Hukuk yok ‘reform kirlenmesi’ var…

Son dönemde iktidar cenahından ‘hukuk reformu’, yeni anayasa bağlamında o kadar çok açıklama, değerlendirme duyduk ki zihnimizde adeta bir ‘reform kirliliği’ oluşmaya başladı.

Türkiye’nin gerçekten bir hukuk reformuna ihtiyacı var mı? Elbette var, ama bu reform söylemlerinin bir inandırıcılığının olabilmesi için öncelikle iktidarın mevcut anayasaya ve yasalara riayet etmesi gerekiyor. Şu ana kadar iktidarın bu konuda çok kötü bir sınav verdiğini, dolayısıyla bırakın hukuk reformunu, gerçek anlamda bir ‘hukuk devleti’ne inanıp inanmadığından bile kuşku duyar hale geldik.

Çünkü ülkeyi yönetenler Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymayacaklarını açıktan beyan edebiliyorlar, İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında Anayasamızın 90. Maddesinde uymayı taahhüt ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını tanımadıklarını söyleyebiliyorlar. Dahası, toplumda yargının siyasi iktidardan işaret almadan karar veremediği gibi bir algı var ki esas dramatik olan budur.

Hal böyleyken, Cumhurbaşkanı’ndan Adalet Bakanı’na kadar iktidar temsilcilerinin her akıllarına geldiğinde ‘hukuk reformu’ ve ‘bağımsız yargı’ masallarına nasıl inanalım ki…

Mesela Adalet Bakanı Abdülhamit Gül daha iki gün önce Bursa Adalet Bölge Toplantısı'nda yaptığı konuşmada yargının verdiği bağımsız ve tarafsız kararlarla değil, ülkenin her yerinde yaptıkları muhteşem adalet saraylarıyla övünüyordu.

Adliyenin kapısının adaletin kapısı olduğunu belirten Gül, bir taraftan "Bu kapıya gelen herkes, hakkına erişeceğini, adalete kavuşacağını bilmelidir. Bu kapıyı çalan herkes en saygın muameleyi görmelidir. Yargısız infaza herkes için karşı çıktığımız gibi yargının da yargısız infazını asla kabul etmiyoruz” diyor, ama hemen arkasından “Yargının her zaman ve her yerde mükemmel kararlar vermediğinin biz de farkındayız” demeyi ihmal etmiyor.

Demek ki ülkede yargısal anlamda işler çok da iyi gitmiyor. Unutmayalım ki bu ülkede alt mahkemeler, siyasi iktidardan aldığı güçle Anayasa’nın açık hükmüne rağmen Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymamaktadır.

Yargının toplumda nasıl bir “güven” fotoğrafı ortaya çıkardığını anlamak için sanırım anketlere bakmak yeterli olacaktır. Nitekim ORC araştırma şirketinin 2021’de yaptığı bir ankette “Yargıya güveniyor musunuz?” sorusuna verilen cevapta “hayır güvenmiyoruz” diyenlerin oranı yüzde 74.9’dur. Ve ne yazık ki yargıya olan güven her geçen gün daha da azalmaya devam etmektedir.

Oysa modern demokrasilerin esasını evrensel normlara sahip bir hukuk sistemi oluşturmaktadır. Hukuk olmadan bir demokrasi tasavvuru mümkün değildir, daha net bir ifadeyle söylemek gerekirse hukuk demokrasinin özüdür.

Tunuslu hukuk bilimci Ali Mezghani’nin, özellikle Müslüman ülkelerde demokratik bir toplumun inşasında hukukun ne kadar hayati bir önem taşıdığının altını çizen şu ifadeleri son derece önemlidir: “İradi bir hukuku savunmak, hukuka karşı kör bir inanç beslemek değildir. Onun tek başına her şeyi yapamayacağını kabul etmek gerekirse de hukuk olmaksızın reformları gerçekleştirmek zordur, hatta bazen onlara girişilmesi bile imkansızdır. Eğitim, kültür, demokratik müzakere olmaksızın, hukuk tek başına hiçbir şey yapamaz. Ama kural değişmezse eğitim ve kültür hayata geçemeyeceği gibi demokratik tartışma da konusunu kaybeder. Özellikle geçiş halinde olan bir toplumda toplumsal birlik hukukla korunur. Akılcılaştırılmış bir hukukla toplum, akılcılaşır ve modernleşir.” (Tamamlanmamış Devlet, s.184-185)

Maalesef Müslüman ülkelerin şu ana kadar modern bir demokrasi inşa etme konusunda başarılı olduklarını söylemek mümkün değil. Çünkü İslam siyaset kültüründen devraldıkları miras, kurumsal anlamda bir hukuk oluşturmalarına imkan vermemektedir. Ve zihinsel kodlarında “Kur’an bir anayasadır” anlayışını muhafaza eden Müslümanlar, henüz gökyüzünden yeryüzüne inebilmiş değiller. Düşünün ki Türkiye gibi geniş bir evrensel hukuk müktesebatına sahip olan bir ülke bile, hukukta bir zihniyet değişimini başarabilmiş değil. Halbuki bizzat AK Parti iktidarı tarafından AB ile tam üyelik müzakereleri sürecinde ciddi hukuksal reformlar gerçekleştirilmiş ve çok önemli bir mesafe kaydedilmişti. Ama ne yazık ki aynı AK Parti iktidarı son dönemde ‘ulusalcı’ bir istikamete yöneldiği için bütün bu kazanımları heba etmiş bulunuyor. Maalesef bir zihniyet eşiği var ki, o bir türlü aşılamıyor…

YORUMLAR (59)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
59 Yorum