Bir gecede olgunlaşan kirazlar
İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’sı tam bir felaket tablosunu andırıyordu. Batı Almanya’da 9 milyon kişi evini, servetini, memleketini kaybetmiş sefil bir vaziyetteydi: Nasyonal Sosyalistlerin toplama kamplarından kurtulmuş yüzbinlerce kişi, bombalanmış kentlerin 3 milyona yakın sakini, dul, yetim ve savaşta yaralanmış yaklaşık 4 milyon kişi, savaş esirliğinden serbest bırakılan çoğu psikolojik ve fiziksel sağlığını kaybetmiş 1,5 milyon asker ülkenin genel görüntüsünü oluşturuyordu. Buna ek olarak Almanya’nın kaybettiği topraklardan ellerinde birkaç parça eşyayla Almanya’ya gelmek zorunda kalan 12 milyon kişi vardı. Yıkık dökük kentler, yok olmuş bir alt ve üst yapı, çaresizlik ve açlık içinde geleceğe dair ümitlerini kaybetmiş milyonlarca vatandaş.
Bu harabe ülke nasıl oldu da 5-10 yıllık kısa bir süre içinde ekonomik mucize gerçekleştirip dünyanın hayranlıkla izlediği bir ülke haline geldi? Bunun sayısız nedeni olmakla birlikte en önemli nedenlerinden biri, başta ABD olmak üzere ittifak devletlerinin sefalet içindeki bir Almanya’da er geç kendilerine karşı kontrol edilemez bir siyasi düşüncenin oluşacağı gerçeğini erkenden fark etmeleri geliyor. Öte yandan savaşa yapılan yatırımlar ABD ekonomisine ağır darbe vurdu ve ABD’li şirketlerin ürünlerini satabilecekleri alım gücü yüksek bir Avrupa pazarına ihtiyaç vardı. Almanya’sız bir Avrupa pazarı olamayacağının bilincindeki ABD işe ilk olarak Alman piyasasına güvenilir bir para birimi kazandırmakla başladı.
İttifak devletleri yeni Alman markı (Deutsche Mark) konusunda gerçi 1948 yılında anlaşmaya vardı ama ABD, Alman markını 1947 kasımından itibaren gizli olarak New York ve Washington’da basmaya başlamıştı bile. ABD’de basılan 5,7 milyar Alman markı 23 bin sandık içinde gemilerle 1948 yılında Bremerhaven limanına getirildi. Yeni Alman Markı hakkında çıkan dedikodular bu paraya duyulan güveni ve özlemi arttırırken, beklenen an 18 Haziran 1948 yılında geldi ve yeni para birimi resmen açıklandı. Frankfurt’taki merkez bankasından Almanya’ya yeni paranın dağıtılmasına ise 20 Haziran’da başlandı.
***
Güvensiz, ümitsiz ve çaresiz Alman halkı için 20 Haziran kelimenin tam anlamıyla yeni bir başlangıç oldu. Yiyecek karneleri, karaborsa, mal değiş tokuşu (Değiş tokuşda en geçerli ürün sigaraydı) ile varlığını idame ettiren Almanlar bir anda, elde ettiklerinde, her şeyi alabilecekleri Alman markını karşılarında buldular. Herkese 40 Mark ‘’kafa parası’’ verildi. Ağustos ayında ise tekrar 20 mark kafa parası dağıtıldı. Karaborsa ve eski paranın (Reichsmark) kıymetsiz olması nedeniyle piyasaya sürülmeyen ürünler bir gecede bütün vitrinleri süsledi. Hem sayısız ürün hem de bu ürünleri satın alabilecek para, Almanlar için hayal bile edilemeyecek yeni bir dönem anlamına geliyordu. Neu Deutsche Wochenschau gazetesi yeni para biriminin ilk gününü ‘’Kirazlar bir gecede olgunlaştı’’ şeklinde yorumlarken, insanların bu tarihi kırılma anını ne şekilde algıladığını da ilginç bir şekilde ifade etmiş oluyordu.
Açlık ve sefalet içindeki Almanya’da yeni Alman markı bir ümit olmuş çalışma, üretme ve sefaletten kurtulma arzusu bir anda bütün ülkeyi tesiri altına alan bir tutkuya dönüşmüştü. Aslında sadece Almanya değil bütün Batı Avrupa ülkeleri bu tarihlerde bir ekonomik mucize yaşadı. Avrupa ülkelerinde 1913 ve 1950 arası büyüme oranı yıllık ortalama yüzde 1,4 iken bu oran 1950 ve 1973 tarihleri arasında yüzde 5,6’ya çıktı. Almanya ise bu tarihlerde ortalama yüzde 6’lık bir büyüme yaşadı. Tüm Avrupa’da yaşanan bu uzun süreli büyüme trendinin startını ise ünlü Marshall Planı çerçevesinde yapılan yardımlar oluşturdu. ABD’nin Avrupa’ya 1948-52 yılları arasında yaptığı 12,4 milyarlık yardımın 1,5 milyar dolarını Almanya aldı.
Federal Almanya’nın bu tarihlerdeki en önemli başarılarından bir diğeri ise kuruluş yıllarında yaptığı sosyal destek ve güven projeleri ile vatandaşlarının güvenini kazanması oldu. Emeklilerin maaşları yeni refah düzeyine göre iyileştirildi, hızla sosyal konutlar inşa edilerek barınma sorunu çözüldü. Para reformu ve Marshall yardımları ile ABD gibi ekonomik gücü arkalarında hisseden Almanlar, sosyal devlet anlayışı ile yeni bir ‘‘Özgür Pazar Ekonomisi“ kuran hükümetlerine de güvendi. Devlet, sınırsız liberalliğe karşı yerinde ve zamanında pazara müdahale eden, kurallar koyan bir merci oldu ve bu kabul gördü.
***
Almanya’da 1950’lerde sendikalar da güçlendi ve yer yer büyük grevler oldu ancak Alman çalışanlar için o dönemim mottosu “verimlilik‘‘ ve “iş‘’ olarak özetlenebilir. Çalışarak refahtan pay alınabileceğinin tecrübesini yapmak, devletin sunduğu güvenceler ve sosyal yardımlar, ekonomik mucizenin çalışanlar açısından temelini oluşturuyor. 1950’lerde oluşan bu yeni sosyal uzlaşma, Almanların nasyonal sosyalist düşünceden sıyrılmasının da en önemli nedeni.
Alman ekonomik mucizesi sayısız kitabın ve araştırmanın konusu oldu. Bu başarının nedenlerinin tümünü sıralamak bu yazının sınırlarını aşar. Federal Almanya’nın hikayesi aynı zamanda yerinde ve zamanında tüm imkanları kullanabilme becerisinin de hikayesi. Gerekli hamleleri yerinde ve zamanında yapabilmek: Bu başarılı ulusları diğerlerinden ayıran en önemli özellik.