Unutulmaz Hotel California’nın unutulmaz hüznü
Hayatı daha yaşanabilir kılan ve zor zamanlarda sığınağımız olan şarkılar vardır. Öyle ki eşsiz ezgileri, anlamlı sözleri ve ruhumuza iyi gelen notalarıyla bu şarkılar bizi başka bir aleme taşırlar adeta…
İşte bize o başka dünyaların kapısını açan şarkılardan biri Amerika’nın ünlü rock grubu Eagles’ın unutulmaz “Hotel California” şarkısıdır. Bize her zaman bambaşka hayaller kurduran bu şarkının kendi içindeki sırlarını öğrenince doğrusu insanın içinde derin hüzün fırtınaları esiyor ve şarkıyı kalbinizde adeta yeniden yasıyorsunuz…
Aslında bütün şarkılar herkes için farklı anlamlar taşır ve dinleyicisine farklı hayaller kurdurur. Hotel California da böyle bir şarkıdır ve her dinlediğimizde kalbimizde papatya tazeliğinde çiçekler açar. Ama şarkının hikayesi o kadar hüzünlüdür ki bu yüzden de hikayeyi öğrendiğimizde kendi kendimize “Keşke bu acılı hikayeyi hiç bilmeseydim” diye hayıflanırız. Çünkü “Hotel California” bizim için artık başka bir şarkıdır. Ve sanki her dinlediğimizde kalbimize dolan huzur geri alınmış gibidir…
Kuşkusuz bazı şarkılarla ilgili efsaneleşen hikayelerin gerçekliği ne kadar güvenilirdir doğrusu onu bilmek pek mümkün değil. Ama efsane dilden dile dolaşmaya başlayınca, doğal olarak şarkı kendine aynı zamanda bir gerçeklik yaratmış oluyor.
İşte “Hotel California”nın efsaneleşen hikayesine göre, 1969 yazında hikâyenin kahramanı olan Eric, uzun bir seyahate çıkar… Ve yolu Kaliforniya’dan geçerken dinlenmek için Hotel California’yı bulur…
Ufak sevimli bir oteldir, sıcak bir havası vardır. Eric’i bir odaya yerleştirirler… Oteldeki ikinci gününde odasının hemen yanındaki odada kalan Eleanor adlı kızla tanışır, arkadaş olurlar, birlikte gezmeye başlarlar. Ve birbirlerine delicesine aşık olurlar… Ve tatili Hotel California’da birlikte geçirmeye karar verirler. Birbirlerini çok severler. Unutamayacakları bir yaz yaşarlar, yazın bitiminde ayrılık vakti geldiğinde bir karar vermek zorundadırlar. Ve şöyle derler: “Eğer bir sene sonra birbirimizi unutmaz ve aşkımız devam ederse, gelecek yazın ilk gününde (tanıştıkları günü kastederek) “Hotel California’da buluşacağız” diye sözleşirler. O zamana kadar birbirlerini hiç aramayacaklardır.
Bu aşkın bir yaz aşkı mı yoksa gerçek bir aşk mı olduğunu anlamak için yaparlar bunu. Eagles hikâyenin buraya kadar olanını, iki gencin yaşadıkları günleri, otelin güzelliğini, kasabanın sadeliğini anlatır şarkısında genel olarak…
İki aşığın ayrılıklarının üzerinden tam bir yıl geçmiştir. Eric sözleştikleri gibi bir yıl sonra otelde buluşmak için yola çıkar… Tanıştıkları ilk gündür o gün… Yol uzundur bitmek bilmez Eric için… Ve sonunda Kaliforniya’ya varır… Otelin oraya geldiğinde kapkara bir bina bulur, otel bir gün önce yanmıştır..
Sevdiği adamla buluşmak için bir gün önceden otele gelen Elenor gece çıkan yangında ölür… Adam otele gelirken sevdiği kızla bir ömür yaşamayı, birlikte olmayı düşünürken onu bir ömür kaybeder.
Anlatılanlara göre, grubun üyeleri hikâyeyi duyduklarında çok etkilenirler ve bunun için bir şeyler yazmaya karar verirler. Daha sonra da yıllarca hepimizin kalbinde taht kuran “Hotel California” dediğimiz o muhteşem şarkı çıkar…
Yaşanılan aşk hikayesi mi insanları bu kadar derinden etkilemiştir, yoksa o aşka yazılan şarkı mı? Belki bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz ama Eagles, her dinlediğimizde yüreğimize dokunan “Hotel California” adlı muhteşem bir şarkı yaratmıştır.
Don Felder, Don Henley ve Glenn Frey’in imzasıyla ortaya çıkan “Hotel California” en önemli çıkışını 1976 yılında yapmıştır. Klasik rock türündeki şarkının hikayesi ile ilgili farklı teoriler ve eleştiriler vardır. Ancak bu eleştirilerin yanı sıra, Frey kendisiyle yapılan bir söyleşide, şarkının altında özel bir anlam yatmadığını ve farklı bir şey denediklerini açıklamıştır. Gerek hikaye, gerekse müzikalite açısından klasik rock türünün en başarılı ve efsanevi şarkılarından biridir.
/Karanlık bir çöl otoyolunda,
serin rüzgar saçlarımda
Colitaların* ılık kokusu, yükseliyor havaya
ileride biraz uzakta, titrek bir ışık gördüm
başım ağırlaştı ve görüşüm bulanıklaştı
geceyi geçirmek için durmalıydım
kapı girişinde duruyordu.
Manastırın zilini duydum
ve kendi kendime düşünüyordum
‘Burası cennet de olabilir, cehennem de’./