Sorunlar çözülmedi ama...

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beraberindeki bakan ve yetkililerle birlikte gerçekleştirdiği Atina ziyareti ekonomik ve siyasi ilişkilerin geliştirilmesi için imzalanan metinler ve ilkeler bildirgesiyle birlikte ikili ilişkilerde yeni bir devrin kapısını açtı.

Eğer iki ülkenin liderleri ve diğer yetkililikleri retoriklerinin cazibesine kapılıp birbirlerini ulu orta eleştirmez, bir de muhataplarını ona buna şikâyet etmezse sorunların çözülmesi, çözülemeyenlerin de gerilimsiz yönetilebilmesi artık daha mümkün görünüyor.

Yeter ki Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi adını verdikleri metinde kabul ettikleri yöntem ve prensiplere sadık kalsınlar. İstişari görüşmelerini sürdürsünler, daha önce mutabık kaldıkları askeri güven arttırıcı önlemleri dikkate alsınlar.

Bildirge hukuken bağlayıcı olmasa da “herhangi bir anlaşmazlığı, doğrudan istişare yoluyla veya Birleşmiş Milletler Şartı’nda öngörülen, ortaklaşa belirlenecek diğer yollarla dostane biçimde çözmek için” gayret sarf etsinler.

Hepsinden önemlisi de birbirlerine taahhüt edip kamuoyuna açıkladıkları gibi “Bildirge’nin lafzını ve ruhunu zayıflatacak, itibarsızlaştıracak veya bölgelerinde barış ve istikrarın muhafazasını tehlikeye atacak her türlü beyan, girişim veya eylemden sarfınazar” etsinler.

Başka bir deyişle biz, şarkı sözleriyle askeri yöntem kullanma imasında bunmayalım, onlar da bizi gidip Amerika’ya şikâyet etmesin, Ege’de pozisyon korumak uğruna it dalaşı yaşanmasın, kayalıklar için iki ülke savaşa kalkışmasın, deniz yetki alanları müzakereyle kesinleştirilsin.

Eğer iki taraf da bu ilkelere sadık kalırsa 7 Aralık ilişkilerin tarihinde gerçek bir dönüm noktası olur. Ben umutluyum. Hem Türkiye’nin hem de Yunanistan’ın yaşadıklarından dersler çıkarttığını, ilişkilerin gelişmesinden, sorunların diplomatik yöntemlerle yönetilmesinden fayda umduklarını düşünüyorum.

Biz güç kullanmanın, daha doğrusu güç kullanma tehdidinde bulunmanın sınırına ulaştık. Fransa ile özel askeri ilişkiler geliştiren, Amerika’ya Dedeağaç’ta askeri üs veren Yunanistan’a tehditle istediğimizi yaptırmak kolay değil. Tırmandırmanın kriz yönetiminden çok savaşa yol açma olasılığı yükseldi.

İkincisi, genel seçimler için kullanışlı bir koz olan dış güçler anlatısının, onun özelinde de Türkiye insanının kolektif tarih bilincinde önemli yeri bulunan Yunanistan’ın yerel seçimlerde siyasi değeri düşük.

Bu kez ülke sorunları yerine yerel sorunlar, belediye hizmetlerindeki aksaklıklar ve performans konuşulacak.

Ayrıca siyasi ve ekonomik nedenlerle dünyayla barışmayı belli ki prensip olarak benimsedik. Arada sırada sapmalar olsa da İsrail’le dahi ilişkilerimizi zorlamamaya çalışıyoruz. Suudi Arabistan, BAE ve hatta Mısır’la barıştık. Gazze’de ahlaken tarafız fakat siyaset olarak ara bulmaya, dünyayı yaşanan insanlık dramı karşısında harekete geçirmeye gayret ediyoruz.

Benzeri Yunanistan için de geçerli. Bir süredir Türkiye’yi karşısına almaktan çok yanına almaya özen gösteriyor. PKK kozunu oynamaya kalkmıyor. Kıbrıs konusundan kendini mümkün olduğunca uzak tutuyor. Üyesi olduğum Türk-Yunan Forumu’nun bir süre önceki Atina ziyaretinde şahsen gözlemlediğim gibi Yunan Dışişleri olumlu mesajlar veriyor.

Sorunlar çözülebilir mi bilinmez ancak ilan edilen ilkeler ve yaratılan pozitif gündem sayesinde aşılabilirse, iki ülkenin birlikte hareket edip hem kendileri hem de dünyanın geri kalanı için yaratabileceği önemli imkanlar mevcut ki bunların başında Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının Avrupa pazarlarına ulaştırılması geliyor.

Umarım bu önemli momentumun üçüncü taraflarca öldürülmesine, aşırı uçlardakilerin süreci suistimal etmesine iki taraf da izin vermez. Çünkü dünya siyasetinde ilişkiler kolay bozuluyor ancak zor tamir ediliyor. Bazen büyük bir yenilgi, bazen büyük bir felaket, bazen de büyük bir ortak tehdit gerekiyor.

Oysa bizim Yunanistan’a, Yunanistan’ın bize ihtiyacı var. Şimdi geçmişi geçmişte bırakıp geleceği kurma zamanı. Biz deneyelim, bana kalırsa karşı tarafı beklemeden insani jestler de yapalım. Mesela Heybeliada Ruhban Okulu’nu açalım. Az sayıda kalmış Rum azınlığın sorunlarını karşılık beklemeden çözelim…

YORUMLAR (15)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
15 Yorum