'Yöneticiye öğütler'
Gerçi eski ulema kendi kaynaklarımızdan devlet-toplun ilişkisini düzenleyen bir anayasa ve kamu hukuku üretemedi ama eskiden dürüst ve adaletli yönetim konusunda yöneticileri bilgilendirip uyaran âlimlerimiz vardı; siyaset-nâme, nasîhatü’l-mülûk tarzındaki eserleri ve mektuplarıyla yöneticileri adaletli ve dürüst olmaya çağırır, cesaretle ikaz ederlerdi. Devlet adamları da bundan memnun kalırlardı. O âlimler, yöneticilerden istikamet almaz, kendileri yöneticilere istikamet verirlerdi.
Bir de devlet adamları arasında birbirlerine öğütler, vasiyetler yazanlar vardı. Tâhirîler sülalesinin öncüsü ve Abbasi halifesi Me’mûn döneminin etkili devlet adamı Tahir b. Hüseyin’in (ö. 207/822), kendi yerine Suriye ve Mısır bölgesi valiliğine atanan oğlu Abdullah’a yazdığı mektup meşhurdur. İbn Haldun mektubun metnini aktardıktan sonra (bkz. Mukaddime, Beyrut 1982, s. 303-311) “Bu, siyaset konusunda okuduklarımın en iyisidir” der. Aşağıda bu mektuptan seçtiğim, bütün zamanlarda bütün yöneticiler için gerekli olan altın prensiplerden bir demet okuyacaksınız.
***
“(Yönetim işlerinde) öncelikle bir olan Allah’a karşı sorumlu olduğunu bilmeli, O’ndan çekinmelisin; O’nun denetimini hesaba katmalı ve O’nun hoşnutluğunu kaybetmekten korkmalısın.
Gece gündüz halkını düşün… Allah, sana bir ihsanda bulunup halkının yönetimini senin yetkine verdi; aynı zamanda seni halkına karşı şefkatli olmakla da görevlendirdi; onları âdil yönetmekle, hayatlarını rahatlatmakla yükümlü kıldı… Aklın fikrin sadece halkında olsun. Başka hiçbir şey sana onları düşünüp onlar için çalışmaktan alıkoymasın… Hoşuna giden veya gitmeyen her konuda, yakın veya uzak herkese karşı asla adaletten sapma!.. Bütün işlerinde iktisatlı, dengeli ol…
Yaptığın anlaşmalara uy. Verdiğin sözü tut. İyiliğin karşılığını ver. Halkın kusurlarını görmezden gel. Dilini yalandan dolandan esirge… Sakın, ‘Ben yöneticiyim, istediğimi yaparım’ deme!..
Bilesin ki, mal hazinelerde biriktirilip istiflenince artmaz; ama halkın refahına kullanılır, onların hakları için, sıkıntı çekmelerini önlemek için harcanırsa hem malın hayrı ve bereketi artar hem de toplumun yararı için kullanılmış olur; böylece yönetim işleri de düzgün gider, hayat güzelleşir…
Hiçbir günahı küçük görme… Hiçbir insana hakaret etme. Hiçbir yoksulun isteğini geri çevirme. Hiçbir yanlışı iyi görme. Hiçbir alaycıyı önemseme. Hiçbir sözünden geri dönme. Hiçbir meziyetinle övünme... Ahiret işlerinde aşırı gitme… Bir zalimi sevdiğin veya kötülüğünden çekindiğin için zulmünü görmezlikten gelme. Ahirette karşılığını alacağın işlerinden dünyada karşılık bekleme… Her zaman yumuşak huylu ol. Deneyimli, akıllı, sağlam görüşlü ve bilge kişilerden yararlan… Şunu unutma ki, şayet aşırı hırslı olursan çok fazla alır, çok az verirsin. Hep böyle olursan işlerin nadiren düzgün gider...
Ancak yargıda ve insanlar arası muamelelerde adaletin gözetilmesi sayesindedir ki, toplumsal hayat düzelir, ülke güvende olur, mazlumun hakkı gözetilir, insanlar haklarını alır, hayat güzelleşir, kurallara uyanların hakları ödenir ve ancak bu sayede Allah (topluma) huzur ve esenlik verir...
Sakın kan dökme peşinde olma! Çünkü Allah katında insanın kanı ve canı çok değerlidir…
Devlet malını… seçkinlere seçkin oldukları için, zenginlere zengin oldukları için verme; bürokratlara, kendi çevrene ve yakınlarına da sakın dağıtma! İnsanlardan, taşıyabileceklerinden fazla vergi alma. Onlara meşakkatli işler yükleme…
Bugünün işini yarına bırakma… Çünkü yarının da kendine özgü işleri olacaktır. Unutma ki, bir gün geçtiğinde her şeyiyle (imkân ve fırsatlarıyla da) geçmiş olacaktır. O günün işini ertelersen sonraki günde iki günün işi sırtına yüklenecek, bu da ağır gelip seni hasta düşürecektir…
Özgür ve erdemli insanlara değer ver… En önemli işin yoksulları, çaresizleri, sıkıntılarını anlatmak için sana ulaşamayanları gözetmek olsun. Hakkını arama yolunu bilmeyen zavallıları sen ara bul ve en gizli dertlerini bile öğrenip, böylelerinin sorunlarını çözecek düzgün insanlar görevlendir…
Hastalar için kalacakları hastaneler yap, bakıcılar ve hastalıklarını iyileştirecek hekimler görevlendir...
Huzuruna girip çıkan en seçkin çevren, senin kusurlarını gördüklerinde, senin kendileri üzerindeki ağırlığından çekinmeden, yaptığın gizli-açık kusurları sana iletecek kadar yürekli kimseler olsun…”