Babacan sahaya indikçe...
AK Parti ile gönül bağları kopan kitlelerin artık şu kanaati kesin: Kendisini yasakçı bir paranteze hapseden AK Parti iktidarı, son dönemdeki uygulamalarıyla sadece geçmişindeki reformist AK Parti ile bağlarını koparmakla kalmamış, ne yazık ki geniş toplum kesimleriyle arasında duygu köprülerini de yıkmış bulunuyor.
Eğer yeni kurulan partiler bu arayışın adresi haline gelebilirlerse, Türkiye’nin normalleşmesinin önü de daha rahat açılacaktır. Son günlerde yeni partilerin sahaya çıkmasıyla birlikte bu arayışın daha da somut hale geldiğini görmek mümkün.
Cumartesi günü DEVA Partisinin Erzurum il kongresi vesilesiyle Erzurum’daydım ve toplumun teveccühünü görme fırsatım oldu. Ali Babacan’ın hava limanından kongre salonuna gidişini, oda-borsa ziyaretlerini, sokakta esnaf ve halkla buluşmalarını yakından izlemeye çalıştım.
Açıkça itiraf etmeliyim ki bugüne kadar AK Parti ve MHP’nin güçlü olduğu Erzurum gibi bir ilde Babacan’ın böylesine güçlü bir ilgiyle karşılanacağını beklemiyordum. Özellikle Erzurum’un en merkezi caddesi olan Cumhuriyet caddesi adeta bir miting alanı görünümündeydi. Yaklaşık iki saatlik Cumhuriyet Caddesi yürüyüşü boyunca esnaflar, vatandaşlar Babacan’ın yolunu kesip dertlerini anlattılar, fotoğraf çektirmek için uzun kuyruklar oluşturdular. Zaman zaman kalabalığın arasından Babacan’a ulaşmaya çalışarak “başkan memleketi bu kaostan kurtarın” seslerini duydukça sokağın, siyaseti özlediğini açıkça görmek mümkün.
Geçtiğimiz aylarda yazdığım bir yazıda Ali Babacan’ın “elindeki çekin karşılığının sağlam olduğunu ama yeterince bunun yeterince izah edemediği” belirtmiş, bunun için de öncelikle sokağa çıkarak Türkiye’nin halen yaşadığı sorunlar konusunda adrese teslim net ifadeler kullanmak gerektiğinin altını çizmiştim. Babacan’ın Erzurum il kongresindeki şu ifadeleri dinlerken gayrı ihtiyari kendi kendime “işte siyasetin ayak sesleri” diye mırıldandım: “Askıda ekmek’ diye bir proje başlattılar. Bundan hiç utanmıyorlar mı? Adaleti, insan haklarını, demokrasiyi askıya alırsanız o ekmeği de askıya koymak zorunda kalırsınız. Bu, iktidarın bir ortağının vatandaşının ekmek parasına muhtaç kaldığını açıkça ilan etmesi demek. Söze gelince, yerli ve milli diyorlar. Milliyetçilik askıya ekmek koymak değildir.”
Bir kez daha altını çizmek gerekiyor ki, evet iktidara talip olan siyasi partilerin memleketin problemlerini çözme konusunda ayağı yere basan ciddi projeler üretmeleri gerekiyor, ama bu yeterli değil. Zira nihai anlamda siyaset sokakta yapılıyor, hiçbir komplekse kapılmadan sokaktaki insanın, esnafın, bakkalın manavın, kahvedeki insanın anlayacağı bir dille ülkenin sorunlarını ve çarelerini bıkmadan, usanmadan anlatmak gerekiyor.
Nitekim Babacan sokakta halkla buluşmaya başlayınca işin rengi de değişmeye başlıyor ve doğal olarak insanlar bir anda başlarını çevirip “Bir dakika burada bir şeyler oluyor” demeye başlıyorlar. Sadece toplum değil, devleti yönetenler de dikkat kesilmeye başlıyorlar. Önceki hafta Babacan’ın Diyarbakır ziyaretinde ortaya çıkan teveccühün fotoğrafı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da ulaşmış olmalı ki, o da şu günlerde Güneydoğu’daki il kongrelerine gitmeye hazırlanıyor. Babacan’ın Erzurum’da gördüğü ilgiden sonra, muhtemelen Erdoğan önümüzdeki günlerde bir vesile bulup Erzurum’u da gündemine alacaktır.
Öyle anlaşılıyor iktidarın yönetememe sorunu ve ekonomideki yangın büyüdükçe, sokağın siyasetteki etkisi de daha görünür hale gelecek.