Fetullah’la fingirdeşenlerin anti FETÖ şarkısı
Pek çok İslam ülkesi gibi Türkiye’de de partilerin bir takım dini değerleri ve kutsalları siyasi bir argüman olarak kullandıkları artık herkesin malumu. Bu bazen doğrudan ayet ve hadisler üzerinden, bazen de dini cemaat ve tarikat yapıları üzerinden gerçekleşmektedir.
Dinin ya da din eksenli yapıların siyasete dahil edilmesi ne yazık ki hem siyasi partilerin genetiğini bozmakta, hem de cemaat ve tarikatleri giderek din pazarlamacısı yapılara dönüştürmektedir. FETÖ bu konuda hem en önemli kanıttır, hem de Türkiye’nin yaşadığı ibret verici bir örnektir. Bilindiği gibi işin başında bir iyilik hareketi iddiasıyla yola çıkan Fetullah cemaati, 15 Temmuz ihanetiyle bir terör örgütüne dönüşmüştür. Ve devlet içindeki bütün yapılanmalarını da din pazarlamacılığı üzerinden gerçekleştirmiştir.
Hal böyleyken AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın çıktığı bir televizyon kanalında “İYİ Parti malum olduğu üzere kasetlerle, kongrelerle MHP’yi dizayn etmeyi başaramayan FETÖ’nün kurduğu bir partidir” şeklindeki sözleri abesle iştigaldir. Kaldı ki aynı Cahit Özkan, geçmişte MHP lideri Bahçeli’nin bu yapıya yönelik eleştirileri karşısında Fetullah’ı aslanlar gibi savunmuş ve “Cemaat bir terör örgütü değildir” diyerek Fetullahçılıkta zirve yapmış bir isimdir.
Galiba şu tespiti yapmakta yarar var, geçmişte Fetullah’la fingirdeşen ne kadar siyasetçi, gazeteci varsa bugün hemen hepsinin sesi daha gür çıkıyor ve adeta gırtlaklarını yırtarcasına hep bir ağızdan “Valla-billa biz yapmadık, bizi kandırdılar” diyerek nedamet şarkıları söylüyorlar.
Pişmanlık duyarak tövbe etmelerinde bir mahzur yok elbette, ama arkalarındaki kirliliği örtmek için bilerek ve isteyerek başkalarına çamur atmayı ahlakla ve vicdanla bağdaştırmak mümkün değildir.
AK Partili grup başkan vekilinin kendi geçmişini unutarak İYİ Parti’yi FETÖ’nün kurdurduğu yalanı, bu kişinin pirüpak olduğunu kanıtlar mı bilemem ama, siyaseten AK Parti’ye büyük zarar verdiği kesin. Yargı bu meselelerle gerçekten hala ilgileniyor mu orası biraz meçhul… Eğer bu ülkede bir hukuk devleti varsa hemen hatırlatalım, AK Partili vekilin ithamı yasalarımıza göre suçtur.
AK Parti’yi yönetenlerin ve de sorumluluk makamında olanların, Türkiye sosyolojisinin nasıl bir siyasi atmosfer oluşturduğunu, toplumun taleplerini, tepkilerini gerçekten doğru okuyabildiklerinden ya da böyle bir okuma taleplerinin olduğundan doğrusu çok emin değilim. Çünkü öylesine bir siyaset örneği, daha doğrusu siyasetsizlik örneği sergiliyorlar ki partinin hemen bütün yetkilileri “Biz artık iktidar olmak istemiyoruz” deme konusunda birbirleriyle adeta yarış halindeler.
Doğrusu bir siyasetçinin önünü arkasını hesaplamadan, üstelik de geçmişinde ‘Fetullah kiri’ olduğunu bile bile acemice laflar etmesini anlamak mümkün değil. Çünkü bir siyasetçinin kendi haline bakmadan muhalefeti FETÖ’cülükle suçlamasının toplum nezdinde inandırıcılığı olmayacağı gibi, partisini de töhmet altında bırakacaktır. O meşhur ifadede olduğu gibi ‘camdan evin varsa başkasının penceresine taş atmayacaksın…’
Ama ne desek boş… Eğer bir hikayenin sonu gelmeye başlamışsa, ne yapsanız yapın fayda etmez ve vaziyeti kurtarmak için giriştiğiniz her umutsuz hamle negatif maliyetler üreterek size geri döner.
Mesela kendi dışınızdaki herkesi FETÖ’cülükle suçlarsınız ama en güzel Fetullah güzellemesini siz yaparsınız…
Muhalefeti toptan ‘terör destekçisi’ olarak ilan edersiniz, ama terör başının kardeşini TRT’de en güzel siz ağırlarsınız…
Adaleti, liyakati, şeffaflığı itibarsızlaştırmakta öncülük edersiniz, ama en güzel besmeleyi siz çekersiniz…
Düşüncelerini açıkça ifade edenlerden, eleştirenlerden, itiraz edenlerden hiç hazzetmezsiniz, ama en güzel özgürlük şarkısını siz söylersiniz…