Eğitimden ekonomiye bileşik kaplardaki trajedimiz

Hamasetten, slogandan, korkulardan, hayallerden arındırıldığında gerçek durumumuz nedir? Bu büyük ülke taşıdığı potansiyelin, kabına sığmayan enerjisinin hakkını ne kadar verebiliyor? Ne kadar verimli çalışıyoruz, hakkaniyet hangi seviyede ve yeryüzünde ne kadar itibarımız var?  

Karnemize bir göz atalım…  

Eğitim ve kültür notunun kırık olduğunu, Türkiye’nin geride kalan en az 18 yılı başarısız geçirdiğini bizatihi bu dersin sorumlusu Cumhurbaşkanı Erdoğan kabul etti. Bu sahada yapılan uluslararası değerlendirmeler, PISA raporu, en iyi üniversite veya en çok bilimsel makale/atıf listeleri de aynı şeyi söylüyor. Türkiye’nin gerilerde değil en gerilerde olduğunu gösteren can sıkıcı tablolar var. Tam da Erdoğan’ın dediği gibi “2003’ten beri” PISA puanımız düşüyor ve “okuma becerisi, matematik ve fen”de OECD ortalamasının hep altındayız. Açık ki, eğitim dolayısıyla sadece eğitiminde bütün branşlarda bugünü ve geleceği kaybediyoruz.  

Eğitimi kaybeden başka hangi branşlarda yarıştan düşer, bilmem söylemeye gerek var mı. Var... Mesela “şehirleşme”ye bakalım. Yine bizzat bir numaralı sorumlu kişi olan Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle şehirlere ihanet etmiş durumdayız. Şehirleşmedik betonlaştık ve ne hazin ki borç parayla döktüğümüz milyarlarca liralık betona rağmen depreme hazırlık da yapamadık. Tehlike hâlâ çok büyük, hazırlıklar hâlâ çok yetersiz, hâlâ aynı duyarsızlık… Hâlâ, en küçük sarsıntıda istikbalimize bakarak mücrim gibi titriyoruz.  

Eğitim, kültür, şehirleşme bileşik kapların üniteleri. Hukuk da öyle. Ne içeride yargıya güven var ne de dünya liginde makbul bir yerimiz… Hukuk Üstünlüğü Endeksi’nde 126 ülke arasında 109’uncu sıradaydık en son. Anayasa Mahkemesi kararını da tanımadıktan sonra kaçıncı sıraya demir atarız bilinmez. Endeks dış güçlerin oyunu değil. İç güçler; yani sokaktaki sıradan insan da ankette sorulunca aynı şeyi söylüyor. Yargıya güven yok çünkü ortada artık hukuka hürmetkâr devlet yok.   

Hukukun bitişiğindeki şeffaflık/yolsuzluk algısındaki puanımıza bakalım. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2019 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 180 ülke arasında 91’deyiz. Neyse ki 100’ün altında değiliz diye sevinmeyelim zira 2009’dan beri tam 38 sıra gerilemiş bulunuyoruz. Afrika’yı geçmek -ki hepsini değil- maharet değil; AB ülkelerine göre şeffaflıkta son sırada, OECD’de ise sondan ikinciyiz. Yani en basit ifadeyle vergilerimizin nereye nasıl harcandığı, ne kadar kaynağın yolsuzluğa harcandığı her geçen yıl daha büyük bir muammadır. Üstelik, “dış güçlerin araştırması”na göre de değil, sokağa sorun daha fazlasını söylesin.  

Bileşik kaplara devam edelim, basın özgürlüğüne geçelim. Öyle bir özgürlük varsa tabii… Hukuk felaket, basın özgürlüğü tablosu başka felaket. Sınır tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 154’üncü sıradayız. Kötü olmaktan daha kötüsü, kötü gidişin rutinleşmesidir. Bunu dış güçlerin endeksi söylüyor, diye gerçeğe sırtını dönen varsa iç güçlerin anketlerine de baksın. Olmadı hapse atılan, kovuşturulan, dava açılan gazetecilere -hatta sosyal medya mağdurlarına- baksın. Bu da olmadı ekranlara… 

Verimlilik, dijitalleşme, sanayi üretimi, icat, patent vs gibi notumuzun kırık olduğu çok branş var ama bileşik kapların en ayrılmazına gelelim. Ekonomiye… Eğitimi, kültürü, hukuku, demokrasisi, şeffaflığı, basın özgürlüğü puanı böyle olan ülkenin ekonomisi nasıl olur? Şimdi olduğu gibi!. Kur, işsizlik, enflasyon, rezerv, borç, harç; bilinen bilinmeyen, açıklanan gizlenen, yanlış doğru bütün rakamlar neyi gösteriyorsa ekonomi böyledir. Her gün Türkiye’nin negatif ayrıştığını, kredibilitesinin düştüğünü anlatan raporlar geliyor ama esasen analiz yapmak için rapora, endekse bile gerek yoktur. Rakamlara yalan söyletme gayretine rağmen, sokak ekonomiyi dünyanın en iyi istatistiğinden daha iyi ölçüyor.  

Bileşik kap trajedimiz burada bitiyor mu? Hayır. Bir de diplomasi ve dış politika var. Bu uzun ve en az ekonomi kadar tatsız tabloyu geniş konuşmak üzere başka yazıya bırakalım. 

 

YORUMLAR (52)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
52 Yorum