Maraş’ın sahili KKTC’nin seçimi
Şurası açık ki Rum Kesimi, Yunanistan ve hatta Avrupa Birliği, Kıbrıs meselesinde toleransı ve sabrı hak etmiyor. 2005’te Annan Planı, Türk tarafında kabul edilip Rum tarafında reddedildikten sonra; KKTC halkının çözüm iradesini görmezden gelmeye devem eden tarafların yetkileri olsa da söyleyecek sözü yoktur. Çözüm iradesine sahip çıkmadıkları gibi çözümsüzlüğü ödüllendirmeye devam ettiler. Kıbrıs meselesi, genel olarak diplomaside başarısız olan AB’nin notu en düşük dersidir.
Bu arada şunu da söyleyelim, eğer Rumlar planı kabul etseydi, kapalı Maraş bölgesi diğer bazı yerler gibi Rum Kesimi’ne devredilecekti. Yani, Rum yönetiminin siyasi öngörüsüzlüğü ve AB üyesi olmanın verdiği rahatlık Kıbrıs’ta çözüm için belki de son fırsat olan Annan Planı’nın hayata geçirilmesine mani oldu. Avrupa Birliği’nin verdiği söze uyarak KKTC’yi ödüllendirmesi ve avantajını artırması beklenirdi. Yapmadır… Şimdi daha iyi görülüyor ki AB, Kıbrıs sorununu hiçbir zaman öncelikli olarak da görmedi.
Bir önemli nokta da şudur… Halen askeri bölge olan Maraş’ın güney sahillerindeki Derinya plajı 2018’de Gazimagosa Belediyesi tarafından düzenlenip, halka açılmıştı. Şimdi ise Kuzey kısmında bir sahil daha açılıyor. Yani bugün açılacak olan şehir değil sahillerdir. Şehirde ise zaten yine 46 yıldır bekleyen özel mülkiyet hakları meselesi vardır. Nitekim, önceki akşam tepki göstererek hükümetten çekilen Başbakan Yardımcısı Kudret Özersay, bütün Maraş’ın AİHM mevzuatına göre açılabilmesini mümkün kılan bir plan üzerinde çalışıyordu. Böylelikle kurulacak Taşınmaz Mal Komisyonu ile özel mülkü olan Rumların da hakkını verecek bir düzenlemeyle Maraş’ı KKTC’ye kazandırmayı hedefliyordu. Tabiatıyla şimdi bu girişim de akamete uğradı.
KKTC’nin -elbette Türkiye desteğiyle- tek taraflı irade koyması anlaşılmaz bir şey değildir. Mesele, sadece sahil açılıyor olsa da böylesine önemli bir adımın seçim odaklı atılmasıdır. Zamanlaması ve öncesinde bir tartışma açılmadan, KKTC’deki ilgili siyasi taraflar bile haberdar edilmeden yapılması itiraz seslerini yükseltmiştir. Kıbrıs gibi büyük dava, Maraş gibi bu davanın en önemli kozu ve unsuru böyle bir ortamda masaya sürülünce itiraz kaçınılmazdır.
Madem böyle bir seçenek kullanılacaktı bunu Akdeniz’de Yunanistan ve Rum Kesimi ile yaşanan gerilimde müzakere konusu yapmak, hem KKTC, hem de Türkiye için daha faydalı olurdu. Böylelikle, Annan Planı’ndan kalan siyasi ve ekonomik alacakların tahsili için kapı aralanabilirdi. Bu kozun dosyadan bulunması bile Türkiye ve KKTC adına diplomatik kazanımları genişletebilirdi. Geniş bir bakış açısı ve sorunlar demetinin tamamını hesaba katmak yerine, sadece Pazar günü yapılacak seçimlere yarıyor görünen bir kararla karşı karşıyayız. Ayrıca, böyle bariz bir hamle Tatar’a yarar mı yaramaz mı, orası da meçhul…