Bilinen bilinmeyen
Bildiklerimizin mi yoksa bilmediklerimizin mi çok olduğunu söyleyebilir ama iş başa gelince çuvallayabiliriz. Başımıza gelen nice şeyler de esasen bildiğimizi zannettiğimiz alanlarda zuhur eder.
Bildiklerimizi ucuca eklesek kaç metre eder? Bilmediklerimizden kütüphane kurmaya kalksak bize yeryüzünün ne kadarı yeter?
Sadece dünyada yazılmış bulunan kitapların isimlerini okumaya kalksak bir ömür kâfî gelir mi acaba? Ya dijital derinlikler!
Denmiş ki üç misafirin ne zaman geleceği belli olmaz: Rızk, kader ve ölüm.
Rızk tekeffül edilmiştir, kader vuku bulur ve ölüm tek kesin gerçekliktir.
Ve denmiştir ki neyin iyi neyin kötü olduğunu bilemezsin. Herkesin hayatı bu sözü doğrulayan kişisel yanılgılarla dolu.
Kameralar
Artık elimizde ve her yerde kameralar var. Çekmelere, gözlemelere doyamıyoruz.
Çin’deki 8 şehir dünyanın en çok gözetlenen şehirleri arasında ilk sıralarda. İstanbul ise kamera sayısı bakımından 25. sırada yer alıyor ve her bin kişiye 7.15 kamera düşüyor.
2022’de Çin’de her iki kişiye bir kamera düşecekmiş. Bu da milyarlarca kamera anlamına geliyor.
Ama yine de kamera suç işlenmesini önleyemiyor, sadece -belki- suç işlendikten sonra suçluları yakalamaya yarıyor.
Logo
İşten çıkarmalar ve çeşitli belediye ürünlerine yaptığı zamlarla gündemde olan İBB yönetimi son olarak bir logo değişimi de yaptı ve tepki çekti. Klasik İBB logosunun yerine ikâme edilen logonun bir internet kaynağından alınmış olması bir yana, İstanbul ve İBB ile özdeşleşen yerleşik bir logonun “ben yaptım oldu” mantığıyla değiştirilmesi hoş değil.
Hiç değilse Prof. Mete Çamdereli’nin o “klasikleşmiş” logo üzerine yaptığı değerli çalışma alıp okunmalı.
Sarı Çizgili Mehmet Ağa
Sarı çizgileri geçmenin tehlikeli ve yasak olduğunu tabelalardan değil fıtratımızdan öğrendik. Biri bana aynı şeyi on defa söylese bıkkınlık gelir ama her gün gereksiz tabela yığınlarını on defa okumak zorunda kalıyorum. Uslanmaz laftan anlamayan bir kesim yüzüne sanırım....
Kapalı alanda sigara içmek yasak kardeşim şunu bi ezberleyin nolur ya! Kayalıklara çıkmak hem yasak hem de tehlikeli çünkü kayalıkların diğer ucunda deniz var görüyoruz ve biliyoruz. Görmesek de hissediyoruz... O salıncak oraya dekoratif için koyulmuş, çöp kovası çöpü içine atmak için var, o tarihi eser de orada eser olarak kalmak istiyor tabiki üzerine yazı yazmayacağız. İstanbul silüeti çizerken tabelalara yer vermek istemiyoruz artık! Herkes yapılması gerekeni yapsın ve gereksiz tabelalar kaldırılsın!
ÇETO ve Mülteciler
İki ayda bir yayınlanan ÇETO dergisinin son sayısı mülteci dosyasıyla çıktı.
Dünyanın ve ülkemizin yakıcı meselelerinden biri olan mültecilik konusunda çok sayıda yazar, çizer ve fotoğrafçının çalışmalarının yer aldığı dergide akademisyenlerin ve sivil toplum kuruluşlarının araştırmalarına da yer verildi. Çeşitli dillerden çevirilerin de yer aldığı dergi her yaştan yazarı ile her yaştan okuru buluşturmayı sürdürüyor.
Yanlışlıkla büyüyen çocukların dergisi ÇETO, son sayısında mültecilikle ilgili geniş içeriği yanında değişik alanlardaki yazı, çizgi, şiir, fotoğraf, eleştiri çalışmalarına da yer verdi.
Hüsrev Hatemi, Hasan Aycın, Hakan Albayrak, Mustafa Ruhi Şirin, Erol Erdoğan, Ömer Erdem, Murat Güzel, Erol Göka, Kemal Sayar, Abdulkadir Emeksiz, Veysel Bozkurt, Yusuf Adıgüzel, Eyüp Gökhan Özekin, Hüseyin Hatemi, Selçuk Azmanoğlu, Rüveyda Çıraklı, Zeliha Eliaçık, Nedim Ali Zengin, Betül Özel, Zeyneb Şevval, Hüseyin Akın, Kâmil Yeşil, Mustafa Uçurum, Betül Hoş, Ayşenur Şirin, Ramazan Sarısakal, Mevlâna İdris bu sayıda çalışması olan isimlerden bir kısmı…