Yobazlığın iki versiyonu

Türkiye gerek Osmanlı, gerekse Cumhuriyet dönemlerinde yaşadığı modernleşme çabalarına rağmen gerçek anlamda bir demokratik sisteme kavuşabilmiş değil. Özellikle çok partili hayata geçişten sonra alınan mesafeler elbette önemli, ama bu kadar tecrübeye rağmen geldiğimiz noktaya ve de olup bitenlere bakınca sanki hala işin başındaymışız gibi bir duyguya kapılmamak da elde değil.

Açıkçası şu anda Türkiye’de akıl ve bilimle bağları kopmuş ya da hiç olmamış farklı kesimlerde değişime karşı olan direnişin ülke adına endişe verici olduğunun altını çizmek gerekiyor. Kuşkusuz bütün demokratik toplumlarda olduğu gibi Türkiye’de de bazı marjinal yapıların olması son derece doğal. Ancak bu marjinalite kendi mahallesi dışına taşarak geniş kesimleri rahatsız eden bir nitelik kazanmaya başlamışsa, orada tehlike var demektir.

Şu anda Türkiye’de özellikle Ortodoks sol ve merdiven altı İslamcılar, değişime açılan kapıları tutmuş adeta cehennem zebanileri gibi kendileri dışında herkesi taşlamakla meşguller. Bu iki kesim farklı mahallelerde yer almalarına rağmen her ikisi de demokratik değerlerden hoşlanmazlar, akla değil daha çok hurafelere itibar ederler. Ayrıca Ortodoks solun hurafeleriyle merdiven altı İslamcıların hurafeleri arasında çok da fazla fark yoktur, genellikle benzer ezberler üzerinden insanları itibarsızlaştırmaya çalışırlar.

Aktüel bir siyasi örnek üzerinden bakmak gerekirse mesela şu günlerde Ortodoks sol, anlaşılmaz bir şekilde Millet İttifakı’nı zaafa uğratmak için ittifakın ortaklarına karşı itibarsızlaştırma kampanyası yürütüyor. Bu konuda seçtikleri ilk isim de DEVA Partisi Genel Baykan Yardımcısı Sadullah Ergin… AK Parti iktidarı döneminde özellikle yargı, ordu ve poliste neredeyse iktidarı ele geçiren FETÖ’nün haksız ve insafsız Ergenekon operasyonları üzerinden dönemin Adalet Bakanı olan Ergin’e yükleniyorlar. Bu kesimler Sadullah Ergin’in CHP listelerinden aday olmasına karşı adeta kampanya başlatmış durumdalar. Oysa o dönemde FETÖ’nün baskılarına en çok direnen isimlerden birisi Sadullah Ergin’dir. Öyle ki dönemin savcısı Zekeriya Öz’e yardım etmediği için zaman zaman uyarılmıştır.

Ancak bilmek gerekiyor ki Ortodoks sol, esas itibariyle Millet İttifakı’nda dindar-muhafazakar kesimlerin yer almasından rahatsızlar ve sürekli “DEVA, GELECEK ve Saadet gibi partilere mensup adayların CHP listesinde ne işi var, bunlar seçilince Cumhuriyet’e ve vatana ihanet ederler” benzeri tezvirat üretiyorlar.

Bu düşmanlaştırıcı dilin bir tek kazananı olabilir o da AK Parti… Bakmayın AK Parti karşıtıymış gibi göründüklerine, özünde aynı dayatmacı iklimin iki farklı versiyonudurlar. Çünkü Ortodoks sol da AK Parti gibi vesayetçidir, Rusçudur, Putincidir. Sadullah Ergin’i hedefe koyan bu ulusalcı kalemlerin şu ifadeleri tam da bu durumu izah eder niteliktedir: “Demokratikleşme dedikleri kumpaslardır, ‘reform’ dedikleri 2010 referandumudur, AB düzenlemesi dedikleri de sosyal devlete son darbedir!

Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere Ortodoks sol demokratik dünyaya da demokratik değerlere de kesinlikle karşıdır. İşte bu sol yobazlığın bir de ikiz kardeşi merdiven altı İslamcı yobazlar var ki kelimenin tam anlamıyla utanç verici.

Malum AK Parti 14 Mayıs’a sayılı günler kala korku dağları sardığı için Hizbullah’ın siyasi ayağı HÜDA-PAR ve Yeniden Refah Partisi gibi kadınları aşağılayan partilere bile muhtaç hale düşmüş durumda. AK Parti’nin bu yeni yol arkadaşlarının da bir tek hedefi var, kadına şiddeti önlemek üzere çıkarılan 6284 sayılı yasanın kaldırılması ya da değiştirilmesi… Yeniden Rafah’ın sözcüsüne göre, bu konuda kesin söz almışlar.

İşte kadınlara ikinci sınıf insan muamelesi yapan bu ‘dikenli ittifak’tan güç alan bazı merdiven altı İslamcı kesimler, yasanın değiştirilmesine karşı çıkan AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e ve ona destek veren Aile Bakanı Derya Yanık’a karşı kirli bir kampanya yürütüyor. Cübbeli/takkeli bir zat çıkıyor ve kadınlara şiddeti önlemek üzere çıkarılan yasayı savunan Özlem Zengin için “Ya siz Müslüman mısınız, gâvur musunuz ne siniz siz?diyerek dine karşı adeta savaş açıyor.

Aynı şekilde kendisini Allah’ın Türkiye şubesi zanneden yobazlığın takkesiz temsilcilerinden birisi de sanki kendisine ait özel cennet ve cehennemi varmış gibi AK Partili vekil Zengin’i ebediyyen yanmak üzere cehenneme gönderiyor, şu ifadeler cehaletin ve yobazlığın şeddeli tescili gibi adeta: “Kabe’nin örtüsüne sarılı olsalar bile, cehennem soğuyuncaya kadar, cehennem soğuyuncaya kadar, cehennem soğuyuncaya kadar...

Kuşkusuz tarihin her döneminde var olan yobazlık Türkiye’de de bitmeyecektir.

Tek temennimiz Ortodoks sol ve merdivenaltı İslamcı yobazlığın zihniyet alanının biraz olsun daralması…

YORUMLAR (154)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
154 Yorum