Kadere dair

Öncelikle şunu hatırlatmamız gerekir: Teorik ve küllî olarak düşündüğümüzde, “Allah bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir” (Ra‘d suresi 13/11). Fakat bu teorik olarak böyledir. Pratikte ise Allah hikmet ve adalet sahibidir; öyle olduğu için de bu ayetin bir önceki cümlesinde “Bir topluluk kendini (iyi veya kötü yönde) değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez” buyrulmuştur. Kuşkusuz bu, bireyler için de böyledir.

Buna göre anılan ayetin bütünü şunu anlatıyor: Allah’ın kudreti, izni, iradesi ve hükmü kesin geçerlidir; çünkü kudreti, izni ve iradesi sınırlanan, hükmü geçerli olmayan bir varlık ilâh olamaz. Bu tamamen mantıklıdır ve doğrudur. Zira eğer Allah’a inanıyorsak O’nun bir şeyi dileyip de izni ve iradesinin yarattıkları tarafından engellendiğini, bu yüzden dilediğini yapamadığını düşünemeyiz.

Bu söylediğimiz, ilâhî/kitâbî dediğimiz bütün dinlerde böyledir. Hatta Kitab-ı Mukaddes’te şöyle denilir: “…Demek ki Tanrı dilediğine merhamet eder, dilediğinin yüreğini nasırlaştırır. Şimdi bana, ‘Öyleyse Tanrı insanı neden hala suçlu buluyor? O’nun istediğine kim karşı durabilir?’ diyeceksin. Ama ey insan, sen kimsin ki Tanrı’ya karşılık veriyorsun? Kendisine biçim verilen (insan), biçim verene (Tanrı’ya) ‘Beni niçin böyle yaptın?’ der mi? Ya da çömlekçinin (Tanrı’nın) aynı kil yığınından bir kabı (bir insanı) onurlu iş için, ötekini bayağı iş için yapmaya hakkı yok mu? (Romalılar’a 9/20).

Fakat insanı çömlek (cansız nesne) yerine koyan bu Hıristiyanlık inancı tam bir fatalizm’dir. Kur’an böyle demez. Mesela “Allah onların kalplerini mühürlemiştir” der (Bakara 62/6); ama bunun öncesindeki ayete göre kalpleri mühürlenenler, uyarıları dinleyip anlamayan inkârılar, inançsızlardır.

Demek ki, –ayette belirtildiği gibi- “Bir topluluk kendini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” Mesela ilâhî yasa (sünnetullah) bize –hal diliyle- “yaptığınız işi sağlam yapın” der. Hz. Peygamber de beden diliyle “Allah, kulu bir iş yaptığında onu sağlam yapmasını ister” der. Buna rağmen insanlar –sözgelimi- depreme dayanıksız binalar yaparlarsa Allah çürük binaları sağlam yapmaz. Veya insanlar rızıklarını kazanmak için ya da başka amaçlarına ulaşmak için zihin ve beden yeteneklerini gerektiği gibi kullanıp çalışmazlarsa, Allah çalışmayan bireylere ve toplumlara zenginlik vermez. Tabiatta hüküm süren “Allah’ın yasası” (sünnetullah) böyledir ve o yasayı geri çevirecek, işlevsiz kılacak hiçbir güç yoktur (İsrâ 17/77; Ahzâb 33/62; Fâtır 25/43; Fetih 48/23). Sonuçta “Allah insanlara asla zulmetmez; fakat insanlar kendi kendilerine zulmederler” (Yunus 10/44; keza bk. Bakara 2/57; Âl-i İmran 3/117; A‘râf 7/160; Tevbe 9/70; Ankebût 29/40; Rum 30/9).

***

İnsan, Kitab-ı Mukaddes’te denildiği gibi kilden yapılmış çömlekle aynı değildir; aksine Allah onu –ve bildiğimiz kadarıyla yeryüzünde yalnız onu- akıl ve irade gibi özel yeteneklerle donatmıştır. O nedenle insanın doğru seçim yapamaması kendi yanlışlarının sonucudur. Kur’an bunu şöyle ifade eder: “Yapıp ettikleri yüzünden kalplerinin (akıl ve iradelerinin) üstünü kir kapladı” (Mutaffifîn 83/14).

Eğer inkâr (veya nankörlük) ederseniz, bilesiniz ki, Allah’ın size ihtiyacı yoktur (inanmamanız O’na zarar vermez). Ama O, kullarının nankörlük etmelerine razı olmaz; şükrederseniz bu tutumuzdan hoşnut olur” (Zümer 39/7). Bu ayete göre bir insan yanlış bir iş yaparsa, bunu Allah’a rağmen, O’na üstünlük sağlayarak yapmış değildir; aksine, yine O irade ettiği, izin verdiği için yapmıştır. Allah, kullarının yaptıklarına engel çıkarmaz ama kötülüğe de razı olmaz. Kul, yaptığı kötülüğü yine O’nun iradesi dâhilinde yapar. Ama Allah’ın iradesinin de ötesinde rızası bulunmaktadır ve Allah her irade edip izin verdiğine, razı olduğu için izin vermiş değildir.

Kısaca Allah, insanın seçtiği kötülüğü yapmasına izin verir ve sonunda onu sorumlu tutar. “Onlar (Arap putperestleri) bir kötülük yaptıkları vakit, ‘Atalarımızı bu yolda bulduk, Allah da bize bunu buyurdu’ diyorlar. De ki: Allah kötülüğü buyurmaz. Allah hakkında bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?” (A‘râf 7/28).

YORUMLAR (136)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
136 Yorum