Bahçeli sıyartıyor Erdoğan onu takip ediyor
Sivil toplum kuruluşlarının yönetime daha aktif katılımı ile temsili demokrasinin katılımcı demokrasiye doğru gelişmesi sağlanacaktır.”
Bu sözler bana ait değil, AK Parti 2002 yılında böylesine demokratik bir Türkiye vaadiyle yola çıkmıştı. Peki şimdi aynı parti hepimize nasıl bir Türkiye tarifi yapıyor?
Hemen belirtelim, AK Parti artık 20 yıl önce vaat ettiği Türkiye’nin aksine, ülkede otokratik bir rejimin taşlarını döşüyor. Maalesef bu rejimde “hukuk devleti” ilkelerine, “kuvvetler ayrılığı”na ve çoğulculuğa yer yok.
Biliyoruz ki artık yargının, yürütmenin, yasamanın tek elde toplandığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde devletin işleyişi normal demokratik bir hukuk devletinde olduğu gibi yürümüyor. Özünde ittifak modeline dayanan sistemin fiili işleyişi şöyle oluyor: Eğer yeni bir yasa çıkarılacaksa, mesela özgürlüklerle ilgili bazı kısıtlamalar getirilecekse, ya da yeni otokratik yapıya henüz alışamayan ve demokratik bir sistemdeymiş gibi hareket etmeye devam devlet kurumların ve sivil yapıların bozulması gerekiyorsa önce koalisyonun güçlü ortağı MHP lideri Bahçeli neler yapılması gerektiğini herkesin anlayabileceği bir dille anlatıyor, bir bakıma önden sıyartıyor.
Bu sıyartmak da nereden çıktı demeyin... Malum Türkçede, “Türkiye Türkçesi” ağzıyla söylenen güzel bir kelime vardır Sıyartmak... Tutuna tutuna yürümek anlamındadır. Özellikle çocuklar Kur’an öğrenirken, önden bilen birisi okur ve arkasından çocuk buna göre okumaya çalışır. Anadolu’da bu tür önden okumalara sıyartmak denir. İşte bugün Bahçeli’nin yaptığı tam da böyle bir şey. Bahçeli önden sıyartıyor, arkasından Erdoğan MHP liderinin sözlerini tekrarlayarak okumaya çalışıyor bir bakıma...
Bahçeli’nin uygulamalı örneklerini hepimiz biliyoruz. Mesela ‘Çoklu Baro’ yasasının çıkmasının hemen ardından Bahçeli, “Türk Tabipleri Birliği derhal kapatılmalıdır. Aynı zamanda dediğim şudur; Bu birliğin yöneticilerinden hesap sorulmalıdır. Türk Tabipleri Birliği yeni tip Koronavirüs kadar tehlikelidir. Ve gereği acilen yapılmalıdır” diyerek önden sıyarttı.
Ve Bahçeli’nin açtığı yoldan yürüyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Tabiler Birliği’ni (TTB) hizaya getirmek üzere anında harekete geçti. Kuşkusuz bu süreçte esas üzüntü verici olan, canımızı emanet ettiğimiz doktorların terörle irtibatlandırılmasıdır. (Bilindiği gibi bütün doktorlar TTB üyesidir) Erdoğan TTB için aynen şunları söylemişti: “TTB başta olmak üzere, terör örgütünden birisini getirip başına koyuyorlar. Ne zamandan beri terörle iç içe olanlar TTB gibi önemli bir kuruluşun başına geçebiliyor. Bunun adı terör örgütlerinin STK’lara el koymasıdır. Biz bunlara hastalarımızı nasıl teslim edeceğiz. Nasıl bunlardan şifa arayacağız. Teröristten bu beklenir mi?”
Açıklamadan da anlaşılıyor ki, devletimizin terör mensuplarının TTB’nin başına geçmesinden hiç haberi olmamış!.. Eğer haberi var da izin verdiyse, açıkça suç işliyor demektir. Aslında bu söyleme pek yabancı değiliz, zira epey zamandır muhalefetle birlikte hareket eden ve onlara destek verenler de “terör yandaşı” olarak görülüyor.
Neyse sıyartma meselesine devam edelim... Bahçeli’nin, AK Parti’ye yol göstermesinden (sıyartma) anlıyoruz ki önce TTB halledilecek, arkasından sıra Anayasa Mahkemesi’ne gelecek ve itaatte kusur eden bütün kurumlar teker teker ortadan kaldırılacak... MHP liderinin Anayasa Mahkemesi konusunda AK Parti’ye sunduğu yol haritası bellidir: “Yeni hükümet sistemi, parlamenter sistemin bütün kamburlarından, bütün bağlarından, bütün engellerinden ayıklanmalı, arındırılmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin son dönemde verdiği bazı kararlar sakattır. Anayasa Mahkemesi yeni hükümet sitemi doğasına uygun bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.”
Bu ifadeler hiçbir tevile yer bırakmayacak kadar açık ve nettir, buna göre AK Parti’ye düşen, Bahçeli’nin ‘sıyartma’sını takip ederek Anayasa Mahkemesi’nin icabına bakmasıdır...
Bu arada AK Parti’nin, Bahçeli’nin “askıda ekmek” projesini de takip etmesinde sayısız faydalar var...