Yapıcı farkındalık
Siyasi gerilimin yüksek olduğu dönemlerde öğrenci hareketlerine gerçekte yarattığı etkinin üzerinde anlam yüklenebiliyor. Öğrenci hareketleri zaman zaman siyasi gündemin merkezine yerleşebiliyor ama bu hareketler köklü değişimlere, en azından talep ettikleri boyutlarda etki edemiyor. Çünkü gençlerin enerjisinden yararlanıp protestolardan fayda sağlamaya çalışan çok geniş ve homojen olmayan destekçi bir kitle var. Bu aslında öğrencilerin kaldıramayacağı kadar bir yük.
Tüm muhalefetin protestolara destek vermesi iktidarı da savunma psikolojisine yöneltir. En sıradan konuların bile siyasileşerek, toplumda zaten var olan cepheleşmeyi yeniden harekete geçirmesi, Boğaziçi protestolarında da kaçınılmaz olarak ortaya çıktı.
Öğrencilerin rektör ataması konusundaki haklı taleplerine, muhalif kamuoyu bağlamından saptırmadan destek olabilseydi, akademideki arızalara yönelik çok anlamlı ve etkili destek olurdu bu.
* * *
Türkiye’de 209 üniversite var ve hepsinde rektörler Boğaziçi Üniversitesi’nde olduğu gibi atanıyor. Bu uygulamaya tepki gösteren yegâne üniversite Boğaziçi oldu. Protestolara öğrencilerin çoğunluğunun katılmadığını da hesaba katarsak, bu oran Türkiye’de üniversite sisteminde hatta Türkiye’de dönüşümü tetikleyecek bir oran değildir.
Boğaziçili öğrencilerin bir medeni cesaret örneği olan kıymetli protestosu, Türkiye’nin bitmez tükenmez siyasi ihtiras çarklarında ufalanıyor. En ufak bir toplumsal memnuniyetsizliği bir beka sorunu hale getirme konusunda gayet başarılı olan iktidar, aynı formülü bu kez de uygulamaya soktu. Öğrencilere destek verme kisvesi altında 70 model devrim fantezilerini sürdüren marjinal gruplar da iktidara malzeme sunma konusunda ellerinden geleni ardına koymadı.
Boğaziçi protestoları esnasında Türk demokrasisi adına çok ciddi bir tehdit olan fake paylaşımları da yeniden gündem oldu. Sosyal medyada kanaat önderliğini elde etme adına her türlü yalan yine kolayca dolaşıma girdi. İşin trajik tarafı bu kazığı her zaman yetiğimiz halde yalan bilgiler yine kabul gördü. Bu yalan haberlerden sadece normal insanlar değil, sosyal medyada ciddi takipçilere sahip kişiler de etkilendi.
* * *
Hiçbir ciddi toplumsal sorunun sosyal medya üzerinden tartışılamayacağına bir kez daha şahit olduk. Klasik medya da maalesef sosyal medyadaki gündemi izler hale geldi. Oysa klasik medyanın görevi enformasyon kirliliğinin yaşandığı ortamlarda doğru ve güvenilir bilgileri sunan bir mecra olmak.
Demokratik bir Türkiye küçük protestoların bütün ülkeyi kasıp kavuracağı dönüşümle gerçekleşmez. Bu tür dönüşümlerin hepsi hüsranla sonuçlandığına dair dünyada sayısız örnek var. Demokratik bir Türkiye bütün kurumların kendini sorguladığı, adım attığı yapıcı bir farkındalıkla meydana gelebilir.