Kriz kazanılmaz ancak iyi yönetilebilir
Avrupa kamuoyu Rusya’ya karşı yaptırımlar konusunda sosyal uzlaşma yakalamış durumda. Ne Rus işgali nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan Ukraynalılar ne de ekonomik yaptırımlar nedeniyle gelen zamlar, Rus saldırganlığına karşı oluşan duyarlılığı engelleyebildi.
Mülteciler konusunda radikal tavırları ile tanınan Polonya, Ukraynalılara kapıları açtı. Ukrayna’dan sonra sıranın kendisine gelmesinden endişe ettiği için de AB içinde Rusya’ya karşı en radikal yaptırımları savunur oldu. Fransa’da da 10 Nisan’da yapılacak seçimler öncesinde Ukraynalı mülteciler hiçbir parti tarafından seçim malzemesi yapılmıyor.
AB’nin varlığının dahi bazı siyasi partiler tarafından tartışma konusu olduğu Avrupa ülkelerinde Rusya endişesi AB ve NATO’nu ne denli gerekli ve önemli olduğunu insanlara hatırlattı. Aşırı sağ partilerinin nerdeyse bütün Avrupa ülkelerinde parti programlarının merkezine koyduğu AB karşıtlığı bir anda buharlaşıp yok oldu. Ortada ciddi tehdit olunca boş hamaset kendiliğinden ortadan kalkıyor.
****
Avrupa kamuoyu Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımların kendilerine vereceği maddi zararlara psikolojik olarak hazır. Gelecek kış Rusya’dan hiç gaz alınmaması halinde ısınma sorunları yaşanacağı ve enerji fiyatlarının çok artacağı gibi beklenen sorunlara karşı Avrupa kamuoyu hazırlıklı.
Rusya’ya uygulanan yaptırımların fiyatları ve enflasyonu hissedilir oranlarda arttıracağı da bekleniyor. Ancak buna rağmen kamuoyu Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlar konusunda hükümetlerini destekliyor. AB iktidarıyla muhalefeti ile Rusya yaptırımları konusunda uzlaşmış durumda. Rusya Avrupa’yı birleştirdi.
Dediği dedik tek bir liderin, bütün can alıcı kararları tek başına verebileceği bir ülkenin, başına neler gelebileceğini göstermesi açısından Rusya, dünyadaki demokrasiyi de güçlendirdi.
***
AB’nin rezervleri yaptırımlardan doğacak aksaklıkları kapatacak düzeyde. Hele AB içinde Rusya’ya karşı oluşan uzlaşma duygusu, yaptırımların etkilerini daha da azaltacak.
Yaptırımlar ABD, AB ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelere fazla hasar vermeyecek. Ancak gelişmekte olan ülkeler için durum maalesef böyle değil. Temel beslenme ve enerji ihtiyacını karşılama bağlamında ekonomileri krize sürükleyecek bir etki beklenebilir.
Batının Rusya’ya karşı ilk anda kazanır göründüğü siyasi ve ekonomik zafer dünyadaki diğer ülkeler üzerinde bir mağduriyet yaratmazsa kalıcı ve anlamlı olabilir. Batı ittifakı Rusya’yı yaptırımlarla etkisiz hale getirirken, krizde Batı tarafında olmuş ya da Rusya’ya taraf olmamış ülkelerin de herhangi bir mağduriyet yaşamasını engellemekle zorunludur. Hele bir NATO ülkesinin yaptırımlar nedeniyle herhangi bir mağduriyet yaşaması, Batı ittifakının anlamını, kalitesini ve dolayısıyla kalıcılığını negatif yönde etkileyecek.
Batı ve kendisiyle birlikte hareket eden Türkiye, Rusya’nın aksine sağduyulu ve mantıklı tepkiler veriyor. Bu da kriz sonrasında başarı elde etmenin en temel ilkesi. Bir krize kazanım elde etmek düşüncesiyle yaklaşmak yanlış bir adım olur zaten. Bir kişinin, kurumun ya da ülkenin bir krizi kazanıp kazanmadığından bahsetmeyiz. Krizi iyi yönetip yönetmediğinden bahsederiz. Rusya tahayyül edilemeyecek kadar kötü bir kriz yönetiyor, Batı ise tahayyül edilmeyecek kadar iyi bir performans sergiliyor.