Notlara dönüş

Daha önce de yazmıştım, okuduklarımdan yazılarıma konu olabilecek notlar alıyor ve zaman zaman değerlendiriyorum. “Yahudi züğürtleyince eski defterleri karıştırırmış” diye bir söz var malum. Yahudi olmadığıma göre eski notlara dönüş niye diye soracaklara (Yorum yazanlarımızdan olabilir!) hâlimi arzedeyim. Nasip olursa bayramdan itibaren sıla-i rahim yapacağım ve bir müddet köyde olacağım. Bilgisayar kullanma güçlüğü ve yazı kaygısı taşımama gayesiyle gitmeden dört yazı gazete, bir yazı da Karar Kitap için yazmam gerekiyor ve bunun için hazır notları kullanmak en ehven yol olarak gözüküyor. Alınan notları kullanmada bundan uygun fırsat olmaz herhalde.

***

Notlarımda bir ilan başlığı ile bir kitap adı da var. Bunlardan başlayıp dilimizin çarpık kullanımına ilişkin notlara geçeyim. İzmir’de gerçekleştirilen kitap fuarının başlığı “Caka (Doğrusu Çaka) Bey Kitap Fuarı” olarak yazılmış. İş başlıklara kadar sirayet etmişse vay hâlimize! Kitap adına gelince… Fethi Benslama’nın (Arap/İslâm âleminden isimlerin yazımındaki genel savrulmanın bir örneği) yazdığı Orçun Türkay’ın çevirdiği Ölüm Siyaseti, Cihatçı (Eski dilde cihat yönler demek, doğrusu Cihadçı) ‘Üst-Müslümanlar’. DEAŞ eşittir İslâm idrak sapkınlığına örnek niteliğindeki kitabın yayınevi İletişim.

Notlarımı aktarmada 5 Mart tarihli Cumhuriyet Kitap ekini tamamlayamamıştım, devam edelim. Bilhassa teknik konularda ehliyet, liyakat olmazsa olmaz iken, yazı söz konusu olduğunda ehhiyet bir yana en basitinden dikkat ve özen de aranmıyor, nasıl yazılırsa yazılsın kabul görüyor, düzelterek yayımlamaya gerek görülmüyor. Örneklere geçelim: Elif Aktan’ın Yemek sadece yemekten ibaret değildir başlıklı yazısının ilk cümlesi şöyle: “Hemen herkesin bildiği (Ben bilmiyordum) meşhur söz: İnsan yendiği (yediği olmalı) şeydir.” Yazıdan bir başka örnek: “… biz farkında olmadan ağzımıza dolan (böyle bir şey olabilir mi?) her her (ikinci niye?) kaşıkta…” Ve yazının son cümlesi: “Bu seyahatte okur karşısına pek çok sürpriz hikâye de eşlik ediyor.” İlkokul öğrencilerine yanlış cümle örneği olarak gösterilebilir.

Hasan Akarsu’nun Devrim E. Alkış’ın Şantiye Gürültüsü romanı üzerine yazısından benzer bir cümle: “Sait’in jipiyle İstanbul’dan başlayıp (Kapalıçarşı’da Köfteci Osman) Tekirdağ, Biga, Erdek, Adapazarı üzerinden İstanbul’a dönüşle sürer.” (Ne sürer? Belirtilmiyor) İletişim Yayınları’ndan çıkan Nicolas Presl’in yazdığı Oryantalizm kitabının tanıtım metninde dilin uçuk kaçık kullanımına güzel bir örnek veriliyor: “Picasso büyüsüyle Anadolu Rock’ın, kırmızı ile turkuazın prelüdü.” Meraklısına not, prelüd çalgı için yazılmış müzik demekmiş. Gel de bu ifade ile bağdaştır!

Haydar Ergülen verimli bir edebiyatçı. Bir yandan kitaplar yayımlarken, diğer taraftan dergilere, kitap eklerine sürekli yazıyor. Yazıyla geçinmenin zorunlu sonucu olsa gerek. Ayrıca yazarlık bir iş ise işini canla başla yerine getiriyor, takdire değer bir husus. Bu işi iyi yaptığını da söyleyebiliriz. Fakat, ‘bir otorite’ yaklaşımıyla üstten bakış, eski tabirle ahkâm kesme, insanları hizaya sokma eğilimi zaman zaman yazılarında görülmüyor değil. Oysa yetkinlik, alçakgönüllülükle mecz olmalı. Bâki Asiltürk’ün Sen Güneş Kokuyorsun Daha kitabı üzerine yazısından bir alıntı ile ne demek istediğimi örnekleyim: “… kitaba daha farklı bir isim seçerdim bana sorsaydı. Misal; içindeki bir şiirden kinaye, Muhallebicide Nişanlımı Beklerken, çok güzel bir ad olurdu.” (Şiirden bir bölüm aktararak) “… derken pikniğe gittiği sevgilisiyle hasbihal ettiğini de fark edemiyorsunuz.” Ayrıca, yabancı dilden kavramları açıklamadan kullanarak, adeta genel okuru dikkate almıyor: “… bazı şiirler fonetik ve morfolojik okumaya izin veriyor.” “… anjambmanlı dizeleri…”, “… diyalojik kurgu…” gibi.

Cumhuriyet Kitap ekinin Vitrindekiler başlıklı bölümünde yeni çıkan kitaplar kısaca tanıtılıyor. Bu kısa tanıtımlarda bile ifadelerdeki bozukluklara akıl sır ermiyor. İşte iki örnek: Fiona Mozley’in Elmet romanına dair hepi topu üç cümlelik metindeki bir sakarlık şöyle: “… iyilik kötülük çıkmazında sıkıp (Doğrusu sıkışıp) kalan bir aileyi…” Jale Parla’nın Orhan Pamuk’ta Yazıyla Kefaret kitabına ilişkin tanıtımdan: “… Parla, bu çalışmasıyla yazarın romancılığının geçmişi ve bugünü üzerinden geleceğine dair harita çıkarıyor.” (Jale Parla kâhin mi dedirtecek bir ifade değil mi?)

24 sayfalık kitap ekindeki dil ve ifade bozukluklarının üç yazı konusu olduğunu dikkate alarak, yazanlarımıza Feyza Hepçilingirler’in Türkçe Dilbilgisi Öğretme Kitabı’nı salık vererek bitireyim.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.