Yapay zeka hukuki bir kişilik olabilir mi?
Seçimler nedeniyle makul görülebilir ancak Türkiye’de siyaset, gündemi her zaman olması gerektiğinden fazla meşgul ediyor. Siyasetin gündemimizi fazlasıyla belirlediği bu günlerde Türk Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından, 14 Mayıs Pazartesi günü Teknoloji ve Hukuk konulu bir panel düzenlendi. Benim de Almanya ve Türkiye’deki dijital dönüşümü anlattığım seminerde, hepimizi çok yakından ilgilendiren ancak bir o kadar da habersiz olduğumuz önemli bir konu tartışıldı: Yapay zeka hukuki bir e-kişilik olabilir mi? Tarih içinde tüzel kişiliğin hukuki bir kişilik olması gibi yapay zeka da bir kişilik olarak hukuka karşı bizzat sorumlu olabilir mi? Dünyada da daha yeni yeni tartışılan bu sorun seminerde etraflıca konuşuldu.
***
Yapay zekanın kendi başına çözümler üretmesi, ürettiği bu çözümlerle muhtemel hak ihlallerinin ortaya çıkması soruyu meşru hale getiriyor. Şöförsüz araçların kaza yapması, Amazon’un asistan programı Alexa’nın yanlışlıkla 100 adet saat siparişi vermesi, yapay zeka ile yapılacak bir hastalık teşhisinde hatalar olması durumunda hukuki olarak sorumlu kim olacak? Yapay zekayı üreten şirketler mi yapay zekanın kendisi mi? Bu sorunun cevabı zannedildiği gibi kolay değil. Çünkü yapa zekayı kendi başına çözümler üretebildiği için kullanıyoruz. Yani sorumluluk aldığı için hayatımıza bu denli girebiliyor.
***
25 Avrupa ülkesi kullanıcı ve demokrasi dostu yapay zeka konusunda bir ortaklık anlaşması imzaladı. 2017 yılında AB Parlamentosu’nun hazırladığı bir yasa tasarısında da ‘Robotik alanında medeni hukuk düzenlenmeleri’ ifadesi kullanılıyor. Tasarıda yapay zekanın e-şahıs olarak görülmesi ve hukuki yükümlülükler üstlenmesi gerektiğinden bahsediliyor. Gerçi bu tasarıya karşı içinde araştırmacılar, mühendisler ve hukukçular bulunan 156 uzman bir bildiri hazırladı. Uzmanlar yapay zekanın hukuki şahsiyet olmasına karşı çıkıyor.
***
Yapay zekanın hukuki bir kişilik olmasına karşı en dikkat çeken argüman ‘şahıs’ sıfatı. Şahıs ibaresinin kullanılması teknik aparatların insanlaştırılması gibi büyük bir algı hatasına neden oluyor. Kamuoyu bu düşünceyi hoş karşılamayabilir. Bir ikinci sorun ise yapay zekanın hukuki sonuçları olan hatalar yapması durumunda nasıl cezalandırılacağı. Hapis cezası verilemeyeceğine göre, örneğin altı ay boyunca veri yüklememe cezası gibi gayri ciddi yaptırımlar akla geliyor. Bu tartışmalar devam ededursun, uzmanlar tamamen kendi başına hareket edebilme kabiliyetine sahip robotların (yazılımların) 2050 yılından önce üretilmesinin mümkün olmadığını söylüyor.
***
Yapay zekanın hukuk bir kişilik kazanıp kazanması bir yana, nevi şahsına münhasır bir kişilik kazandığından bahsedilebilir. En azında dünyanın en meşhur robotu Sophia hakkında bunu iddia edebiliriz. Türkiye’yi de ziyaret eden Sophia henüz sadece kendisine yüklenmiş verilerle cevaplar veriyor. Yani henüz cezai ehliyeti yok. Ancak buna rağmen kendisine Suudi Arabistan vatandaşlığı verildi. Belki bu vatandaşlık kişiliği tam oluşunca işine yarar.
TAÜ Hukuk Fakültesi’nde bilim insanları, tabi kesin bir sonuca varamadan, konuyu etraflıca tartıştı. Önemli hukuki bir hukuki yeniliğin, dünyadaki yenilikçi üniversitelerle aynı zamanda ve aynı kalitede ülkemizde de tartışılıyor olması sevindirici bir gelişme. Ekonomiden, siyasete, sağlıktan kültüre hayatın her alanını olağanüstü bir hızla kapsayan dijital dönüşüme, hukuk aynı süratle gerekli cevapları vermezse kaos bizi bekliyor demektir. Bundan birkaç yıl öncesine kadar demokrasi ve özgürlükle eşdeğer görünen Facebook ve Twitter gibi sosyal medya platformlarının sahip oldukları imkanları ne denli suistimal ettikleri malum. Engellenemez bir yapay zeka canavarına dönüşen bu platformların hukuki olarak kontrol edilmesi için dünyanın her ülkesinde bugün yasa üzerine yasa çıkıyor.
***
Siyasi tartışmalarla zaman kaybederek konuyu sadece öteliyoruz. Oysa dijital dönüşüm Türkiye’nin en önemli konusu. Hiç olmazsa seçimlerden sonra bunun farkına varırız umarım.