Sizleri anlatmak benim için bir onur
Haftasonu Bursa Kitap Fuarı’ndaydım. Tanıştığım insanlardan bir tanesi şu soruyu sordu: Neden kiitap fuarlarında insanlar yazarlara kitaplarına imza attırırlar. Aynı şekilde neden yazarlar da gelip kitaplarını imzalarlar. “Ben sonuçta profesyonel bir yazar değilim ama niçin geldiğimi içimden geldiği şekilde size anlatmaya çalışayım” dedim. Hepimiz bir şeyler yazıyor, karalıyoruz. Bunun ne kadarının okuyuculara geçtiğini görebileceğimiz, okuyucularla temas kurabileceğimiz tek yer kitap fuarlarıdır, imza günleridir. Onların gözünün içine bakarak ne anladıklarını, nasıl anladıklarını ve anlatmak istediklerimizden ne kadar etkilendiklerini ancak orada görebiliyoruz. Onlar da bize kitabın neresinden etkilendiklerini anlatıyorlar. Bir yazar için bundan daha güzel bir fırsat asla olamaz.
Ceyhun ile beraber iki tane kitap yazdık. Bunlardan bir tanesi “Bu Delileri Bir Araya Getirmeyecektiniz”. Bu kitapta PKK terör örgütüyle yürütülen barikatlar mücadelesini anlattık. Diğeri de “Darbenin Kayıp Saatleri”. Bunda da 15 Temmuz’u anlattık. Bursa Kitap Fuarı’nda özellikle Bu Delileri Bir Araya Getirmeyecektiniz kitabını okuyan polisler, askerler, onların eşleri, çocukları, yeni mesleğe girecek olan insanlar, çocukları asker veya polis olan ailelerle tanışma fırsatı buldum. Ve onların gözünden onları anlatmış olmaktan bir kez daha mutluluk duydum. Bana “Bu kitabı niye yazdınız” diye sorduklarında Ceyhun ile beraber herhalde aynı cevabı verirdik. Bir gün bir polis eşinin kaleme aldığı bir yazı okudum. Bir Özel Harekat polisinin hanımı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde barikatlar zamanında yaşadıklarını çok kısa ama çok anlamlı bir şekilde anlatmıştı. Bu özel harekatçı polisimizin hanımı, eşinin durumunu öğrenmek için inanılmaz gayretler sarf ediyor. Aynen şöyle söylüyor: “Biliyorum orada onun telefonu açamayacağını. Biliyorum onun sıcak temasta olduğunu. Biliyorum arkadaşlarıyla beraber görev yaparken dikkatinin dağılmamasının önemli olduğunu. Ama merak ediyorum. Onun orada ne yaptığını, ne yaşadığını, sağ olup olmadığını merak ediyorum. Ama arayamıyorum. O da beni arayamıyor. O zaman baktığım tek yer var. Onun da bana mesaj gönderebileceği bir tek nokta var. Whatsapp’a giriyor ve anında çıkıyor. Ben onun whatsapp’a girişini çıkışını gördüğümde onun hayatta olduğunu anlıyorum. Bu bana yetiyor. Siz bilir misiniz eşinizin hayatta olup olmadığını bilmek için whatsapp’a girdiği çıktığı saatleri beklemenin ne olduğunu.”
Evet Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne çok sık giderim. Bütün herkesle görüşüp duygularının ne olduğunu öğrenmeye çalışırım. Ama inanın bilemediklerim var.. Bilmediğim için de her şeyi öğrenmeye, onların neler yaşadıklarını hissetmeye çalıştım. Ve Ceyhun ile beraber onu kaleme aldık. Allah’a şükür ki onların tanıtımına, neler yaşadığına bir nebze olsun bizim de bir katkımız oldu. Duygularına tercüman olmaya çalıştık. Şükür ki bize geliyorlar, karşılıklı görüşüyoruz, birbirimize sarılıyoruz ve anıları anlatmaya devam ediyoruz. Aynı şekilde o kitabın içerisinde özel kuvvetler, özel harekatçılar, SAT’çılar, SAS’çılar, PÖH’ler, JÖH’ler, bölge insanları, onların eşleri her birinin hikayesi vardı. Şükür, onları anlatabilmeye çalıştık.
Bu köşede sizlere polislerin 3600 ek gösterge sorununu, uzman çavuşların özlük haklarının ilerleme ve diğer yatay geçişlerle ilgili sıkıntıları, astsubayların subaylarla aralarındaki farkın açılmasıyla ilgili sorunları vs. bir çok sorunu yazmaya ve anlatmaya çalıştım. İnanın bu köşe sizin. Elimden geldiği kadar, sizlerin içinden geldiğimi asla unutmadan bu sorunları yazmaya devam edeceğim. Çünkü o kadar çok fazlasıyla özveride bulunuyorsunuz ki. Başkaları bu verilecekleri sizler için lütuf görebilir. Hatta “bunun zamanı mı” diyenler olabilir. Evet tam zamanı. Hatta gecikiyoruz, ayıp bile ediyoruz. Sizler hakkı ödenemeyecek kadar fedakar insanlarsınız. Yalnızca görev yapanlar değil. Eşleri, çocukları, anne babaları, sevenleri… Hepiniz aynı fedakarlıkta bulunuyorsunuz. Evet hiçbirimiz o polis eşinin yazdığı gibi whatsapp’a girerek onun hayatta olup olmadığını bilmiyoruz. Herkesin sorunu başka. Bir kez daha söylüyorum. Ben sizlerin sorunlarını, yaşadıklarını elimden gelen gayreti göstererek anlatmaya çalışacağım. Bunu da sevdiğim arkadaşlarla beraber ortak kitap yazarak veya farklı projeler ile yapacağız.
Hiç bilmeyenlere, yıllarca neler çekildiğini anlamayanlara en azından anlayabilecekleri bir fırsat vermeye çalışacağız. Allah sizlerin, ailenizin, sevdiklerinizin ve görev yapan bütün arkadaşlarımızın yar ve yardımcısı olsun.