Çiçekler patlarken
Bismillah
Gelin gülle başlayalım şiire atalara uyarak
Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine...
Üstad Sezai Karakoç şiirine gülle başlarken, gülün arkasındaki büyük anlam bahçesine direkt bir vurgu yaparak bize merkezinde, etrafında, çarşısında, düşüncesinde, duygusunda, eyleminde gül olan bir yeri/şeyi işaret eder.
Bugün o anlam bahçemiz ateş altında ve ateş içinde.
Yeni yüzyıla başlarken büyük yeşil coğrafyamızdaki uyanış/diriliş işaretleri kısa süre içinde yerini kanlı darbeler, iç savaşlar, işgâller, yeryüzüne yayılan mülteci dramlarına bırakmış gibi görünüyor. Bilinen büyük güçler, yüz yıl sonra bölgemizde yeni bir paylaşımla yeni haritalar çizmenin kanlı provalarını yapıyor.
Uğursuz ittifaklar, taşeron terör örgütleri, İslami söylem maskesi altında İslamın temel referanslarını cüretle çiğneyen yapılar...Hepsinin ortasındayız, Türkiye’de. Reel politikin bize çizmeye çalıştığı gelecek tasavvuruna bakarsanız beyaz bayrak yükseltmemizi isteyen fısıltılardan, homurtulardan, tehditlerden geçilmiyor. Milletimizin tarihi ile ülkemizde sürekli güncellenen algı operasyonlarının tarihi ise birbiriyle sürekli çelişiyor.
Hayat, geçtiğimiz yüzyılda başlamadı. Ama iki dünya savaşı ve bunların gezegendeki sonuçları herkesin mâlumu. 1980’lerde başlayan yerel, bölgesel ve küresel alt/üst oluşların, değişimlerin içinden ise yaşı müsait olanlarla hep birlikte geçtik ve hâlâ daha geçiyoruz.
İnsan olduğumuz için bütün bunlara tahammül edebiliyor, yine insan olduğumuz için bunlara bigâne kalabiliyor veya harâb olabiliyoruz. İnsanlık tarihinin bilinen kısmında savaşsız geçen yılların toplamı çok az ve hep az olacak. Şimdi de kanayan, açık bir yaranın içinde gibiyiz. Burası dünya.
Reel politik coğrafyaya, insan sayısına, namlulara, savaş uçaklarına, füzelere, tanklara, enerji rezervlerine ve maliyetlere bakıyor. Sistem, dünyayı ve kısa hayatlarımızı reel politik analiz sonuçlarına göre yeniden ‘düzenlemeyi’ seviyor. Düzenledikçe bozulsa da bir şey.
Ben de insan kalan yanımla, insan kalabilmeyi sürdürebilmek için göklere, toprağa, sulara ve çiçeklere bakmaya devam ediyorum. Kimi bir çiçeğe bakarak, kimi bir namluya bakarak öğreniyor bazı şeyleri. Emperyal zâlim karşısında beyaz bayrağı yükseltmenin, bir başka bayrağı indirmek olduğunun farkındayım.
Katılmadığım şeyler olduğu için şükrediyorum.
Çiçekler patladı, bahar yaklaşıyor.
A! Evet, burası dün 1. nüshası çıkan bir gazetenin 14. sayfası. Şunlar siyaset, bunlar ekonomi, şunlar da spor ve magazin.
Hoşbulduk.
HURDA TEFERRUAT
*Severek kullandığımız ‘çeyrek’ kelimesi farsçadaki ‘çahar’ ve ‘yek’ sayı kelimelerinin birlikte kullanımından doğmuştur. Tabii ki ‘dörtte bir’ anlamına geldiğini hepimiz biliyoruz.
*Gâibu’l-letafet de bir nevî devr-i fetrettir.
*Hukukun temel amaçlarından biri de, üzüm yemek isteyenle bağcıyı dövmek isteyeni tefrik etmektir.
ANAYASA OLMASA
Değişmeyen siyasal gündemlerimizden birisi de yeni anayasa. Ama bu konuda kurulan komisyonlarda yaşanan tartışmaların usûl ve içeriğinden tutun, farklı partilerin sergilediği tutumlara kadar her gün başka bir haber duyuyoruz. Milleti bıktırmaya kadar varan yeni anayasa konusunda benim farklı bir önerim var: Anayasa olmasın! Evet, mevcut darbe anayasasını ilgâ edelim, yerine de yeni anayasa yapmayalım. Bazı sosyal konsensüsleri anayasayla yapamadığımıza göre, belki anayasasız yapma imkânına kavuşacağımız alanlar açılır...
ERKEN SEÇİM Mİ VAR?
Ankara’da yaşayan bir dostum Ekim ayında yeni bir seçim yaşanabileceğini söyledi. Siyasîlerin enerjisine bakınca bu ihtimali mümkün görüyorum, ama vatandaş cephesinden bakınca durum biraz farklı; son üç yılda yaptığı seçimlerden biraz yorulmuş bir toplumsal atmosfer var. Her seçimde seçilenler tabii ki memnun ama seçenlerin, bu kadar çok seçimden memnun olup-olmaması da merak edilmeyecek gibi değil.
3 KATMANLI RÜYA
Geçenlerde Süleymaniye’de bir dostumla sohbet ederken bana ilginç bir şey söyledi. Dediğine göre üç katmanlı rüya görüyormuş. Yani rüyasının içindeki rüyanın içinde bir rüya...Kendisini biraz dinledikten sonra içime bir şüphe düştü: Bu arkadaşım bir rüyadan uyandığında acaba hangi rüyasından uyanıyordu? Ve bana bir şeyler anlatırken uyanık mıydı, yoksa bana rüyalarının birinin içinden mi konuşuyordu?
HEY DOST!
Sevgili Dostlar; Hayal Politik her türlü eleştiri, görüş ve katkılarınıza açıktır. Önümüzdeki süreçte daha da çeşitlenecek küçük köşeciklerimize doğrudan katkılarınızı [email protected] adresine bekliyoruz. Tabii ki künyedeki adresimiz, mektup ve başka gönderilerinize ayrıca açıktır. Esenlikler dilerim.