Vicdan kataraktı ve başka sorular
Trump’a mı daha çok kızdık, Senato’ya mı, Amerika’ya mı? Yoksa hepsine mi?
Yağmur yağdıkça istinat duvarları çökmekte, evler, binalar gümbür gümbür toprağı öpmekte. Peki kabahat kimin? Yağmurun mu, istinat duvarını yapan usta, onaylayan mühendis, yahut yerel yönetimin ta kendisi mi?
Dolar oldu beş lira. Sorumlu dolar mı, lira mı?
Kimse lise beğenmiyor. Liseler neden istenmezlik merkezi oluyor? Nedeni okul yönetimi mi, öğrenciler mi, öğretmenler mi, güvenlik birimleri mi? Yoksa zorunlu eğitim mi?
ÖSYM sonuçları açıklandı ve yine kırk binden fazla öğrenci sıfır çekti! Hepimiz mi delirdik, sistem kafasına göre mi takılıyor, liseden mezuniyet bakkaldan mı alınıyor, sorular mı yoksa öğrenciler mi uzaylı?
İsveç polisi oyuncak silahlı ve down sendromlu genci öldürdü. İsveç polisi ne sendromlu?
Mendil satarken kendisini arı soktuğunu ısrarla söyleyen bir çocuğa, ısrarla “Seni zabıta mı dövdü?” diye soran ve sonra da “Evet” cevabını almış gibi “Bu çocuğa sahip çıkalım, yazık” mesajını atan kötücül kimseleri arıya mı sokturmalı, ne yapmalı?
‘Eyyam-ı bahur’a terfî eden sıcaklar karşısında yapacak fazla bir şey yok. Klimadan başka seçenek yok gibi beton ormanı şehirlerde. Suçlu sıcak mı?
“Telefonum yanımda olmadığı zaman şey oluyor” dedi bir arkadaşım. Gerisini getiremedi ama tahmin etmek zor değil. Hepimize öyle oluyor. Suç telefonun mu? İphone 1 trilyon dolarlık şirket olmuş, anlamsız mı?
Bile isteye haksızlık yapan kimseden daha zavallı, daha düşük, daha acınacak bir insan var mı acaba?
Toplumların yeni kaldıracı görsellik. Dünya sinema endüstrisinin çapı bu gerçeğin basit bir göstergesi. İnsan bakmak istiyor, her şeye. Bakıyor, bıkıyor ve yeniden bakıyor. İçe çevrilmeyen bakış bir süre sonra ‘vicdan kataraktı’na sebep oluyor mu acaba?
Annesiyle birlikte vurulan o yeşil başlıklı çocuk! Dilsiziz işte.
Mardin’deki afili gençler/ Panik
Mardin’de bir gurup genç, Mardin Belediyesi Gençlik Hizmetleri Müdürlüğü şemsiyesi altında bid dergi çıkarıyorlar: Panik. Ama logonun hemen altında “gençlik varsa panik yok” diyorlar.
Kıpır kıpır bir gençlik dergisi.
Gençlerin çıkardığı her dergi yükselen bir heyecanın işaretçisidir. Ne var ki çoğu zaman desteklenmedikleri için bir süre sonra değişik sorunlar dergiyi ve o anlamlısheyecanı yutar gider.
Dileriz Panik uzun ömürlü olur, içindeki umudu, heyecanı, diriliği ve çeşitliliği hiç kaybetmez. Bin selam Panik’e ve emeği geçenlere, destek olanlara.
Bir partinin genel merkezine yastık kargosu
Annesiyle birlikte PKK tarafından tuzaklanan el yapımı bombayla öldürülen Bedirhan Türkiye’yi sarstı.
Dilsiz ve kederliyiz. Yeşil başlıklı çocuk... Geride sonsuz gülümsemesinin fotoğrafını bırakan ve artık cennette olduğunu düşündüğümüz o küçük varlık.
Ve eşiyle çocuğunun cenaze töreninde elinde Bedirhan’ın yastığıyla öylece duran asker baba.
Tarifsiz, som acıdan bir ân.
Dili tutuluyor insanın. Aklıma yastık göndermek geliyor. Sonsuz yastık. Bedirhanın ve daha önce katledilen diğer çocukların isimlerinin yazılı olduğu bir küçük kağıdın iliştirildiği yastıklar…Bu sürüp giden alçak terör karşısında sesini çıkarmayan, kâtilin adını açıkça anmaktan bile imtina eden partinin/partilerin genel merkezine.
Her yastıkta o katledilen çocukların uykusundan, rüyasından izler var. Küçük ama ağır, tarihsel yastıklar.
O baba için, bütün babalar, anneler ve insanlık için.
Somut ya da dijital yastıklar.