Tekrar bazen faydalı olabilir
Geçen hafta bu köşenin konusu, kamuoyunda hakkettiği ilgiyi görmediğini düşündüğüm Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘2023 Eğitim Vizyonu’ idi. Eğitim hakkında yüz yıllardır gök kubbe altında söylenmemiş hiçbir şey kalmadı. Hele de bizim ülkemizde. Öyle ki hayatın her alanında karşımıza çıkan sorunlara ‘Eğitim şart!’ ironisiyle cevap vererek, konunun çözülemez bir sorun olduğunu neredeyse milli hafızamıza kazıdık.
2023 Eğitim Vizyonu’nu tarihsel bir dönüşüm olarak yorumladığım’Evet devrim!’ başlıklı yazıma verilen tepkilerde (hadi o kadar alıngan olmayalım) tezyif olarak tanımlanabilecek bir üslup vardı. Kendi adıma bu yorumlardan çıkardığım mesaj “Belki dediğin kadar iyi bir proje olabilir ama uygulanabilmesi mümkün değil. Saf mısın böyle bir projeye nasıl ikna olursun” şeklinde özetlenebilir.
Okuyucudan gelen her türlü tepki, hakaret içermediği müddetçe (Yazıya gelen yorumlarda böyle bir durumla karşılaşmadım) elbette baş tacı. Belki vizyonun heyecan verici bir dönüşüm planı olmasına rağmen, metnin yenilikçi potansiyelini aktaracak cümleler kuramadım. Belki uzmanlık alanı eğitimcilik olmayan birinin kaleminden çıkan cümleler, konu hakkında ilgisi yıllardır suistimal edilen iyi niyetli okuyucularımın zihninde ‘eğtim şart!’ ironisinden başka bir çağrışım yapamadı. Her türlü eleştiri ve özeleştiri yapılabilir. Ancak hiçbir alışkanlık, (ön)yargı ve istihfaf şu gerçeği değiştirmiyor. Ortada toplumun tüm kesimlerinin ciddiye alması, tartışması konuşması gereken bir değişim çağrısı var. Ve bu sadece Milli Eğitim Bakanı ve bu metni oluşturan vizyon sahibi insanların gayretleri ile gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir dönüşüm.
***
Arzu edenler (umarım çok kişi arzu eder) metne internette ‘Eğitim Vizyonu 2023 PDF’ şeklinde arama yaparak ulaşabilirler. En az yarısı grafik tasarım ve görsellerden oluşan toplam 128 sayfalık bir metin. İçeriğini beğenmeyecek olanlara dahi üslubun sıkıcı olmadığı garantisini verebilirim. Tekrar etmekte fayda var. Söz konusu olan milli eğitimin pedagojik konseptini baştan aşağı değiştirme iddiasında olan bir proje. Hiçbir pedagojik ve bilimsel faydası olmayan dersler neredeyse yarı yarıya azaltılıyor. Bunun yerine öğrencilerin bireysel becerilerini geliştiren, kendi mizaçlarına uygun bir gelecek kurmayı hedefleyen bir müfredat geliyor.
Öğretmenlere ve müdürlere meslek içi eğitimle yeni sistemi taşıyabilecek pedagojik yeterlilikler kazandırılıyor. Buna meslek içi eğitim kursları, yüksek lisans, yurt dışı ihtisas imkanları da dahil. Okullar Türkiye’nin bölgesel, kültürel sosyal ve ekonomik farklılıklarını hesaba katmadan öğrencilere merkezi bir müfredatı aktaran kurumlar olmaktan çıkartılıp, öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına, toplumsal gerçekliklere ve zamanın ruhuna uygun eğitim veren çağdaş ve özerk müesseseler haline getiriliyor. Bu ülkenin kanaat önderleri her gün kurumsal yozlaşma, ahlaki çürümeden ve lümpenlikten bahsederken, bu sorunların çözümüne yönelik ciddi bir adım niteliğindeki ‘2023 Eğitim Vizyonu’na maalesef sahip çıkmadı. Herhalde gündem gereğinden fazla siyaset merkezli analiz edildiği için ‘2023 Eğitim Vizyonu’ da siyasi bir proje olarak algılandı ve siyasi gündemin diğer maddelerinin arkasında kaldı. Ya da MEB bu vizyonu kamuoyuna aktarmada başarılı bir iletişim yöntemi izleyemedi.
***
Dünyanın eğitimde iddialı ülkelerinde de dijital gelişmeler ışığında yeni bir eğitim konsepti geliştirilmek isteniyor. Dijital dönüşüm bağlamında henüz pilot proje sınırlarını aşamayan birtakım yenilikler var. Türkiye’nin öngördüğü şekilde köklü bir değişimi içeren yeni bir eğitim stratejisi hemen hemen hiçbir ülkede yok. Bu tek başına ‘2023 Eğitim Vizyonu’nu meşru hale getirmez. Ancak, bu özellik projeye dikkate değer olma özelliği katar.