Olaf bunu istiyor!
Angela Merkel’in Hamburg’da doğduktan kısa bir süre sonra ailesi ile Doğu Almanya’ya göç ettiği sayılmazsa Olaf Scholz’la birlikte ikinci kez bir Hamburglu Almanya’yı yönetiyor. Eski başbakanlardan Helmut Schmidt de Almanya Başbakanı olmadan önce Hamburg’da bakan olarak görev yapmıştı. Kamuoyu Scholz’u henüz tam olarak tanımıyor. Eylem ve söylemleri üzerinden geriye dönük yapılan analizler bir yana, kamuoyu Scholz’un üslubuna henüz aşina değil.
Gerhard Schröder başbakanlığı altında SPD Genel Sekreteri olarak parti icraatlarını savunurken kullandığı üslup kendisine bir sıfatın takılmasına neden oluyor. Zeit gazetesi Scholz’un sıkıcı ve kendini tekrarlayan üslubunu Scholzomat olarak nitelendiriyor ve bu sıfat ona adeta yapışıyor.
Kendisine siyasi olarak refakat etmiş ya da rakip olmuş kişilerden elde edilen bilgilere göre Scholz çekirdekten yetişme bir sosyal demokrat olmasına rağmen, kararlarında prensiplerden daha çok yapılabilirlik kriteri arıyor. SPD Genel Başkanlığı için aday olduğu 2019 yılında seçilememesinin nedenlerinden birisi de bu. Partinin büyük koalisyondan ayrılalım diyen ideolojik sol kanadı kendisine karşı zafer kazanınca partisinden ayrılma noktasına kadar geliyor. Ancak daha sonra “yapılabilir‘‘ olanın yola devam etmek olduğuna karar veriyor ve haklı çıkıyor.
***
Ne derece doğru olduğu henüz tartışılır bir iddiaya göre ise Scholz’un otoriter bir yönü var. Hamburg Belediye Başkanı olduğu dönemde, sadece kendisine evet diyecek bakanları etrafına topladığı iddia ediliyor. Başbakan Yardımcılığı ve Maliye Bakanlığı yaptığı dönemde de bu özelliğini sürdürmüş. Scholz’un kararlılığını ifade etmek için yakın çevresi Almanca "Olaf bunu istiyor" cümlesinin kısaltması olarak OWD (Olaf will das) ibaresini kullanmış.
Bu iddialar ne derece doğru bilinmez ancak bir gerçek şu ki, yakın çalışma arkadaşları yıllardır tanıdığı ve güvendiği kişilerden oluşuyor ve bu kişiler Olaf Scholz’a siyasi kariyerinin bütün basamaklarında eşlik ediyor. Bunların başında şu anda Başbakanlık Müsteşarı olarak görev alan Wolfgang Schmidt geliyor. Schmidt 1990’lı yıllardan beri Scholz’la birlikte ve başbakan adayı olmasını teşvik edenlerin başında geliyor. Hiç kimsenin Scholz’a şans tanımadığı dönemlerde Schmidt, seçmenin Merkel’in boşluğunu dolduracak bir lider arayışı içinde olduğu gerçeğini tespit ediyor. Bu tespit Scholz’un seçim kampanyasının merkezine yerleştiriliyor. Sonuç ise mucizevi bir zafer oluyor.
***
Yakın çevresinin açıklamalarına göre Scholz siyaseti yaşamının merkezinde görüyor ve bunu bir ayrıcalık olarak değerlendiriyor. Ancak ona göre sahip olabileceği tüm siyasi makamlardan çok daha kıymetli bir şey var: Karısı Britta Ernst. Ernst, Brandenburg Eyaletin’de eğitim bakanı ve ikili çok nadir bir arada resim veriyor. Çift 1998 yılından beri evli. Scholz özel hayatı hakkındaki ketum olmasının aksine eşinin kendisini daha iyi bir insan haline getirdiğini röportajlarda sıkça dile getiriyor.
Scholz’un en önemli özel uğraşılarından birisi ise okumak. Özellikle siyasi ve sosyolojik temel eserleri okuyan Scholz’un okuduğu eserleri sık sık alıntıladığı siyasi yaşamında kullandığı biliniyor. Andreas Reckwitz, Didier Eribons ve Michael Sandels okuduğu yazarlardan bazıları.
Scholz hakkında en ilginç bilgi ise babasından geldi. Bild gazetesine konuşan Gerhard Scholz oğluyla yaptığı diyaloğu şöyle anlattı: "Bana daha 12 yaşındayken başbakan olmak istediğini söylemişti. Ona 63 yıldan beri araçtan düşmemesi (yoldan çıkmaması) için dikkat ettiğimi söyledim. Şimdi dünyanın devleri ile buluşuyorsun. Ne kadar aşama kaydettiğini görüyor musun?’’