NATO Avrupa’yı nasıl değiştiriyor?
Madrid’de gerçekleştirilen NATO Zirvesi birliğin seyrini değiştirecek önemli zirvelerinden biriydi. Türkiye’nin İsviçre ve Finlandiya’nın NATO üyeliği üzerinden yürüttüğü müzakerelerden elde ettiği başarı Avrupa medyasında da ön plana çıkarıldı. Hatta Erdoğan’ın isteklerini NATO’ya dikte ettirdiği gerekçesiyle zirveyi başarısız olarak değerlendiren yorumlar bile oldu.
Zirvenin Türkiye açısından başarılı olduğu ortada ancak bizim için önemli olan müzakerelerin ötesinde NATO’nun savunma konseptini, AB’nin siyasi duruşunu gelecekte ciddi bir şekilde etkileyecek önemli kararlar alındı.
NATO’nun Madrid’deki zirveyle bir nevi Rönesans yaşadığını söyleyenler abartmıyor. Ukrayna saldırısı sonrası Rusya tehdidine karşı alınan kararlar hem birliği hem de AB toplumunu temelden değiştirecek potansiyele sahip. Bu değişimden elbette Türkiye de nasibini alacak.
***
Son NATO zirvesinde geliştirilen yeni savunma konseptiyle Avrupa’da benzeri görülmemiş bir silahlanma yaşanıyor. Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesiyle sayısı 40 bine çıkan savaşa hazır NATO askerlerinin sayısı 300 bine çıkarıldı. Yani NATO ihtiyaç duyması halinde hemen 300 bin asker hazır olacak.
NATO’nun yeni savunma konseptinin merkezini öngörülemeyen Rusya saldırganlığına karşı caydırıcı ve mobil bir güç oluşturmak hedefi bulunuyor. Yeni NATO bildirisinde “Rusya Federasyonu Euro Atlantik bölgesinde birliğin güvenliği, istikrarı ve huzurun karşı direk ve büyük tehdittir“ şeklinde bir ifade yer alıyor.
Gerçi NATO bildirisinde, itiraz eden bazı üyeleri nedeniyle Rusya’dan düşman olarak bahsedilmiyor ama yeni konseptin adı konulmamış düşmanı Rusya ve birlik yeni bir Ukrayna sürprizi yaşamamak için her türlü tedbiri almak istiyor.
***
NATO’nun 2010 savunma konseptinde yer almayan Çin de yeni taslakta kısa da olsa bir tehdit olarak tanımlanıyor. Yeni konsepte yer alan ifadelerde Çin’in ekonomik ve siyasi gücünü yaymaya çalıştığı ve bunun için uluslararası düzeni ihlal ettiği belirtiliyor. NATO’nun Güney Çin sahillerinde özgür gemi dolaşımına dikkat çektiği metinde Çin’e gizli de olsa bir mesaj gönderiliyor.
NATO zirvesine ilk kez Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore devlet ve hükümet başkanlarının da davet edilmesi NATO’nun Çin tehdidini ne denli ciddiye aldığının göstergesi. NATO sadece üye ülkelerle değil ortak menfaatlere sahip olduğu ülkelerle stratejik işbirliği geliştirme peşinde.
Zirveye katılan bir Japon diplomat Çin’in henüz Rusya gibi uluslararası düzeni bozan hamleleri olmadığını ancak bu tehdide karşı şimdiden önlemler alınması gerektiğini söylüyor. NATO’nun stratejik ortaklık adımı da birliğin alışık olmadığı yeni bir hamle olarak değerlendiriliyor.
***
ABD Başkanı Biden zirvede alınan kararları NATO’yu güçlendirecek “tarihi kararlar“ olarak nitelendirdi. Biden’ın Rusya konusunda daha önce söylediği bir söz de zirvede yeni dönemin anlatması itibarıyla sıkça alıntılandı “Putin Avrupa’yı Finlandiyılılaştırmak istiyordu. Şimdi NATO'laşmış bir Avrupa alacak“
AB kamuoyu siyasi gündeme askeri güç ve hamlelerin eşdeğer bir şekilde refakat etmesine alışık değil. Askeri tehditlere İkinci Dünya Savaşı’ndan beri uzaktı. Şimdi ise hızlı bir paradigma değişimi yaşanıyor. Bu AB’nin siyasi üslup ve anlayışını değiştirecek.