İstikamet orta sınıf
Mesut Özil bunu bilinçli mi yaptı bilinmez ama başlattığı tartışma Alman medyasında yaz boşluğu denilen bir döneme denk geldi. Siyasetin ve ekonominin tatilde olduğu, ciddi bir gündemin olmadığı yaz aylarında, Mesut’un ateşlediği tartışma, Alman kamuoyunda karşılık buldu.
Özellikle sosyal medyada MeTwo hashtag’i altında sürdürülen tartışma, Almanya’da orta sınıfa dahil ya da bu sınıfa girmeye namzet göçmenler (başta Türkler) arasında büyük etki uyandırdı. Çoğunluk toplumu da uyum adına bütün koşulları yerine getiren bu kitlenin, yaşadığı dışlanmışlık duygusu ve tecrübelerine ilk kez bu yoğunlukta şahit oldu.
Bu tartışmanın seyri aslında çok ilginç. Türkler bir yanda kendilerinin de dahil olduğu ya da dahil olmak istediği orta sınıfın kendilerine karşı sergilediği olumsuz tavırdan şikayetçi olurken, diğer yandan mağdur konumlarını ispatlayan anekdotlarla, dahil olmak istedikleri sınıfa ağır eleştiriler getiriyor. Bu eleştirilerin çoğunun haklı eleştiriler olduğunu eleştirinin muhatapları da inkar etmiyor.
Burada gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek var. Türklerin dile getirdikleri dışlanma, çoğunluk toplumu tarafından kabul edilse de konu çoğunluk toplumu için ülkenin bir numaralı sorunu değil. Yani bir Alman, Türklere yönelik bir dışlamayı kabul etse bile, bu sorunu kendi yaşamı için öncelikli halledilmesi gereken bir sorun olarak görmüyor.
Oysa Türkler açısında bu sorun birinci dereceden önem taşıyor. Durum böyle olunca, çözüm için çoğunluk toplumundan ancak sınırlı bir destek beklenebilir. Yani yaşanılan dışlanmayı aşma yolunda öncelikli görev yine Türklerin. Modern tarihin hiç bir döneminde eşit haklara sahip olmak isteyen azınlıklar, bu hakları çoğunluk toplumun inisiyatifi ile elde etmiş değil. Azınlıklar genelde uzun yıllar süren mücadeleler ile haklarını, çoğu kez sadece kısmen, elde edebildi.
Uyum denilen şeyin başarısı Türklerin orta sınıfa dahil olup olmaması ile ölçülebilir. Mesut Özil’le birlikte uyum tartışmaları yeni bir dönemece girdi. Mağduriyeti dile getirmenin bir adım önüne geçerek, sağladığımız katkıyı daha görünür hale getirmemiz gerekiyor. Uzun ve ince bir yol.