Müslüman’a daha az akıl verilmiş olabilir mi?
Malum Amerika Afganistan’ı Taliban’a teslim etti. Amerika kazandı mı, kaybetti mi beni zerrece ilgilendirmiyor. Kabil Havaalanı’ndaki o fotoğraf, hafızama paslı bir çivi gibi çakıldı adeta… Bir kıyamet görüntüsü gibiydi sanki… Taliban vahşetini bilen insanlar uçağın merdivenlerine, kanatlarına tutunup kaçabilmek için birbirlerini eziyorlar. Bir de uçak havalandığında neredeyse 10 bin metreden düşen o insanın görüntüsü var ki yürek yakıcı bir durum.
Bu manzara karşısında doğrusu insan sormadan edemiyor, acaba Allah Müslümanlara daha az ‘akıl’ bahşetmiş olabilir mi? Elbette hayır… Allah adildir, Amerikalıya da, Alman’a da, Fransız’a da, Afganlıya da, Türk’e de, Suriyeliye de akıl gibi büyük bir nimet bahşetmiş ve yeryüzünü tüm insanlığın hizmetine sunmuştur.
Ayet son derece açık: “O, göklerde ve yerde bulunan her şeyi kendinden bir lütuf olarak sizin hizmetinize vermiştir. Şüphesiz bunda düşünen topluluklar için ibret ve deliller vardır.” (Casiye/13. Ayet)
Hal böyleyken Müslüman dünyanın halen yaşamakta olduğu sefalet tablosu, ayette de açıkça belirtildiği gibi bütün insanlık ve özellikle de Müslümanlar açısından ibret verici bir durumdur. Neden günümüzde hiçbir Müslüman ülkede bilim ve teknoloji üretilemez, sanat-edebiyat, felsefe ve mimari alanda dünya ile yarışabilecek nitelikli insanlar yetiştirilemez, Müslümanlara bahşedilen ‘akıl’ bu değerleri üretmekten aciz midir? Elbette üretebilirler, nitekim 11. Yüzyıla kadar Müslüman dünyada önemli bilim insanları, filozoflar, matematikçiler yetişmiş ve medeniyete önemli katkılar sağlamışlardır.
Geri kalış hikayemizi haklılaştırmak için sayısız bahaneler üretebiliriz; “Batılılar Müslümanları sömürüyor, ülkelerini talan ediyor, ekonomik olarak gelişip büyümelerini ve özgür bir ülke olmalarını engelliyor.”
Evet doğru, vahşi kapitalizm daha fazla kazanabilmek için sadece Müslümanların değil, Batı’da ve dünyanın farklı coğrafyalarında son derece eşitsiz ve adil olmayan kıyıcı bir sistem uyguluyor. Elbette vahşi kapitalizme karşı her türlü eleştiriyi yapabiliriz, nitekim Batı’daki pek çok entelektüel ve ekonomist de aynı eleştiriyi yapıyorlar, hem de en acımasız şekilde…
Ama ne yazık ki bu Müslüman dünyanın perişan halini mazur gösterecek bir bahane değil. Müslüman ülkelerin hemen tamamında özgürlük yok, demokrasi yok, insan hakları yok, hukuk yok, kadın ve çocuk hakları yok, şeffaflık yok ama en azgın şekliyle despotizm var. Taliban mesela… Bugüne kadar kadın düşmanı, okul düşmanı, bilim düşmanı, sanat düşmanı, kısacası medeniyet düşmanı bir görüntü sergiledi. Şimdi iktidar oldu, bundan sonra nasıl bir yönetim modeli uygulayacak hep birlikte bekleyip göreceğiz.
Müslüman dünya böylesine perişan haldeyken, Amerika’nın Afganistan’ı terk etmesini “ümmetin zaferi” gibi gören bir zihniyet yapısının bu toplumlarda hala müşteri bulabiliyor olması, aslında Müslümanların nasıl bir hal içinde olduğunu gösteren en ibret verici fotoğraftır. Ayrıca hemen belirtelim, eğer emperyalist Amerika Afganistan’da kaybettiyse bilelim ki Türkiye de bu yapının bir parçası olarak 20 yıldır Afganistan’da bulunuyor. Bu tabloda “ümmetin zaferi”nde biz nerede duruyoruz onu da açıklığa kavuşturmak gerekiyor…
Kabul etmek gerekiyor ki modern dünyanın getirdiği pek çok sorunla baş etmekte zorluklar yaşayan, ama bütün bu problemlere karşı yeni düşünceler geliştiremeyen, bilim üretemeyen Müslüman dünya ne yazık ki kurtuluşu geleneğe ve hamasi sloganlara sığınmakta buldu.
Eğer bugün dünyada Müslümanların yaşadığı geri kalmışlık halinden mutsuzluk duyuyorsak, Afganistan’da, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da yaşanan insanlık dramları içimizi yakıyorsa öncelikle başkalarına küfretmeyi bırakıp kendi gerçekliğimizle yüzleşmemiz gerekiyor.
Bunun için de yol belli; dine dayalı bir dünya düzeni kurma hayallerinden vazgeçip, akla ve bilime itibar eden, hukuku ve özgürlükleri önceleyen yaşanabilir demokratik yönetim modelleri oluşturmaktır. Aksi taktirde Afganistan ve Suriye’de yaşananları gördükçe “kahrolsun emperyalistler” sloganları atıp, sefalet görüntülerini içimiz yanarak seyretmeye devam ederiz.