesi günü tüm dünya için dolar borçlanma göstergesi olarak kullanılan 10 yıl vadeli ABD devlet tahvili getirisi 2018’den bu yana ilk kez yüzde 3’ü aştı. Dün ise yüzde 2,95 seviyesinden işlem gördü.

Bu ne demek?

Şöyle açıklayalım. Hemen hemen tüm devletler borçlanır. Bu ülkelerin borçlanma kâğıtlarının değerleri de faiz ile ters orantılı olarak değişir. Çünkü tahvilin üzerindeki değer ödeme günündeki değerdir.

Daha basit anlatayım.

Diyelim ki siz üzerinde 100 TL yazan bir tahvili 97 TL’ye aldınız. Tahvilin vade tarihi geldiğinde siz 3 TL kazanacaksınız. Ancak siz tahvilini satın aldığınız ülkedeki gelişmelere bağlı olarak endişelendiniz ve satışa çıkardınız. Sizin gibi birçok kişi o tahvili satışa çıkarırsa tahvilin fiyatı düşer. Yine örnek olarak mesela tahvili vadesi gelmeden 95 TL’ye satabildiniz. Daha önce 97 TL’ye aldığınız tahvilin değeri 95 TL’ye düşmüş oldu.

İlk durumda 3/97 (ödeme günü 100 alacaktınız) yani yüzde 3 civarında faiz alan tahvil sahibi, ikinci durumda 5/95 yani yüzde 5,2 faiz almış oluyor.

Gördüğünüz gibi satışa çıkan tahvil arttıkça tahvilin de değeri düşüyor, tahvilin değeri düştükçe de faiz artıyor.

En başa dönersek, ABD tahvil faizlerinin artması demek yatırımcıların ellerindeki mevcut tahvilleri satması ve dolayısıyla da ABD tahvillerinin faizlerinin artmasına neden oluyor.

Bunun bizim için ne önemi var diyeceksiniz.

Açıklayayım!

ABD’de enflasyonun artışı, FED’in bugün açıklanacak olan faiz kararı da bu sürecin en önemli belirleyicilerinden. Salgın sonrası hala borçlanma ve kamu harcamaları yüksek seyreden ülkelerin başında ABD geliyor. Yani önümüzdeki dönemde borçlanmanın artması ve daha yüksek faiz ile bu borçlanmanın yapılması ihtimali yükseliyor.

Hal böyle olunca yatırımcılar ellerindeki düşük faizli kağıtları, daha yüksek faizli ABD borçlanma senetleri ile değiştirme eğiliminde olacaklar. Bu da ABD’de önümüzdeki dönemde artan faizler nedeniyle yatırımcıların daha fazla miktarda portföylerinde ABD kağıdı olacağı anlamına geliyor. Bu nedenle de para yönünü ABD’ye doğru çevirmeye başlıyor.

Birçok gelişmekte olan ülke için hep en önemli risk olarak bahsettiğimiz ABD’deki faizlerin artmasının sonuçları da adım adım geliyor.

Bakın mesela tüm dünyada Dolar değer kazanıyor. Dolar Endeksi son yirmi yılın en yüksek seviyesine gelmiş durumda.

Hükümetin geçtiğimiz yılsonunda attığı adımlar yüzünden bizde ise Dolar/TL zaten 15 seviyesinde. Kur korumalı mevduat ve arka kapı döviz satışı iddiaları ile dövizin bu seviyelerde tutunduğunu bilmeyen yok. Kaba bir hesapla son dört ayda yaklaşık en az 25 milyar Dolarlık bir satışı TCMB verilerinden görmek mümkün.

Ve bu şartlarda bugün itibariyle tüm dünya ekonomisinde yeni bir döneme giriyoruz.

Bu dönemde bir nebze de olsa bize güç verecek unsurlar neler olabilir?

Her şeyden önce politika kredibilitesi.

Yani Türkiye’de ekonomi yönetiminin doğru zamanda, doğru adımları atacağına ilişkin güven. Merkez Bankası’nın bağımsızlığının artık tartışma konusu dahi olmadığı, enflasyonun dolu dizgin yükseldiği bir dönemde sadece “her şey yoluna girecek” açıklamaları yapan bir ekonomi yönetiminde bu kredibilite olabilir mi?

Bir diğer önemli unsur faiz!

ABD’nin dolar cinsinden yüzde 3 faiz verdiği bir yerde, bizim gibi döviz ihtiyacı ve enflasyonu yüksek bir ülkenin daha fazla faiz vermesi gerekecek. Zaten Hazine’nin yüzde 20’lerde olan borçlanma faizi maalesef daha da artacak! Kur korumalı mevduat, geçiş garantili projelerle devasa bir risk taşıyan bütçeye şimdi daha da yüksek bir faiz yükü geliyor demek bu! Hazine’nin her geçen gün borçlanma ihtiyacının artacağı bir ortamda piyasa faizleri nereye doğru yükselecek hiç düşündünüz mü? Özellikle hükümetin düşük faiz ile yatırımları arttırma amacı zaten halihazırda bile işlemiyordu ki önümüzdeki dönem maalesef daha da işlevsiz hale gelecek.

Bir de döviz rezervleri var ki oraya hiç girmeyeyim isterseniz.

Zaten uzunca bir süredir negatif döviz rezervine sahip bir Merkez Bankamız var. Günübirlik işlemlerle durumu kotarmaya çalışıyorlar. Ve şimdi o günübirlik işlemler de eğer devam ederse maliyeti çok daha yüksek olacak.

Velhasıl bugün FED’in beklenen 50 baz puan faiz artışı ve parasal sıkılaşma önlemleri ile birlikte tüm dünyada başlayacak olan zorlu bir dönem var. Ve Türkiye ekonomisi hikayedeki ağustos böceğinden bile daha zor bir durumda.

Kış geldi ve elinde hiçbir şey olmadığı gibi bir de borçlu!

YORUMLAR (15)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
15 Yorum