Gitti
Hilâl inceldi misafir gitti.
Bu kaçıncıydı, daha kaç kere olacak, bizden öncekiler gibi, bilemiyoruz.
Eksilmiş miydik? Galiba evet.
Sofradaki yeri boş kalanlar vardı. Dünyanın başka yerlerinde de. Şu veya bu şekilde gidenler, artık geri dönmeleri mümkün olmayanlar.
Açılan boşluklar. Dokunulan ve dokunulamayan boşluklar. O boşluklarda asılı bazı sesler. Büyük yanlışlar, kesin doğrular, mümkünler, ihtimaller.
Bir anlaşma ve göklerde atılan/atılmayan füzeler.
Kaos. Yeryüzü macerası. Varlığı ya da tek kişiyi/bazan kendini anlama çabası.
Hilâl ne yaptı? Geldi ve gitti hep yaptığı gibi.
Bağıranlar, şarkı söyleyenler, yaşlananlar, yeni doğanlar. Umursamayanlar, anlamaya çalışanlar, gözü kendinden başkasını görmeyenler, kulağı ağzından çıkanı duymayanlar, aşırı hassaslar…Hepsi aynı torbanın içinde mi? Torbayı tutanlar, torbayı tutanları tutanlar.
Misafir gitti.
Hilâl ince mi ince.
Görmüş müdür Kadir Gecesi havaya uçurulan Musul’daki câmiyi?
Görmüştür, daha pek çok şeyi gördüğü gibi.
Görmüş müdür bir köle gibi alınıp satılan halkları, milletleri? Görmüştür.
Bu akşam gökte gördüğümüz hilâl, andıkça bize inşirah veren sevgiliyi de gören hilâl midir? Herhalde öyledir.
Oruç gitti.
Yarın bayram.
İyi bayramlar, tabii böyle bir şey mümkünse. Mümkün olsun. Bayramınız mübarek olsun.
Şiirin sosyal görevi
(…) Üzerinde durulması gereken diğer bir nokta da bir toplumun, yaşayan bir edebiyatı olmadığı zaman kendi edebiyatının geçmişinden giderek koptuğudur. Eğer geçmişin hâlde devamını sağlayamazsak, kendi edebiyatımızın geçmişi, bize başka bir toplumun edebiyatı kadar uzak ve yabancı kalacaktır. Çünkü çevremizde sürüp giden her çeşit maddi değişmenin baskısı altında yaşayış şeklimiz ve dilimiz değişmeye devam edecektir. Eğer müstesna bir hassasiyeti, dili kullanmada görülen müstesna bir güçle birleştirebilen birkaç kişiye sahip olmazsak yalnız ifade gücümüz değil, aynı zamanda en kaba duyguları hissetme gücümüz de yozlaşacaktır.
Bir şairin kendi zamanında büyük bir okuyucu kütlesine sahip olması çok önemli değildir. Önemli olan, her nesilde hiç olmazsa küçük bir grubun kendisini anlayabilmesidir.
(…) bir toplumda daima, kendiçzamanının ilerisinde, ona bağımlı olmaksızın yenilikleri hazmedebilen ve şiirden anlayan bir öncü grubun olması gerekir. Kültürde değişme ve gelişme bir toplumdaki herkesin aynı seviyede şuurlu olması demek değildir. Kültürde değişme, zamanın ilerisinde ama gerçekle ilişkisini kaybetmemiş bir seçkinler grubu ve onu en çok bir kuşak geriden takip eden, tesire açık bir okuyucu kütlesiyle mümkündür. T.S. Eliot-Edebiyat Üzerine Düşünceler-Paradigma Yay. Çev.: Sevim Kantarcıoğlu
Vatandaşın Şikayeti
Köprü tamir zamanlaması
15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde bazı çalışmalar yapılıyor.
Güzel, tebrik ederiz. Fakat kardeşim çalışma zamanı için bula bula Ramazan ayının içini mi buldunuz? Her gün acayip sinirle dolu bir ton insan görüyorum, burnundan soluyor.
Şu işi bayramda başlatsanız olmaz mıydı?
Çünkü hem okullar tatil oldu, herkes tatile gidiyor, hem bayram sebebiyle İstanbul boşalıyor. Bunu göremiyor muyuz? Bu çalışma zamanlamasını yapmaktan bu kada âciz miyiz? Yoksa İstanbulluların ne çektiği kimsenin çok da umurunda değil mi? Hasan Salim Yağsız
Anons
Uzun yolda araba kullanırken yorgunluk hissediyorsanız lütfen ısrar etmeyin. Durun, dinlenin, gerekirse uyuyun.