Yenikapı ruhu neydi?
İşim gereği sık yolculuk ederken son günlerde çeşitli şehirlerden gelen konferans davetleri nedeniyle bu seyahatler neredeyse üçe katlandı. Oldukça yorucu bir tempo ancak bu sayede ülkemizin olaylara bakışını da gözlemleme fırsatı buldum. Bu, bir gazeteci olarak sanırım çok değerli fırsat.
Halkımızın yaşanan gelişmelere karşı göstermiş olduğu tepkileri birinci ağızdan dinliyor ve karşılıklı fikir alışverişinde bulunabiliyoruz. İnsanlar, ülkenin yaşadığı sorunların birbirinden bağımsız olmadığını ve 15 Temmuz’un tek başına değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyor. Bu nedenle de ülke içinde ve dışındaki bütün gelişmeleri en yüksek duyarlılıkla okuyor, izliyorlar. Bulundukları bölgelerde oyunu nasıl bozabiliriz diye çalışmalar yapıyorlar.
Bu faaliyetleri de yaş farkı gözetmeden, yediden yetmişe herkes yapmaya çalışıyor. Özellikle üniversite öğrencileri kısıtlı imkânlarına rağmen tüm güçleriyle sürecin bir parçası olmak için uğraşıyor. Onların bu mücadelesini gördükçe ben de bir abileri olarak onlarla gurur duyuyorum.
***
Safları sıkı tutmak diye yazı yazdığımda bunu zorlayarak başka yöne çekmeye çalışanlara çok üzücü bir haberim olacak. Anadolu, çoktan safının neresi olması gerektiğini anlamış ve birleşmeye başlamış bile. Gazi Mustafa Kemal’in Sakarya Savaşı sırasında söylediği “Hatt-ı müdâfaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” sözlerinde olduğu gibi vatanı satıh, bu topraklarda birlik içinde yaşamayı da saf olarak seçmiş.
Bu topraklardan olmayanlara bir üzücü haberim daha olacak; 10 bin sayısı en küçük kasabada bulunmuş.
Konuştuğum kişiler bana hep şu soruyu soruyorlar: Bu büyük oyunu nasıl bozabiliriz? Aslında sorunun cevabı Yenikapı ruhunun içinde saklı diye yanıtlıyorum.
15 Temmuz’da cuntacılar mağlup olmuş, temizlik faaliyetleri başlamıştı. Sayın Cumhurbaşkanı, yurdun her yerinde demokrasi nöbetlerinin devam etmesini istiyordu. Yenikapı’da bütün siyasi partilerin katılımıyla büyük bir miting düzenlenmesi için çaba sarfediyordu. Sizce bu Yenikapı mitingi yalnızca 15 Temmuz için mi yapılmıştı yoksa ilave olarak bundan sonra plan yapmak isteyenlere kimlerle uğraşmak zorunda kalacaklarını göstermek için mi?
***
Asıl yapılmak istenen bence ikincisiydi. Yani 15 Temmuz’un ardından izlenecek politikalarda bir olmak için bu ruha ihtiyaç vardı. Yani bazılarının bugünlerde söylediği gibi artık kimseye ihtiyaç yok, yolumuza tek devam edebiliriz konuşmaları Cumhurbaşkanı’nın yapmaya çalıştığının pek de anlaşılamadığını gösteriyor. 15 Temmuz bir uyanıştı, bir başlangıçtı ve millet olarak sıçrama taşıydı. Bu nedenle 15 Temmuz’da kim cuntacıları durdurdu sorusundan ve tartışmasından kurtulup önümüze bakmak zorundayız. Yani Yenikapı ruhunun tek başına bir demokrasi şöleni olmadığını unutanlara hatırlatmakta yarar var. Bu yolda 78 milyona ihtiyacımız var.
Önümüzde Suriye ve Irak’ta yaşananlar dururken içimizde kamplaşmayı kaldıracak lüksümüz yok. Başika’yı, Fırat Kalkanı’nı, Çukurca’yı, FETÖ ile mücadeleyi konuşurken hep aklınızda Yenikapı ruhu olsun. Olsun ki, ne için uğraştığınızı unutmayın. Çünkü 15 Temmuz’da bize biçilen kaftan darbe, iç savaş ve bölünmeydi. Orası yıldızımız olsun ki hem gündüz hem de gece kaybolmayalım. Kaybolmayalım ki, o kefeni bize giydirmek için bu üst akılın fırsatı olmasın.