İsyanın Sahra rüzgarı Rai müziği…
Müzik insanlığın ilk gününden bu yana toplumların hayatına farklı renkler, farklı tatlar katmış çok önemli bir sanatsal etkinlik alanı. Herhalde müzik olmasaydı hayat çok daha tatsız tuzsuz ve katlanılmaz olurdu. Doğal olarak müziği bir ihtiyaç olarak gören insanlar kendi hayat tarzlarıyla, duygu dünyalarıyla buluşan müziklere kapılarını sonuna dek açmakta tereddüt etmezler.
Bu yüzden de insanların müzik tercihlerinin asla sorgulanmaması gerektiği kanaatindeyim. Öyle zaman olur ki kalbimizi titreten tınıları, melodileri tarif etmekte kelimeler kifayetsiz kalır… Hiç hesaba-kitaba uymayan zamanlarda bazen ilahiler, bazen klasik müzik, bazen caz ve rock, bazen de türkülerin ırmakları yüreğimizdeki aşk yangınlarına, acılarımıza ve de sevinçlerimize akıverir…
Siyasetin neredeyse bütün algı kapılarımızı kapattığı şu günlerde, zihinlerimizi ve havamızı kirleten kifayetsiz politikacılar yüzünden öylesine derin bir yalnızlık hissi birikiyor ki içimizde, sanki bütün güzel sözler ve umutlar buharlaşıp uçuveriyor. Bu yüzden de biraz bencilce davranıp kendimi müziğin coşkun ırmaklarına atarak duygularımı özgür bırakıyorum.
Ve her zaman olduğu gibi yolum hatıralar denizine çıkıyor… Yıl 1999, İstanbul Caz Festivali’nin kapanış gecesinde Rai müziğini dünyaya tanıtan Cezayirli sanatçı Khaled sahnede… Khaled “Didi” şarkısını söylerken Açık Hava adeta yıkılıyor. Ama o gece yıldızların altında şarkıların rüzgarı hiç dinmemiş, ‘Aisch (Ayşe)’, ve ‘Abdel Kader’ şarkılarıyla puslu sahra rüzgarı esmeye devam etmişti.
Rai müziğini dünyaya tanıtan önemli isimlerden birisi olan Khaled’i dinlerken, bu müziğin doğduğu kültürel iklime de yakından bakmak gerekiyor.
Cezayir’de müzik, tam bir çok kültürlülük simgesi ve ülkede yerleşmiş bütün toplulukların izlerini taşıyan bir alaşım durumundadır. Cezayir’de geleneksel Arap müziğini de dinleyebilirsiniz, klasik Arap-Endülüs müziğini de. Kulağınıza çarpan melodi biraz Berberi folklorundan veya biraz Yahudi ezgilerinden izler taşıyor olabilir. Kuşkusuz Osmanlı tarzı Divan müziği yanında Batı müziği normlarında eserler veya doğu-batı sentezinin ürünü melodiler de duyabilirsiniz. Bunların tamamı Cezayir müziğinin zenginliğini oluşturur. Bu müziklerde kullanılan dilin zenginliği de Cezayir müziğinin ayrı bir özelliği. Şarkı sözlerinde klasik Arapça, Cezayir Arapçası, Berberi lehçeleri veya Rai müziğinde olduğu gibi, Oran varoşlarında kullanılan lehçe gibi dil çeşitlilikleri de dikkat çekmektedir.
Geleneksel Rai müziğinin çıkış noktası, Cezayir’in batısındaki Oran bölgesidir. Popülerliği, “muhalif içerikli” ve “asi gençlik” müziği olarak özellikle Cheb Mami, Rachid Taha ve Khaled’in albümleri ile dünyada ses getiren Rai müziğinin kökeni, aslında 1900’lü yılların başlangıcına rastlamaktadır…
Arapça bir kelime olan Rai’nin sözlük anlamları; “fikir”, “bakış açısı”, “inanç”, “tavsiye”, “hüküm”, “irade”, “istek”, “amaç”, “plan” gibi tanımlarla açıklanmıştır. Günümüzde birçok Rai müziği yorumcusuna göre, bu müzik 1900lü yılların başlangıcından itibaren insanların “muhalif söylemlerini” dillendirdiği bir “isyan müziği” olarak ünlenmiştir.
Tarihsel olarak baktığımızda, geleneksel Rai türü 1900’lerin başında Oran kentinde, sağlam, ahlâkına ve sosyal itibarına saygı duyulan erkekler tarafından icra ediliyordu. Toplumdaki sosyal duruşları sebebi ile saygı duyulan bu kişilere verilen isim “Cheikh” idi. Geleneksel Rai repertuarında, “kırsal bölge şarkıları”, duygusallığın simgesi “ağıtlar” ve “Sufi” geleneğinin mistisizmi ile birleşiyordu.
1920 ve 1930larda köy kadınları erkeklerin hâkimiyetine ve adaletsiz koşullara müzik ile cevap vermeye ve karşı çıkmaya başladı. Çünkü kadınların istekleri ve eğlenceleri tabularla baskılanmış durumdaydı. Dönemin hemen sonrasında gelen Fransız işgali ile birlikte, yaptırımlar, tabular ve kötüye giden ekonomik koşullar kadınlar dahil pek çok kesimde isyan duygularını tetiklemiştir. İşte böyle bir ortamda şiir ve müzikten oluşan Rai şarkıları aynı zamanda bir meydan okumanın da adı olmuştur.
Cezayir’in 1830’dan 1962’ye kadar toplam 132 yıl süreyle Fransa’nın işgalinde kalması ve bu süreç içerisinde halkın belli dönemlerde giriştiği bağımsızlık mücadelesi, bu dönem kültürünün ve müzikal yaşamının teması olan “isyanı” şekillendiren sebeplerden biridir.
Bu arada özellikle ilk işgal yıllarında fakirlik, zor hayat şartları, çaresiz aşk temaları ile Oran sokaklarında günlük ekmeğini kazanabilmek için şarkı söyleyen cilveli, erotik çağrışımları içeren genç bir vücudun kısık sesi ve daha sonraları Rai’nin kraliçesi olarak anılan Cheikha Remitti’nin bu isyanı tüm dünyaya haykırdığının altını çizmek gerekiyor.