Kadehler 128 milyar doları unutturur mu?
Yazı yazmak zaman zaman dikenli tellere dokunmayı zorunlu kılıyor. Hayatımın hiçbir anında alkolle, kadehlerle yolum kesişmedi. Şu ana kadar fiili anlamda olduğu gibi yazılarımda da kadehlerin kıyısından-köşesinden geçmemi gerektirecek bir vesile olmamıştı.
Ama işte şu an itibariyle AK Parti iktidarının da teşvikiyle alkolü ve kadehleri de ihtiva eden bir yazı yazma ihtiyacı hasıl olmuş bulunuyor. Umarım, usta sanatçı Avni Anıl’ın bestesi olan o meşhur şarkının dizelerini biraz deforme ederek meramımızı anlatmakta bir mahzur yoktur: Seni aradım 128 milyar dolar kadehlerdeki dudak izlerinde…
Malum Covid-19 salgını yüzünden üç haftalığına evlere tıkıldık, adı da tam kapanma… Toplum olarak hepimizin tek derdi kapanma ile salgın zincirini kırarak bu beladan kurtulmak. Her ne kadar uygulama tam kapanma olmasa da, buna da şükrediyoruz.
Ama ne hikmetse iktidar, insanların can derdine düştüğü, kapanmada hiçbir destek paketi sunulmadığı için üç hafta boyunca maişet derdi yaşadığı bir süreçte ‘tam kapanma’ya sonradan bir parantez açarak içki satışını yasakladı. İktidarların toplumun sağlığını koruyucu tedbirler almasına kimsenin diyeceği bir şey olamaz. Zaten yasalarımız da içki ve sigara gibi maddelerin kullanım şartları konusunda gerekli zorunlulukları ihtiva etmektedir. Ancak alkolü sanki virüsün tetikleyicisiymiş gibi göstererek yanlış bir algı üzerinden IV. Murad hevesine kapılmayı anlamak da mümkün değildir.
Öyle anlaşılıyor ki iktidarın kendi başarısızlık izlerini örtmek gibi daha büyük bir derdi var. İktidar cenahından her gün üst üste içki açıklamaları yapılıyor. Zannedersiniz ki memleketin bütün problemleri bitti, bir de içki satışlarını yasaklarsak her şey güllük-gülistanlık olacak…
Ama ne yazık ki mesele bu kadar basit değil; zira iktidar henüz şu ana kadar Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarının arka kapılardan nereye gittiğini, kimlere hangi fiyatla satıldığını izah edebilmiş değil. Kendi şirketinden usulsüz dezenfektan alımı yapan bakanın dizi halinde medyada yer alan maceraları konusunda hukukun ne dediğini de şu ana kadar öğrenebilmiş değiliz.
Mesela Sağlık Bakanı ‘iki ay aşımız yok’ diyor, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise var olduğunu söylüyor. Ama henüz nasıl var olduğu da belli değil… Zira Cumhurbaşkanı “Çin ve Rusya devlet başkanlarıyla görüşeceğim, aşı gelecek” açıklaması yapıyor. Gerçekten aşı var mı, yok mu? Şu ana kadar aşının alındığına, ne zaman geleceğine dair somut bir bilgi ya da tarih olmadığına göre, galiba ‘aşı-toto’ oynamaya devam edeceğiz…
Ve şu günlere gelişimizin en büyük müsebbibi olan “lebalep kongreler…” Resmi anlamda bir Allah’ın kulu çıkıp “Lebaleb kongreler için halkımızdan özür diliyoruz” deme cesaretini gösteremedi. Soykırımı telaffuz eden ABD Başkanı Biden’ı üzmemek için olsa gerek son derece mutedil bir açıklama yapmayı tercih ettik, aman kimseler duymasın…
Aslında iktidar ‘içki yasağı’ ile kendisini kurtaracağına inandığı bir icatta bulundu. Eğer Haziran’da kırmızı kar yağarsa muhtemelen iktidar 128 milyar doların akıbetini sormamızı, aşı tedarikindeki sefaletimizi, salgında dünyada ikinci, Avrupa’da birinci sırada yer almamızı, yoksulluğu-yolsuzluğu sorgulamamızı engellemeyi başaracak demektir. Gördüğünüz gibi müthiş bir illüzyon… Bir taşla iki kuş vurmak böyle bir şey olsa gerek, hem günahlarınızın üzerine perde çekiyorsunuz, hem de “Aman mütedeyyin kesimi karşımıza almayalım, sonra bize sarhoş suçlamasında bulunurlar” endişesine kapılan muhalefetin sesini kısıyorsunuz.
Ama nasıl bir akıldır ki, bazı AK Parti sözcüleri sanki bir Avrupa ülkesinde yaşıyormuş gibi hülyalara dalıp “Birçok Avrupa ülkesinde maskeye dahi zor ulaşılırken Türkiye, farkını ortaya koyuyor” şeklinde karikatürize demeçler vermeyi ihmal etmiyorlar. Öyle ki halen salgın yüzünden kitlesel ölümlerin yaşandığı Hindistan’da Başbakan Modi’nin “Pandemide dünyaya fark atıyoruz, başarıdan başarıya koşuyoruz, dünya bizi kıskanıyor” şeklindeki söylemleriyle AK Parti’nin söylemleri sanki aynı kalemden çıkmış gibi bir paralellik arzediyor.
Neyse bu da bir başarıdır!.. Avrupa’ya benzeyecek halimiz yok ya…