İlişki bu kadar gerilimi kaldıramaz
Mevlüt Çavuşoğlu’nun Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ile yaptığı basın toplantısı, dünya diplomasi tarihinde çok nadir yaşanan şiddetli bir atışmaya sahne oldu. İktidara yakın çevreler Çavuşoğlu’na, Baerbock’un ağzının payını verdi diye övgü yağdırırken, Alman medyası da benzeri bir övgüyü, Türkiye’ye karşı net/sert tavır sergiledi diye Baerbock’a yaptı.
Baerbock ziyaret öncesinde de dile getirdiği gibi Kavala, Kuzey Suriye, Yunan adaları konusunda Almanya’nın görüşlerini açık bir şekilde beyan etti. Baerbock yaşanan gerilime hazırlıklı olarak Türkiye’ye geldi. Çavuşoğlu ile Baerobock’un görüşmesi sonrası yapılan basın toplantısı, muhtemelen görüşme esnasında yaşanan sert tartışmanın devamı niteliğindeydi.
Çavuşoğlu’nun Almanya’yı açıkça Kavala’yı kullanmak amacıyla fonladıklarını söylemesi , Yunanistan’la olan krizde Yunanistan’ın tarafından yer almakla suçlaması, Suriye’nin Kuzeyi ile ilgili olarak iki yüzlülükle itham etmesi muhtemelen Baerbock’un da beklediği çıkışlardı. Çünkü Baerbock da seleflerinin kullanmadığı sert bir üslup kullandı.
***
Türkiye Almanya ilişkileri aslında her iki ülke için de merkezi öneme sahip ve normal şartlar altında her iki ülke kamuoyunda da geniş şekilde yer bulur. Ancak son yıllarda iyice bozulan ilişkiler kamuoyunun ilgisini de azalttı. Çavuşoğlu ile Baerbock’un diplomatik atışması her iki ülke de de ana gündeme girmelerine yetmedi.
Türkiye merkezine AB üyeliğini koyduğu dış politik önceliklerini değiştirdiği için artık Almanya ile siyasi uyum içinde olduğu görüntüsü verme zorunluluğu hissetmiyor. Almanya da son Ukrayna savaşı ile bu zamana kadar göstermeye çalıştığı uzlaşmacı ve çatışmadan kaçınan üslubu terk etmiş görünüyor.
Öte yandan Alman medyasında son yıllarda iyice artan Türkiye ve Erdoğan karşıtlığı da hükümet üzerinde Türkiye’ye daha sert tavır koyma baskısı oluşturuyor. Alman medyası belki de ilk kez bir dışişleri bakanına Türkiye’ye karşı sert tavır sergilediği için övgüler dizdi.
***
Ancak Türkiye Almanya ilişkileri bu denli bir polemik ve gerilimi kaldıramayacak kadar hassas ve karmaşık. Belki olumlu tarafından bakmak gerekir. Yaşanan bu son gerilim tarafların eteğindeki taşları dökmeleri açısından faydalı bile oldu denilebilir. En azından sorunların adı konulmuş oldu ve neyin tartışılacağı da biliniyor. Şiddetli bir tartışma bazen riyakar bir ilişkiden daha faydalı olabilir.
Bir ülkenin dış politik paradigmasını değiştirmesi için koşulların da değişmesi gerekiyor. Almanya’nın Türkiye’den talepleri konusunda kısa vadede paradigma değişimini zorlayacak koşullar yok. Mevcut iktidarın koalisyon ortakları arasında da Türkiye’ye karşı sert tavır sergilemek konusunda bir uzlaşma var. Çavuşoğlu’nun açıklamalarına bakılırsa Türkiye’nin de ilişkilerin iyileşmesi konusunda bir acelesi yok.
Bu gerilimli durum uzlaşma noktası bulunamaması durumunda, muhtemelen artarak devam edecek. Ancak Almanya Türkiye için en önemli Avrupa ülkesi olma özelliğini hala koruyor. Almanya’da yaşayan 3 milyonun üzerindeki Türk, iki ülke arasındaki ticari ilişkiler ve Türkiye AB ilişkilerinin yanında, Türkiye’nin nerdeyse tüm dış politik meşguliyet alanlarında bir şekilde Almanya iltisakı var.
Karşılıklı atışma hatta diplomatik anlamda çatışma sayılabilecek ruh halinden sıyrılmak gerekiyor. Bu bir ülkenin ödün vermesi ile değil, her iki ülkede de zihniyet değişimi ile mümkün. Çünkü iş birliğinin sağlayacağı faydalar, çatışmanın sağlayacağı faydalardan çok daha fazla.