Fazladan evlere daha yüksek vergi
Acaba diyorum, ‘dünyada mekan, ahirette iman’ sözünü abarttık mı?
Çünkü diyelim ki on milyon daire/ev varsa evsahibi kesinlikle on milyon tane değil, çok altında.
E sana ne, diyeceksiniz. Öyle, gerçekten de bana ne. Adam beşinci, onuncu, yirminci, ellinci dairesini alıyor, alsın bana ne.
Bir insanın bu dünyada ne kadar malı mülkü varsa, bekçilik görevi de o ölçüde artar.
Belirli hacimdeki paranın sürekli gayrimenkul döngüsü içindeki bir trafiğe tâbi olmasının ekonomiye olumlu yazda olumsuz katkılarını ve sonuçlarını bilmiyorum. Ama herhalde üretime dayalı ekonomi ile aynı şey değil.
Sonu gelmeyen ‘daha çok’ daire, bina sahibi olma hırsı yüzünden her yer beton oluyor, çirkinleşiyor, insanların hayata bakış ve katılımlarındaki denge bozuluyor vs…Oraları da geçtik.
Zamanla çok sayıda daire sahipleri kendi çaplarında ‘tanrıcılık’ oynamaya başlıyor, kiracı için abuk subuk kurallar koyuyor falan filan. O da bir kenarda dursun.
Nereye geleceğim, şuraya:
Geçenlerde hukukçu bir arkadaş aktardı, bana ilginç geldi, ben de size aktarayım; Efendim memleket İsveç, uygulama ise şu: size ait bir dairenin belirli bir vergisi var, tamam. Ama ikinci dairenizin vergisi çok yüksek. Bunu üçüncü, dördüncü…daireye daha yüksek vergi oranları ile devam ettiriyorsunuz.
Nasıl? Bence mükemmel. Sonsuz sayıda daire sahibi olma aşkınız olabilir, e tamam, devamlı artan vergi dilimlerini ödeyerek bu tutkunuzu gerçekleştirebilirsiniz.
Bendeniz bu formülün sihirli sonuçlar sağlayacağını düşünüyorum.
Çok sayıda daire sahibi olanlar kızacaklar mutlaka.
Ama iyi düşünün derim. Verin “biraz da devlet ölsün” efendim.
Böyle bir kanun teklifi Meclis’e gelse, oylama sonucu ne olur? Onu da Parmakları sayan Meclis yöneticileri düşünsün değil mi ama.
Kafkaesk
İngilizce, İspanyolca ve Korece dillerine hâkim çevirmen dostumuz Dr. Mehmet Said Şener, aynı zamanda usta bir çizerdir. Dün ilginç bir tivit atarak, hem edebiyat, hem de çizginin bağlamını Kafka’ya oturttu.
Şöyle dedi Hocamız ve şunu çizdi:
“Bu sabah uyandım ve kendimi Kafka’yı çizerken buldum.”
Kafka görse ne derdi acaba?
Pedalların efendisi
Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın bir süre önce ilginç bir uygulama başlatarak makam aracı yerine bisiklet kullanmaya başladı.
Bunun gelip geçici bir heves olduğunu düşünenler oldu. Fakat dün itibariyle Başkan Aydın, makam aracı yerine bisiklet kullanmasının 4. ayını da geride bıraktı.
Allah sağlık verdikçe pedal çevirmeye devam edeceğini belirten Başkanı kutluyor, -zor bir temenni ile- bu uygulamanın başkaları için de örnek olmasını diliyorum.
Fakültelere yeni kayıtlar
Önceki gece itibariyle üniversite tercih sonuçları açıklandı ve yüzbinlerce öğrenci çeşitli fakültelere yerleştirildi.
Yerleştirildiği bölümü beğenen var, beğenmeyen var. Ayrıca baştaki beğenme ya da beğenmeme durumunun fakülteye başladıktan sonra tam karşıt yönde değişme ihtimali var.
İstemeyerek okunan bölümlerdeki öğrenciler bana tuhaf gelir, belki orada hiç okumasa kendisini daha iyi hissedecek. Ama işte şu ya da bu şekilde bölümler bitirilir, hayata atılır insan.
Gerçek hayattan önceki son çıkış, son ‘boş zamanlar’ olarak bilinen üniversite yılları çabuk geçer. Bir önerim yok, her koyun kendi bacağından. Kaybedenleri ayrıca kutlarım.