Trump için yas tutmaktan vazgeçin artık
Bütün dünyada kötülüğün simgesi haline gelen Trump’ın gidişi, genel olarak Cumhuriyetçileri değil belki ama özellikle ona biraz dini saiklerle ve biraz da trolcü bir anlayışla bağlananları çok üzdüğü muhakkak.
Ancak Trump’ın gidişine Amerikalılardan çok Türk medyasındaki Trump sevdalıları üzüldü. Seçim sonuçlarının açıklandığı ilk saatlerde henüz tehlikenin farkında değillerdi ve kendilerini mutlu hissediyorlardı. Ancak saatler ilerledikçe içlerinde bir şeylerin koptuğunu derinden hissetmeye başladılar. Çok doğal olarak “yaklaşıyor yaklaşmakta olan” diye içlerinde umutsuzluk rüzgarları esmeye başladı.
Her sabah yeni bir güne başlarken umutları giderek tükendi ve hep birlikte kaleme kuvvet biraz yaslı, ama daha çok öfkeli cümleler kurmaya başladılar.
“Yerli-milli(!)” gazetecilerimiz şu günlerde çok öfkeliler ve yastalar. Çünkü dört yıldır Amerikan ‘derin devleti’ne ve küresel aktörlere direndiğine inandıkları, gönderdiği mektupta Türkiye Cumhurbaşkanı’na “aptal olma” diye hakaret eden Trump’ı kaybetmişlerdi. Her yazdıkları yazıda ve televizyonlardaki konuşmalarında yas içindeydiler ve “Amerika’da kim başkan olacak seçimi değil, Trump’ı nasıl tasfiye ederiz seçimi yapıldı” benzeri cümlelerle feryat ederek lisanı hal ile adeta “N’olur bırakma bizi” der gibiydiler...
Türkiye’de “seçimleri kaybedersek Kudüs’ü kaybederiz” sloganları atanlar çok öfkeliler, çünkü Kudüs’ü İsrail’e veren Trump’ı kaybettiler...
Ümmetin birliği söylemleriyle iktidarı kutsallaştırıp muhalif sesleri “dış güçler”in ajanı olmakla suçlayanlar çok öfkeliler, çünkü Müslüman ülkelerden göçmenlerin gelişini yasaklayan ve neredeyse bütün Müslümanları ‘terörist’ olarak niteleyen İslamofobik başkanları Trump’ı kaybettiler...
Dövizdeki çılgın yükselişi ve yaşanan derin ekonomik krizi dış güçlerin oyunu diye millete satanlar çok üzgünler, çünkü 21018’de Türkiye’yi ekonomik olarak çökertmekle tehdit eden sevgili Trump’larını kaybettiler...
Her şeylerini iktidara endekslemiş, kendi akıl ve iradeleriyle hayatı, dünyayı değerlendirme melekelerini kaybetmiş medyamızın perişan haline bakar mısınız, dünyanın başına musallat olmuş bulunan ırkçı, hukuk ve demokrasi düşmanı bir adam neden dört yıl daha dünyanın başına bela olmayacak diye üzülüyorlar.
Açıkçası ben, Amerikan seçimlerinin Türkiye’deki medya sefaletini gözler önüne sermesi açısından son derece hayırlı sonuçlar ürettiği kanaatindeyim.
Zira gördük ki her vesileyle “yerli-milli” pazarlamacılığı yapanlar için Trump sevdası, “Filistin”, “Kudüs”, “ümmet” sevdasından daha değerliymiş.
İktidara iliştirilmiş medyanın neden Trump’ın gidişi için karalar bağladığını doğrusu anlamakta güçlük çekiyorum. Demokrasi ve hukuk düşmanı bir ırkçının seçim kaybetmesi sizi neden bu kadar telaşlandırıyor ki...
Oysa telaşlanmanıza hiç gerek yok... Eli sopalı liderler görmeyi çok arzu ettiğiniz için, özellikle de Trump gibi Türkiye cumhurbaşkanına açıktan hakaret eden bir ırkçıyı sevmek özel zevkleriniz arasında yer alabilir, bu yüzden de demokratlara alışmak biraz zor olacak ama bir zahmet alışın artık...
Her ne kadar sizin için demokrasiye alışmak biraz zaman alacak olsa da, bilmeniz gerekiyor ki Türkiye yeni dönemde demokratik değerleri önceleyen bir Amerikan yönetimiyle çalışmak zorunda. Nitekim Biden seçim zaferiyle ilgili yaptığı ilk konuşmada “Demokrasiyi yeniden inşa etme zamanı... Irkçılığı bitirme zamanı...” diyerek yeni dönemin yol haritasını net olarak ortaya koymuş oldu. Gördüğünüz gibi korkacak bir durum yok, zira demokratik değerler ve hukuk herkes için olduğu gibi sizin için de hayati bir ihtiyaç... Trump için yas tutmaktan vazgeçin artık, zor olsa da demokrasiye alışın...