Savaş suçu işlendi mi?
Kiev’in banliyösü sayılabilecek Buça’dan çekilen Rus askerleri Ukrayna’nın iddiasına göre ardında işledikleri savaş suçlarının delillerini bıraktı. Ruslara göre ise, delil olarak sunulan çekimler kurguydu, yol kenarlarında yattığı görülen insanlar dört gün önce ölmüşe hiç benzemiyordu, dikkatle bakıldığında ölmedikleri, hareket ettikleri anlaşılıyordu.
Başta BBC olmak üzere pek çok medya kuruluşunun ve uzmanın görüşü Rus pozisyonunun tartışmalı olduğu yönünde. Kaldı ki Rusya’nın bu konudaki sicili de hiç temiz değil. Muhtemelen Ukrayna haklı ve Ruslar Buça’da ve başka yerlerde savaş suçları işlediler, insanları acımasızca ölürdüler.
Bu yüzden tam da onların dediği gibi savaş suçu işleyenlerin cezalandırılması gerekiyor. Cezalandırılabilir mi derseniz orası biraz tartışmalı. Evet, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcılığı da Roma Tüzüğü’ne taraf olan 39 ülkenin talebiyle Ukrayna’da 2013’den bu yana işlenmiş suçları araştırmak için Mart başında bir inceleme başlattı.
Suç tespit edilirse suçlunun/suçluların cezalandırılması için çaba harcanacak, suçun nitelik ve mahiyeti büyük olasılıkla ortaya çıkacak. Ancak Rusya da tıpkı Amerika gibi UCM’yi kuran Roma Tüzüğü’ne taraf olmadığı, imzalamasına rağmen onaylamadığı ve BM Güvenlik Konseyi’nde de daimi üye olarak bulunduğu için “vatandaşlarına” karşı dava açılması, askerlerinin ya da diğer yetkililerinin yargılanması zor.
Savaş suçluları yakalanabilirse başka ülkelerin mahkemelerinde de yargılanabilir. Ama bir yerde savaş suçu işlenmesi işleyenin devletine ve halkına karşı yeniden yaptırım tedbirlerinin alınmasını gerektirmez. Burada unutulmaması gereken yargılanacak olanın suç veya işleyenin devleti ya da halkı değil bu bir devlet başkanı dahi olsa suçlunun, daha doğrusu şüphelinin kendisidir.
Buça’dan sonra yaptırım kararları alınıyorsa siyasi nedenlerle alınmakta, savaş suçu işleyenin cezalandırılması, hatta bir daha olmamasının sağlanması öngörülmemektedir. Maksat belli ki ceza ve caydırmadan ziyade Rusya’yı kendi ve dünya kamuoyu önünde mahkum etmek, Avrupa’yı Rusya ile olan ilişkilerini kesmeye, enerji bağımlılığını yeniden düşünmeye zorlamaktır.
Zaten caydırıcılığı asıl sağlayacak olan dünyanın en güçlü ülkesi Amerika’nın UCM’yi kuran Roma Tüzüğü’ne onaylayarak taraf olması, kendi vatandaşları için yargı yetkisini kabul etmesi, başka bir yerde değilse bile Ukrayna’da yaşanan trajedilerden hareketle savaşta suç işlenmesini ortadan kaldıracak tedbirleri hayata geçirmesidir.
Geriye işlemeyecek bir tanıma geçmişin üstüne sünger çekerken tüm dünyanın geleceğe daha umutla bakmasına, ABD’nin samimiyetine inanılmasına vesile olur. Rusya üstünde de çok daha büyük bir baskı oluşur. Yine de kabul etmemiz gerekir ki siyasi açıdan bakıldığında Buça üstünden geliştirilen siyasi inisiyatifin eleştirecek bir yönü yoktur.
Ukrayna savaşın seyrini kendi lehine değiştirmek için elindeki tüm fırsat ve imkanları kullanmakta, insani trajedilerini ve uğradığı haksızlığı koza dönüştürmeye çalışmaktadır. Amerika da Rusya’yı bir daha kendini toparlayamayacak kadar zorlamaktadır. Biz de onların yerinde olsak aynı şeyleri yapar, Rusya üstündeki baskının artmasını sağlamaya çalışırdık.
Ama şu anda arabulmaya, iki taraf arasında ezilmeden, çıkarlarından feragat etmeden karşı karşıya kaldığımız durumu yönetmeye çalışıyoruz. Bu yüzden hukukla siyaseti, propagandayla gerçeği birbirinden ayırmak ve aynı zamanda kamuoyu kazanma yarışında Ukrayna’nın bir adım daha öne geçtiğini, sorunun zor olan çözümünün daha da zor hale geldiğini görmek zorundayız.
Savaş suçu işlendiyse suçu işleyenlerin cezalandırılması için uluslararası mekanizmaların çalışmasını gücümüz yettiğince teşvik edelim fakat başladığımız işi yarım bırakmayalım. Barış, en azından kalıcı bir ateşkes için çalışalım. Önümüze insani, siyasi, hukuki engellerin çıkabileceğini hesaba katalım. Herkes takdir etmese de yapılan iş Ukrayna için de önemli…