Çıplak eller birleşirse
ABD, Kuzey Kore, Rusya ve İran’ı kapsayan yeni yaptırım kararlarının altına imza attı. Yaptırımlarla bu ülkelerde ekonomik anlamda bir daralmayı hedefliyorlar. Amaç görünürde silahlanmayı, genişlemeyi ve insan hakları ihlallerini durdurmak olsa da asıl konu dipteki hedefler. Çoğu kişi İran’a uygulanan ilk ambargoların Humeyni’nin ülkeye dönüşü ile başladığını düşünse de bu uygulamaların tarihi çok daha gerilere gitmektedir.
***
İran, devrimden önce ilk ambargoyla Muhammed Musaddık’ın başbakanlığı döneminde (1951-1953) tanıştı. “Petrolün millileştirilmesi” politikasını güden Musaddık, İngilizlerin İran petrolü üzerindeki kontrolünü sona erdirmişti. İran, İngiltere tarafından ablukaya alınmış ve petrolünü dünya pazarına satması engellenmiştir. Aradan geçen sürede Musaddık’ın ABD destekli ‘Ajax Operasyonu’ adı verilen askeri darbeyle devrilmesi neticesinde ambargolar da kaldırılmıştır. Ajax operasyonun nasıl yapıldığı bence hepimiz için önemli. Bunu incelediğinizde göreceğiniz tek gerçek şu: Milli adam ve uyanmış bir halk istemiyorlar. Bu coğrafyada hep aynı taktiği ve projeyi hayata geçiriyorlar.
İsterseniz başka bir ülkeye bakarak kendimizi görelim, çünkü görülüyor ki biz yaşadıklarımızın ne olduğunu anlayamıyoruz. İşe de İran’ın o dönemki başbakanını tanıyarak başlayalım.
“Muhammed Musaddık’ın savunduğu en önemli ilke “milli egemenlik”ti. Britanya uzun yıllar boyunca ülkesinin kaynaklarını sömürüyor ve ülkesini de Şahların ihanetiyle beraber İngilizler yönetiyordu. Egemenlik hakkının en önemli göstergesi petroldü. Bu nedenle petrolü millileştirmek istiyordu. Arkasına aldığı milliyetçi kitleler sayesinde meclise girdi. Bir konuşmasında şöyle diyordu:
“Eğer bir ülkeye başka milletlerin çabalarıyla getirilen refah halkın yararına olsaydı o zaman her millet yabancıları evine davet ederdi. Boyun eğdirme faydalıysa o zaman hiçbir ülke kanlı savaşlar ve ağır kayıplar pahasına özgürlüğünü kazanmaya çalışmazdı...”
Söylemleriyle iktidara geldiğinde petrolü millileştirdi. Kıyamet de ondan sonra koptu. Yaklaşık elli yıldan beri çıkartılan petrol elden gidince İngiltere öfkeye kapıldı. İngilizler, İran’dan kazandıkları petrol kazancı için şu ifadeyi kullanmayı tercih ediyorlardı: “En vahşi rüyalarımızın bile ötesinde, periler ülkesinden gelen bir mükâfat...”
Bu mükafat elden gitmemeliydi ve milli Başbakan devrilmeliydi. Savaş açmak riskliydi. O zaman devreye CIA ve MI6 girdi. Planın ismi “AJAX “operasyonuydu. İlk görev başbakanın psikolojik harekatla yıpratılmasıydı. Bunun için satın alınmış gazeteciler, yerel çeteler ve işbirlikçi sahte din adamları kullanılacaktı. Ardından ikinci aşamaya geçilecek, şah başbakanı azledecek ve işbirlikçi generaller de darbeyi gerçekleştirecekti. Sonuçta işlem başarıya ulaşmış ve başbakan devrilmişti.
Bu darbe CIA tarafından o dönemde üstlenilmemiş olmasına rağmen Obama tarafından 2009 yılında kabul edilmişti. Senaryolar hep aynı ama figüranlar değişikti. Bu toplum hayatın içinde figüran olmayacağını 15 Temmuz’da bu darbeyi planlayanlara satın alınmışlara, mandacılara, sahte din adamlarına göstermiştir.
Bu darbe girişiminin engellenmesini küçümsemeye ve kontrollü hale dönüştürmeye çalışanlar acaba başka ülkelerin kaderlerini de etkilediklerinin farkında mıdırlar? Domino taşı gibi bütün Müslüman ülkeleri devirenler, Türkiye’yi yıkamayınca başka bir projeyi devreye sokmuş gibi gözüküyorlar. Çünkü bütün yıkılmış Müslümanlar için Türkiye bir rol model olarak ayakta duruyor. Tankı topu olanın karşısına halk çıkınca kazanıldığını görüyorlar.
***
Katar’a uygulanan baskının ardında sizce neden Mısır başı çekiyor. Pakistan’da yargı darbesiyle nasıl başbakan devrilebiliyor? Hepsi birbiriyle ilişkili ve önümüzdeki döneme hazırlık yapılıyor.
Mescid-i Aksa’ya girişleri engellenen Filistinlilerin yaptıkları direnişte ve Venezuela’nın darbecileri engelleme gücünü kendinde bulabilmesinde biraz da olsa Türkiye’den alınan feyz yok mudur. Halkın çıplak ellerinin en güçlü silah olduğu bütün dünyaya bir kez daha gösterilmiş ve bu çıplak eller bütün coğrafyalarda kullanılmaya başlanmıştır.
Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde Türk milletinin yaptığı Kurtuluş Savaşı bütün ezilen millet ve toplumlar için bir esin kaynağı olmuştur. Bu devam eden ruh ile Türk milleti yine yazdığı kahramanlık destanlarıyla ezilmeye çalışan milletler için esin kaynağı olmaya devam etmektedir. Bunu küçümsemeye çalışanlar karşılarında gerçek Atatürkçüleri, vatanseverleri, milliyetçileri ve dindar halkı bulacaktır. O çıplak ellerin öpülesi eller olduğunu bütün ezilen toplumlar anladı bizde hala anlamamaya çalışanlar var.
Biz de zaten size anlatmaktan çoktan vazgeçtik.