Uyuma alışmamız gerekiyor
Gündemin nerdeyse gündelik değiştiği ülkemizde çok önemli bir sorun ciddi bir toplumsal çatışmaya dönüşmeden, iyi kötü kendi mecrasında seyrediyor.
Sayıları 3.6 milyonu bulan Suriyeli göçmenler, tüm olumsuz siyasi ve ekonomik koşullara rağmen toplumsal kabul ve hoşgörümüz sayesinde bu zamana kadar ciddi bir sorun yaşanmadan, yavaş da olsa bir uyum süreci yaşıyor.
Hafta içi Suriyeli göçmenler konusunda Türkiye’deki en otorite isimlerden birisi olan Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan’la hem Karar.com’da hem de Karar TV’de yayınlanan bir röportaj gerçekleştirdik. Türkiye’deki Suriyeliler hakkında en kapsamlı çalışmaları yapan Prof. Dr. Erdoğan, geniş bir bilim kurulu ile birlikte Suriyeliler Barometresi 2019 isimli bir araştırma hazırladı.
Çoğu kez gerçek verilere dayanmadan, abartılı duygusal tepiklerle tartıştığımız göçmenler konusunda güvenilir verilere dayanan bu araştırmayı ve yaptığımız röportajı ilgililerine öneriyorum.
***
Rakamlar, masraflar, abartılı siyasi yorumlar arasında gözden kaçan çok önemli bir gerçek var: Tüm olumsuz koşullara rağmen Türk toplumu taktire şayan bir kabul ve hoşgörü gösterdi. Siyasi otoritenin, büyük bir siyasi risk alarak, göçmenlere arka çıkmasının ötesinde, toplumun genel kabulü de göçmenler konusunda ciddi bir toplumsal çatışma yaşamadan bugünlere gelmemizde belirleyici bir rol oynadı.
Siyasi irade, gayretli bürokratlar ve toplumsal dayanışma ile çok önemli bir sorunun, en azından bu zamana kadar, üstesinden geldik. Uzun vadede sayısız faydalarını göreceğimiz bu potansiyeli iyi kavramak gerekiyor. Bu arada göçle gelen sorunları da görmezden gelemeyiz. Bu konuda eleştirel bir tutum sergileyenleri de, hoşgörüsüzlük, ırkçılık vs. ile suçlamak yerine, hassasiyetleri dikkate alıp çözümler üretmek gerekiyor.
Prof. Dr. Erdoğan Türk kamuoyunun pek hazır olmadığı bir konuya yıllardır dikkat çekiyor: Uyum. Bu uyarının görmezden gelinmesinin en önemli nedeni ise Suriyelilerin kalıcı olduğu gerçeğini kabullenmekte zorlanmamız. Uyumu kabul eden, Suriyelilerin kalıcılığını da itiraf etmiş oluyor. Ama rakamlar, savaşın son bulması ve her şeyin düzelmesi durumunda bile Suriyelilerin çoğunun Türkiye’de kalacağını gösteriyor.
***
Yaşları 0-9 arasında değişen 1 milyon 100 bin Suriyeli çocuk var. Bunların ebeveynlerinin geldiği ülke ile hiçbir duygusal ya da fiziksel bağı yok. Okul çağındaki 1 milyon 82 bin çocuktan 680 bini Türkiye’de okula gidiyor. Üniversiteye giden Suriyeli öğrencilerin sayısı 33 bin ve 500 civarında da doktora öğrencisi var. Bu rakamlara Suriyeliler geri dönüş eğilimlerini de eklersek ki ancak yüzde 30’u savaş biterse geldiği ülkeye dönmeyi planlıyor, Suriyelilerin büyük bir bölümünün Türkiye’de kalıcı olacağından hareket edebiliriz.
Göçmenler bir ülkede var olduğu müddetçe tartışmalara da konu oluyor. Suriyeliler konusu muhtemelen daha çok tartışılacak. Ancak bir ülkede yabancıların çoğunluk toplumuna uyum sağlayacağı mekanizmalar oluşturmak, güçlü bir ülke olmanın da işareti. Göçmenler ülkemize savaş gibi olumsuz bir nedenle geldi. Ancak savaş olmasa da Türkiye her zaman bir cazibe merkezi olacak. Göçmenlerle yaşamanın koşullarını ve yöntemini öğrenmek ve geliştirmek zorundayız. Göçmenleri aşağılamadan, birbirimize hakaret etmeden, sağlıklı bir yöntem bulabiliriz.