Malkoçoğlu mu yoksa Rambo mu?
Ülkemizdeki yabancı hayranlığını anlamakta büyük sıkıntı çekiyorum. Bizi ikinci sınıf göstermeye çalışan bazı kesimlerin yaptıklarını anlamaya çabalasam da onları anlamak inanın hiç kolay değil. Çünkü onlar sanki başka bir dünyadaymış gibi bizlere üst perdeden bir şeyleri ifade etmeye çalışıyorlar. Bizim yaptığımız her şey aşırıya kaçıyor ama Avrupa’nın veya ABD’nin yaptıkları ise kabul edilebilir sınırlar içerisinde kalıyor.
Uluslararası müsabakalarda veya milli lig maçlarında milli marşımızı okuruz. Bazı kesimler hemen “neden milli maçlarda veya lig maçlarında topluca milli marşımız okunuyor” şeklinde eleştirilere başlar. Aslında doğru söylüyorlar! ABD’de maçlara rock müzik çalınarak başlanıyor çünkü!
Herhangi bir yörede yerel, folklorik kıyafetle gezildiğinde veya bu kıyafetlerle bir heyet karşılandığında aynı koro başlar, “gericilik” veya “çağa uymazlık” diye. Ancak aynı kişiler nedense Hindistan’a veya Uzakdoğu ülkelerine gittiklerinde o ülkelerin ne kadar otantik kaldıklarını ve bu otantizmin ne kadar güzel olduğunu anlatma gayretine girer.
Türkiye’de ibadet edenlerin zaman zaman bazı kesimler tarafından aşağılandığını görürüz. Bunu söyleyenler de çoğunlukla farklı farklı ülkelere gidip kendilerine uygun bir din arayışına girer. Ama kendilerini bulmuş olanlara ise farklı bir gözle bakmaya devam ederler.
***
Ülkemizdeki bazı geçit törenlerinde Mehteran Bölüğü’nün gösteri yapması konusunda, “bunun aşırı milliyetçi bir söylem olduğunu” söylerler ve bunun ortadan kaldırılması için de ellerinden gelen bütün gayreti gösterirler. Ama özellikle ABD’de ve İngiltere’de İskoç gaydasını dinlemeyi severler veya o ülkenin kendi tarihi bandolarının geçit törenlerinden en ufak rahatsızlık duymazlar. Karşılarında el kol hareketleri ile yapılan Haka dansını bayılarak seyrederler. Hatta bu törenlerin fotoğraflarını çekip “ne kadar geçmişlerine sadıklar” diye onlar adına övünebilirler.
Bir toplantıya gitsek, o toplantıda yerel kıyafetlerin giyilmesiyle ilgili istek ve talep olsa muhtemelen söyleyecekleri tek kelime vardır: “Ben bu konularda çok tutarlı bir davranış sergiliyorum. Asla böyle kıyafetleri kabul etmiyorum.” Ama aynı kişiler İskoçya’ya gittiklerinde etek giyip beraber fotoğraf çektirebilirler.
Cirit, yağlı güreş gibi geçmişimizle bağımızı güçlü tutmamızı sağlayan o otantik ata sporlarımızın yapılması ile ilgili düzenlemeler olduğunda hiç yanından bile geçmezler. Asla onlarla ilgili en ufak bir yazı yazmaz veya bunların nasıl gelişebileceği ile ilgili en ufak bir değerlendirme, beyin fırtınası yapmazlar. Hatta konuşanlar, değerlendirme yapanlar ile ilgili de “Kardeşim sizin hiç uluslararası boyutta bir sporunuz yok. Niye uluslararası boyutta sporlarla ilgilenmiyorsunuz da bunlara kafa patlatıyorsunuz” diye de ahkam keserler. Ama gittikleri ülkelerde oranın geçmişten gelen sporlarının bir parçası olmak için binlerce dolar para öderler. Bunu da bir turizm faaliyeti olarak yaparlar. Bu yaptıklarını da içlerinden gelerek, heyecanlı bir ruhla ballandıra ballandıra Instagram ve diğer sosyal medya hesaplarında paylaşırlar.
***
Bir şey yapmaya çalıştığımızda “Neden bu konuyla uğraşıyorsunuz” diye alay edenler, özellikle Batı’daki ülkelerin teknolojik ilerleme ile ilgili yolculuklarını ise bu yolculuğu kendileri yapmış gibi iştahlı bir şekilde anlatırlar. Aynı yoldan geçmeye, aynı şekilde mücadele edip ilerlemeye çalışan bizleri ise sanki aynı tornadan çıkmış kelimelerle suçlarlar.
Superman, ABD’li olduğu için uçabilir. Örümcek Adam, ABD’li olduğu için örümceğin sokmasıyla süper güçlere sahip olabilir. Buna asla itirazları olmaz. Ama Türkiye’de Malkoçoğlu iki tane oku üst üste attığında kıyamet kopartırlar. Western filmlerinde hiç bitmeyen mermi ile onlarca Kızılderiliyi öldüren Amerikan kovboyuna laf söylemezler ama Türkiye’de Cüneyt Arkın ve onun serisinden gelenlere söylenmedik laf bırakmazlar, Tarkan’ı bıyıkları konusunda eleştirip, milliyetçilik yaptığını söylerler. Özellikle Hollywood ve İngiltere endeksli birçok film endüstrisi kendi uluslarının, bayraklarının propagandasını yaparken, her film dalgalanan ABD bayrağı ile biterken, bu filmlerde alttan alta subliminal mesajlar verilirken rahatsız olmayanlar, Türkiye’deki asker dizilerinden veya yaşadığımız sorunları anlatan ve geçmişimizdeki olayları ele alan tarihi dizilerle alay etme cüretini kendilerinde bulabilirler.
Bu kesimdekiler şimdilerde de dizilerdeki kahramanları “Şu meslek grubu da ne kadar çok silah kullanıyor” diye eleştiriyorlar. Arkadaşlar, Hollywood’daki filmlerde Amerikan başkanları uçak da kullanıyor, çatışmaya da giriyor, bütün teröristleri tek başına da öldürebiliyor. Bizim de Amerikan başkanından daha genç ve eğitim almış çeşitli meslek gruplarındaki film kahramanlarımız olsun artık. Bırakın artık eleştirmeyi de bu ülkenin milli ve yerli hikayelerini anlatmaya çalışanların önünü açın. Yoksa hala Ramboları, Supermanleri, Örümcek Adamları seyretmeye devam edersiniz.
Bunlar gibi sayacağım yüzlerce, binlerce örnek var. Bu güzelim ülkenin üzerinden artık ellerinizi çekin. Bu ülke artık sizin laflarınızla duracak boyutu çoktan geçti, kendi zincirlerini çoktan kırdı. Eğer bu kırdığı zincirler sonrasında doğru yöne giderse bu alay ettiğiniz, küçümsediğiniz ülke her alanda öyle güçlenecek ki sizler utancınızdan ağzınızı bile açamayacak duruma geleceksiniz.