İdlib’ten kötü haber

Bu ismi taşıyan bir sosyal hesap vardı, ne zaman görsem biraz bakardım.

Sonra İdlib’ten iki gün önce haberler geldi.

İyi değil, hiç değil.

Kimyasal silah kullanıldı ve yüzü aşkın insan öldü, bunların büyük kısmı da çocuk. Çocuk işte, düpedüz çocuk.

Kim atmış, kimin uçağıymış, kim desteklemiş, bu kimyasal silahlar hangi ülkenin yardımıyla temin edilmiş, bir önemi var mı?

Şu ülke çıkmış, “şu ülkeler de bu katliamdan sorumludur” demiş, bir kıymet-i harbiyesi var mı?

Savaş suçuymuş, insanlık suçuymuş, BM toplanıp kınama yapmalı, yaptırım uygulamalıymış ama ya Rusya veto ederse ne olurmuş?

Yerin dibine batması gereken ne çok şey var.

İdlib’ten kötü haber geldi ve artık yeryüzü de bir İdlib oldu sanki.

Kimyasal bir dünyadayız artık, bu çok açık. Ama bunu isbat etmek için bu kötülüğün yapılması gerekmiyordu.

***

Petersburg biraz da ‘beyaz geceler’ demekti.

Bu tanım, metroda patlatılan ve 14 kişinin ölümüyle sonuçlanan terör olayıyla birden değişti.

Başka saldırılar da oldu Rusya’ya.

Bir cevap verecek mi Rusya? Yoksa olup bitenler zaten bir cevap mıydı?

Sokaktaki masum insanlar üzerinden kanlı ‘mesajlaşma’ artık dünyanın bir ritüeli mi oldu?

***

Konya’da çiçek açmış erik, kiraz, elma ve diğer ağaçların arasında yaşayan ve tıbbî bitkilerle uğraşan bir güzel adam.

Mütevazı ve içtenlikli kişiliği ile bu dünyaya sadece iyilik yapmaya gelmiş gibi duran yaşlı bir bilge.

Ne ‘denize dökeriz’ çapaçullukları umurunda, ne bazılarının afra tafraları.

Derdi olana merhem olmaya çalışıyor. Yaşı kendinden çok küçüklere bile ‘abi’ diyor ve bitkilerin söylediklerini tercüme ediyor.

Kendine yetiyor. Bazan başkalarına da. Allah razı olsun.

17-04/06/a.jpg

Meni gözel hatırla

Meni gözel hatırla

Bunlar son misralar

Ferz et ki, bir külek idim, esib keçdim heyatından

Ya da bir yağmur, sel oldum çöllerde

Sonra torpaq çekdi suyu canına

Yox olub getdim, belke röya idim seninçün

Oyandın ve men bitdim

Meni gözel xatırla!

Çünki sevdim senin men, her şeyini

Sene sirdaş oldum, dost oldum

Qoynunda ağladım

Üzüne vurmadım heç bir nöqsanını

Meni üzdün qınamadım

Alışmışdım vefasızlığa, el oldun aldırmadım

Meni gözel xatırla!

Sehifelerce mektub buraxdım sene

Şerler yazdım her gece çoxunu oxutmadım

Saxladım günahını, savabını içimde, sessizce getdim

Senden evvelkiler kimi sende başa düşmedin

Meni gözel xatırla!

Sene unudulmaz geceler buraxdım

Sene en yorğun sabahlar

Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi buraxdım

Söylenmemiş ”Salamlar” buraxdım her künce

“Vidalar” buraxdım dayanacaqlara

Ne axtararsan bir sevdanın içinde

Artıqlamasıyla buraxdım arxamda

Meni gözel xatırla!

Dizlerinde yuxuya getdiyimi düşün

Saçını oxşadığımı, üşüyen ellerini isitdiyimi düşün

Sevincli olduğun anları getir gözünün önüne

Alnından öptüyüm deqiqeleri

Bir azdan qapını döyeceyimi düşün

Teeccüblendirmeyi sevirem bilirsen

Buda sene son surprizim olsun

İndi seninle yaşanan günleri ateşe verirem

Meni gözel xatırla!

Gedirem.

(Şiiri bir do stum gönderdi, Mikail Müşfik’e ait. Her birimiz için böyle anlar olmuştur, olur ve olacak. Güzel hatırlananlardan mıyız, düşünmeli.)

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum