Seçim sonuçları
7 Haziran seçimleri sorunsuz, olaysız bir biçimde hem de yüksek bir katılımla tamamlandı. Milletimize hayırlı olsun. İktidarın seçimle el değiştirmesi, bu konuda sicili çok bozuk olan ülkemiz açısından sevindirici bir gelişmedir. Özellikle son birkaç senedir, demokrasi dışı bir takım talepleri olan insanların hevesi kursağında kalmış ve demokrasimiz, yüzünün akı ile bir seçimi daha tamamlamıştır.
Bir güzel gelişme de seçim öncesi kaygılarına rağmen sandık güvenliğinin –ufak tefek birkaç istisna dışında- tehlikeye atılmamış olmasıdır. Halkımız oyuna sahip çıkmış, büyük bir medeni cesaret ve siyasi olgunluk göstermiştir.
Ancak seçimin bir üzücü sonucu da sandıktan belirgin bir iktidar çıkmamış olmasıdır. Hiçbir parti tek başına iktidar olamadığı gibi, seçim öncesi ve sonrası parti liderlerinin verdikleri demeçleri dikkate alırsak, bir koalisyon formülü de zor görünmektedir.
Sonuçlar iktidar için net bir yenilgi, muhalefet için de net bir galibiyet sayılamayacak kadar muğlaktır. Önümüzdeki günlerde olabilecek ihtimalleri özetle sıralarsak;
-Türkiye’nin hükümetsiz kalma ihtimali vardır. Zira partilerin çoğunun kırmızı çizgisi birbirleri ile çelişmektedir. Ayrıca muhalefet partileri AKP ile koalisyon yapmayacaklarını defaten dile getirmişlerdi. Bu da bir erken seçim ihtimalini ciddi şekilde artırmaktadır.
-Tüm muhalefetin (CHP-MHP-HDP) koalisyonu da zor görünmektedir. MHP ile HDP’nin bir çatı altında olması pek mümkün değil gibi durmaktadır. Velev ki bu koalisyon kurulabilsin, süresi ve üretkenliği muhtemelen pek tatminkâr olmayacak ve bir erken seçimle sonuçlanacaktır.
-Uzun süre hükümet kurulamaması durumunda Sn. Cumhurbaşkanı’nın siyasi tezi olan “parlamenter sistem Türkiye’yi zora sokmakta, kargaşaya neden olmaktadır, istikrar için başkanlık sistemine geçmeliyiz” iddiası daha da güçlenecek ve toplumda taraf bulacaktır. Bu da Türkiye’de rejim tartışmalarının yeniden alevlenmesine yol açacaktır.
-Hükümet kurulmasının uzun zaman alması hatta hiç kurulamaması ekonomiyi olumsuz etkileyecek ve halkın tepkisine yol açacaktır. Bu tepkiler zamanla halk nezdinde “en azından tek parti iktidarında istikrar vardı, daha iyiydi” gibi düşüncelere yol açacak ve muhalefetin aldığı oyların bir kısmının tekrar AKP’ye kaymasına yol açacaktır. Bu durumda muhalefetin zaferi kısa süreli olmaya mahkûmdur.
-Muhalefet partileri için bir diğer risk de iktidar sorumluluğundan kaçarak, ülkenin hükümetsiz kalmasının sorumlusu konumuna düşmektir. Olası bir erken seçimde halkın bunu cezalandıracağı açıktır. Bu yüzden muhalefet partileri ister istemez koalisyon konusundaki katılıklarını, şartlarını törpülemek zorunda kalacaktır.
-Seçimin en başarılı partisi hiç kuşkusuz HDP’dir. Ancak HDP liderinin de dediği gibi aldığı oyların bir kısmı temsil ettiği siyasi çizgiden değil, iktidarı cezalandırmak isteyen seçmenlerden gelen emanet oylardır. HDP tabanının ya da milletvekillerinin son derece dikkatli olmaları gerekecektir. Yapılacak en ufak bir taşkınlık, ülkenin batısında tepkiye yol açacak etnik milliyetçi sözler o emanet oyların kaçmasına yol açacaktır. Bu da bir erken seçimde üç partili bir meclis ve büyük olasılıkla yeniden tek başına AKP iktidarı demek olacaktır. Diğer iki muhalefet partisinin ise bu konuda yapabilecekleri bir şey yoktur.
-Meclis’e giren dört partinin de bir diğer sorunu bizatihi kendi milletvekillerinden gelecek olan baskılardır. Milletvekilleri kampanyaları sırasında hatırı sayılır paralar harcamakta ve adeta bir yatırıma eş değer bedel ödemektedirler. Haklı olarak milletvekilliği sürelerinin bu kadar kısa olmasını istemeyecekler ve bir erken seçim olmaması için liderlerine baskı yapacaklardır.
-Bir diğer senaryo da azınlık hükümeti senaryosudur ki tarihimizdeki örneklerine bakarsak hem icracı hükümetler olamamaktadırlar hem de orta vadede seçim hükümetlerine dönüşmektedirler.
Görüldüğü üzere gerek muhalefet gerek de iktidar partisi açısından, hem birbirleri ile çelişen hem de her birinin gerçekleşmesi yüksek olasılık olan senaryolar mevcut. Futbol deyimi ile söylersek maç bitmemiş, uzatmalara kalmıştır.
Ülkemiz çok fırtınalı bir 45 gün geçirecek. Bu durumda kaçınılmaz olarak hem siyasi hem de iktisadi tansiyon yükselecektir. Tüm partilerin, liderlerinin ve tabanlarının bu olgunlukla hareket etmesi elzemdir. Demokrasimizin yönetemeyen demokrasi haline düşmesi hepimize çok zarar verecektir.
Uzlaşı, demokrasinin yapı taşıdır. Önümüzdeki günlerde de ülkemizin selameti bu kelimede yatmaktadır.